her yere izler bırakan Baktığı her göz'de hayâl olan. Kalemi kanatlarıyla tutan,Çırpınışını yazılara yansıtan bir Siyah kelebeğim.Hepinizi beklerim.Hoşgeldiniz Efendim.!



30.06.2010

BİR EV'E MEKTUP...



Bu mektubu sana yazıyorum...
Dün gece çok ağladım ama rüyamda.
O büyük kapından girdim içeri. o eşi benzeri olmayan kokunu çektim içime.
o kocaman koridorunda gezdim göz yaşları içinde.
çocukluğumu aradım odalarında , amcamın askerlik resmini aradım duvarlarda.
Babaannemin mis kokulu yemeklerini aradım mutfakta.
Dedemim ayak seslerini, yeğenlerimin koşuşturmalarını dinledim sesizce.
Kimse yoktu odalarında, mutfağında.
En acısı da buydu ya...
Her şey bir rüyadan ibaretti.
Sende mi özledin bizi.
Bizden sonra kimse eğlendiremedi değil mi seni?
Çocuk çığlıklarıyla, şen kahkahalara sen de hasret kaldın belki bizim gibi.



o zamanlar sessiz olan sokağın şimdi başka ellerde, odaların kimbilir şimdi kimlerde.
Bir gün gelsem sana sahiplerin izin veriri mi içeri girmeme?
İzin verirler mi kapılarına el sürmeme?
Camlarına buhar yapıpı küçük bir kalp çizmeme izin verirler mi?
Ayak bastığım yerelerine bir kaç damla göz yaşı bıraksam ne derler ki?


Kapı önün de baksam karşımda duran Galata kulesi'ne.
Özlem nasıl bir şey bilir misin sen?
Senden sonra neler oldu tahmin edebilir misin?
Büyüdük hepimiz.
Yorulduk hepimiz.
Öldü sevdiklerimiz.
Senden sonra çok ev gezdik ama sevemedik senin gibisini.
Seninle paylaşılanlar paylaşılamadı bir daha hiç bir evde.
Toplanamadık eskisi gibi öyle neşeli öyle kalabalık.
Senle karşılaşmayı çok istiyorum.
Beni anımsayacaksın biliyorum.
Bir gün geleceğim sana, sarılacağım duvarlarına.
Parmak izlerimi bırakacağım sana hatıra.
Eskilerden haber getireceğim sana.
Bellki bir kaç resim çektireceğim seninle yanyana.
Her özlemim de bakıp ağlayacağım.
Doğduğum güzel ev, Çocukluğumu bıraktığım ev.
Neşemizi, sevinçlerimizi, hatıralarımızı iyi sakla.
Belki birileri gelir bir gün onları senden ödünç almaya.










24.06.2010

BU KALEM BİR KERE DEĞİL ÖLDÜKTEN SONRA DA TÜRK...




Ağlarsın, ağlama ''düşman sevindirme'' derler.
Gülersin, ''ne o çok mu sevindin'' derler..
Susarsın tepkisiz sanarlar.
Konuşursun, bilmeden konuşuyor olursun.
Soğaka çıkarsın avaz avaz bağırırsın, susturulursun.
Vatan sağ olsun dersin, bu lafı çıkaranın ''taaaa ''........ diye ağız dolusu küfür yersin.
Bayrağımıza her şeye rağmen sahip çıkalım der birliğe beraberliğe davet edersin, ''bayrak sallamayla eline bişey geçmez'' derler.
Asker kanı aktımı ''nerede bu devlet'' derler,
Toprağa el uzandımı, ''nerede bu Asker'' derler.
Yaşı 30'u aşmış bir dünya laf eder, ''haaaaa s.... lan'' derler.
17 yaşına yeni basmış çıkar iki laf eder, ''helal olsun koçummm yürrrüüüü ''diye gaz verirler.

60 yaşına gelmiş dede '' Benide alın askere'' diye avaz eder.
20 yaşına gelmiş zibidi kulağında Rack müzik kendinden geçer.
Şehit annesi 3. oğlunu Askere göndermeye hazırlanır.
Daha çocuğu dahi olmayan, ''Ben çocuğumu askere yollamam'' der.
''Vatan sağ olsun'' diyen şehit ailesi yuhalanır.
Ben çocuğumu askere yollamam diyen afferin alır.

