15 Haziran
ünlü paparazzi ipram' dan bende kaçamadım ve yakalandım
Pek değerli aziz okuyucu. biliyorsunuzki kısa bir zaman önce blog dünyasına adım attım bende kendimce bişeyler yazayım dedim.eksik kalmayım hiç bişeyden. kalemin çok iyi diye yazdıklarımıda beğenenlerin de gazıyla, işe koyulduk. önce msn spaces'de bir sayfa açtım. ve yazılarımı paylaşmaya çalıştım.
baktım bu yetmeyecek. biraz daha açılmam lazım kitlele re ulaşmam lazım diyerek blogger 'denilen blog dünyasına da bir giriş yaptım bloğumun adını'da siyah kelebek koydum. blogger sayfama da bu linkten ulaşabilirsiniz.siyah kelebek. gezdim gördüm. bazı güzel bloğlarıda izlemeye aldım. gerçekten okunmaya değer bloğlar vardı. ama bir blog gerçekten çok ilgimi çekti. yazıları çok akıcı bir okadar espriler le doluydu. cem yılmazdan sonra beni en çok güldüren kişiydi. yazılarına bende katkıda bulundum görüşerimi yazdım.yorumlarımla katkıda bulundum.
argoya biraz bende karşı olsamda yazılarımda bazen argoya da yer veriyorum.bu esprili yazılarını bana sevdiren kişi'de arada argo yazarak beni güldürüyo.adı ibrahim ortaç biz ona ipram diyoruz blogunu adı da kuyruk acısı.kendisine yorum yazan kişilere arada esprili yaklaşımda bulunarak onlarında tanınmasında katkıda bulunuyo kendisi bu kadarda arkadaş canlısı.
şimdi kendisi bloğlarda ne haltlar döyüyo diye merak ederek kendini yedi bitirdi.bütün bloğları tek tek gezerek bir açıklarını yakalayıp magazin malzemesi yapmak adına işini gücünü bıraktı kendini magazine adayacam deyip paparazzi oldu. ve kamerasını aldı eline, camlarda kapılarda bekledi günlerce.tek bir açık yakalamk için. ve çokta başarılı oldu. şuan mesleğinin zivesinde. magazin dünyası nın en sivri dilli paparazi si oldu ipram. ve ne kadar kaçtımsa olmadı ve ben de. elimde pazar çantamla paraza giderken. ünlü paparazzi ipram ın kameralarından kaçamadım. ve sonunda yakayı ele verdim. bu gün bir bakayım magazin dünyasında neler oluyor diye ünlü paparazzi ipram ın sitesine girdim ve aman tanrım o da ne bu gün manşetlerde ben vardım işte ünlü parazzinin benimle ilgili yaptığı günlerce konuşalacak haberi. bloglar'da ne haltlar dönüyo
BÜYÜK YALAN: siyah kelebek aslında esmer bir çingeneymiş
Oh! nihayet, kameralarımızdan köşe bucak kaçan, her aradığımızda napayım işte evimdeyim, işimdeyim gücümdeyim, röportaja gelemem, komşuda pişti konken oynamam, altın gününe gidemem, çoluk çocuk büyütüyoruz kolay mı? türünden mazeretlerle bizi atlatan siyah kelebek'i domates almaya pazara çıkarken yakaladık.Kasap ve sütçü ile küs olduğundan evde herkese brokoli ve kereviz yemekleri pişirerek işkence eden siyah kelebek "ne yapalım etliye sütlüye karışmam dedim bi kere, varsa yoksa sebzeli pilav en çok yiyebilceniz yemek" diyerek ev halkının tüm umutlarını kırmaktadır. Yalvaran çocukların anne bari balık olsun yiyelim sözlerine dayanamayan ana yüreciği ara sıra bazı bazı menüye balık eklemekte ancak balık eti olmamak adına sebzeye devam demektedir.