Ben 6 yaşında ki oğlumun gözleri önünde ağlıyorum.
Ben oğlumun gözleri önünde şehit haberleri izliyorum.
Benim oğlum logoloların dan sözde silah yapıp terörist avına çıkıyor.
(Oğlumu oyuncaktan silahı yok almıyorum)
Daha şimdiden ''Ben asker olucam anne'' diyor.
İnşallah oğlum diyorum. Ama tek kelime detay vermiyorum.
Sadece susuyorum.

Ve bu ülkeye kimse dokunamaz diyorum. Yine savunuyorum sözümün arkasındayım. Belki daha çok kanlar akacak ki tek duamız tek dilediğimiz hiç bir evladımızın kanı akmasın kanı dökülmesin.
Ezelden ebediyete bu ülke bayrağı şehit kanlarıyla boyanmıştır.
Bu ülkeyi asker, polis korumuş ve kollamıştır.
Daha niceleri gelecek, Ve inşallah artık hiç bir asker hiç bir can ölmeyecek.
Ama gerekirse özgürce yaşadığı bu ülke için can da verecek.
Ben sadece erkeklerin değil Silahlı kuvvetler de kadınlara da askeri görev verilmesini istiyorum artık.
Erkek askerlerin artık patates soğan soymaktan öteye daha verimli eğitimler almalarını istiyorum.
Geri hizmette kadınlar, Erler 'inde daha güçlü daha donanımlı askeri eğitim almalarını istiyorum.

HER ZAMAN HER YERDE VATAN SAĞ OLSUN.!!
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE..!!

BU KALEM BİR KERE DEĞİL ÖLDÜKTEN SONRA DA TÜRK...!!

23.06.2010

BLOGLARINIZA MUTLAKA BAYRAĞIMIZIN RESMİNİ EKLEYİN.


Üzülüyor muyum? evet üzülüyorum.
Öfkeli miyim? evet öfkeliyim.
Ama aynı zamanda gururluyum.
Atamız bu ülkeyi nasıl kurdu?
Savaşlarla, akıttığımız şehit kanlarıyla.
Peki bu vatan nasıl korunuyor?
Yine akan şehit kanlarıyla korunuyor.
Evet canımız yanıyor.
Ama bu can acısı sakın o vampirleri o kan emicileri sevindirmesin.
Çünkü biz, hem ağlarız hem gideriz.
Biz Türk Milletiyiz.

Bir çok blogda görüyorum, Bir bayrakta siz ekleyin sloğanıyla bir bayrak kampayası başlatıldı.
bu güzel ama bazı bloglarda görüyorum ki, sadece yazı olarak kalmış ve yeni bir yazı yazıldığında o al renkli bayrağımız altlara doğru gidecek.
Lütfen hepinizden ricam.
herkez blogunun gadgetlerine atamının ve Bayrağımızın resmini eklesin.
ve bunu mutlaka b loglarımızda duyuralım.
Biz o vampirleri akan kanla besleriz ama dalgalanan bayrağımızla öldürürüz.
Sakın unutmayın.
Düşmanlarımızın tek düşmanı ay yıldızlı bayrağımızdır.
Düşmanı yine alt edecek tek silah yine ay yıldızlı bayraktır.

Hepiniz bloglarınızın gadgetlerine TÜRK BAYRAĞI EKLEYİN.

20.06.2010

BU GÜN BİTTİ Mİ UNUTUR AŞK'A DÜŞERSİN.( BABALAR GÜNÜ)


Senin hiç evladın öldü mü? Sen evlat nedir bilir misin? Sen evladını sevdiğin kadar babanı sevebilir misin? Peki ya baban, seni sevdiği kadar kendi öz babasını sevmiş midir.?

Bir baba evladını kaybetmiş sen bunun acısını bilir misin?
Haline şükret...! Dua et ki Baban senin acını yaşamadı.
Baban, senin göz yaşını görmedi, baban senin öldüğünü görmedi.

Sen ölseydin eğer baban her cuma mezarına gelir, belkide acısından hasta olur ölürdü.
Ama sen eyy insanoğlu..! Sadece bayramlarda, babalar gününde anarsın babanı.