İşkence yapmaktan pek hoşlanmayan, yapınca da tadında bırakmak taraftarı olan siyah kelebek eline düşenlere "işi uzatmayalım geç gelen itiraflardan hoşlanmam" vaktiyle konuş, daha fazla sopayı yemeden diyerek iyi polis-kötü polis soloları yapmakla tanınmaktadır.Hayallerinde bir kitap bastırmak olan, hemen hemen her gece rüyasında basılan kitabını gören ve "şu baskı ne zaman bitecek" diyerek yayınevini sıkıştıran siyah kelebek'e yayın evi sahibinin "ya bi gece de paketlenmiş kargoya verirken görseniz biticek ama ben sizin hayallerinize müdahale edemem ki" diyerek isyan ettiği, matbaa işçilerinin gece gündüz çalışmaktan telef olduğu ve onların da "şu kızın baskısı ne zaman bitecek" dediği gözlenmektedir.
Arada kurdu kuşu unutmayıp, ekmek kırıntılarını ıslayıp pencereye koyan sonra da camlardaki kuş kakalarını silerken "ah bendeki insanlık duygusu" diyerek kafasına vuran annelik ve ablalık duyguları yüzünden "önce anneyim, sonra blogger" ilkesini benimseyen , arada cici kızların yazdığı "tu kaka" yazılara gönül koyup, sitem eden ve "nereye gidiyoruz?" "nolcak bu internetin hali?" diyen siyah kelebek aynı zamanda en ufak olumsuz bir rüzgarda kanadı kırılacak kadar nazik, narin bir dişi kelebektir.
Aslı değilse de ruhu çingene olan bu altın yürekli annemizi üzmeyelim...
4 yorum:
eee.. köşe bucak saklansan da bizden kaçmaz:)
Haberi almıştım ben ipram'dan :)Geçenlerde senin bloğa geldim,okudum gittim biraz.O gün yazıcaktım ama vaktim kalmamıştı.Bugün yazayım dedim.Senin blog gözümü alıyor biliyor musun?Benim gözlerde ışığa karşı fazla hassasiyet var.Beyaz yazılar beni zorluyor.Belki izleyici sayınızda da bir artış olur,kimbilir ?Siz devamedin çizginizde ;) Sizi bilmem ama ben hayatta hiçbişey için çizgimden vazgeçmem,para,pul,şöhret...bunlar gelip geçici şeyler :)
YOSUN, önerinizi dikkate aldım. umarım daha okunur olmuştur. önemli olan izleyici sayısı değil aslında.ben eminimki birileri girip bakıyo ve okuyo. ama nedense yorum yazma özrü var biraz hepimizde. benim burdaki amacım kaynaşmak görüş almak,belki eleştri, bilgi ve kültür alışverişi, okunmayan,yada yorum almayan bir blogcu kimse olmak istemez.umarım bu durum düzelcek öyle umuyorum. herşeyden önce para şan şhret için yazmıyoum eminim ki kimse yazmıyo. ama şunu biliyorumki yazılan her blog okunmayı ve yorumlanmayı hak ediyo. saygılar sunuyorum degerli önerileriniz ve yorumlarınız için sevgiyle kalın :=)
---------------------------------------------
ipram, senin elinden ne uçan ne de kaçan kurtulmaz ben kelebek oldum uçtum ama yinede kaçamadım senin o güzel kalemin benide yazdı kanatlarıma şöyle incitmeden dokundu ve geçti.emeğine sağlık tekrar tekrar sevgiyle kal sende :=)
yazılı olan herşey değerlidir.çocukluğumdan hatırlıyorum:ders kitapları,dedemin cenk hikayesi kitapları dışında okuyacak birşey bulamazdık,dağ başında yaşadığımız köyde.Onun için bende bir tutkudur okumak.yerde bulduğum gazete parçasından levhalara kadar ne varsa okurum.hele böyle özenle hazırlanmış bir blog beni mest etti.çok güzel yazılar var.okumaya doyamıyorum.ellerinize sağlık.hele bu yazı çok esprili ve hoş.
Yorum Gönder