Dua edelim ey insanlar..!
Babamızdan önce ölmemek için dua edelim.
Çünkü evlat acısı ölene kadar
Anne ve baba acısı bayram bitene kadardır.

Sen öldün asker.! Cenazeni Baba'na göndeririz.!!!


Hiç düşündünüz mü? Bir er, bir asker neden ölür?
Neden öldürülür diye sormuyorum dikkat çekerim.!
Neden ölür diye soruyorum.???
Bakın bu aşşağıda ki 'Nefes' filmin den 5 dakikalık bu videoyu yuizleyin. Sonra konuşalım.!







İzlediniz mi?
Komutan nasıl movite ediyor askerleri.
Sen artık öldün, sen artık ölüsün cenazeni ailene göndereceğim diyor.
Asker kendini ölüme hazırlanmış buluyor.
O artık hazır olda bir asker değil.
O artık ölüme hazır bir asker.
Şimdi söyleyin bana böyle motive edilmiş bir er, bir asker neden ölmesin.?
Ölmemesi için bir neden var mı?
Artık yaşaması için bir neden var mı?
Operasyona girmeden önce komutan emir veriyor?
'Asker, ölmeden dönme'..!!!
Asker Annesini, eşini sevdiğini arıyor,
Hakkını helal et, ben ölmeye gidiyorum.!!!
Tv'de herşey konuşuluyor.
Bütün bilir kişiler har vurup harman savuruyor konuşurken.
Peki neden Askerin motivasyonun dan bahsedilmiyor.?
Bir genci asker ederken askeri eğitim verirken nasıl motivasyon ediyorlar bunlar çok önemli şeyler.
Eline silah verip sırtına 40 kilo mühümmat yükleyerek mi motive ediyorlar bu gençleri.
Neden askerler Sadece '' VATAN SAĞ OLSUN' diyerek başlıyor askerliğe.
Biz şehit olmaya gidiyoruz, diyerek başlıyorlar göreve.
Bunlar benim aklımda hep bir soru işareti.
Komando, operasyona giderken beni beklemeyin diyor. Ölmeye hazır etmiş kendini.
Vatanı korumaya değil sanki ölmeye gidiyor. Çok acı bunlar çok acı. Onlardan 3 ise birden neden 10 asker gidiyor.
Vatanı korumak için, Toprağı kotumak için, Bayrağı korumak için,sadece uçak, helikopter, silah, mermi, mühümmat, bir iki konserve yiyicek ve ölüme mızrak gibi atlamaya hazırlanmış yüz tabur asker yeter mi sizce.
Birilileri çıkıyor, Devlet, hükümet diyor olayı bitiriyor.
Peki neden birisi de çıkıp 'Asker, öldürmeden dönme demiyor.Sen yaşamak için yaşayacaksın, Bayrağı ancak yaşayarak kurtarır ve korursun demiyor?
EY TÜRK ASKERİ.!
SEN ÖLMEYE DEĞİL YAŞAMAYA GELDİN BURAYA.
YAŞAYACAKSIN Kİ YENİ NESİLLER DOĞACAK SENDEN. VATANI KORUMAK İÇİN YENİ ASKERLER YETİŞECEK SENİN YAŞAMAN SAYESİNDE.
VATAN ANCAK SEN SAĞ KALIRSAN SAĞ OLACAK.
EVET ASKER HER YERDE SEN VARSIN.
HAVADA VE KARADA, GÖKTE VE YERDE
VAR OLABİLMEK İÇİN YAŞAMALISIN.

EVET SENİN ALNINA VATAN VE BAYRAK YAZILMIŞ AMA ŞEHİTLİK YAZILMAMIŞ.
BEN ŞEHİT OLACAĞIM DİYEREK ÇIKARSAN O DAĞA, ZATEN O DAĞA ÇIKMADAN ÇOKTAN ŞEHİT OLMUŞSUNDUR.
KENDİNE İYİ BAK ASKER.
KENDİNE İYİ BAKMALISIN ASRER.
ŞEHİT OLMAK BİR MARİFER DEĞİLDİR.
SAĞ DÖNMEK BAYRAĞINI YENİ NESİLLERE DEVRETMEKTİR MARİFET.
45 SANİYELİK KAHRAMAN OLMAK İŞ DEĞİL.
BİR ÖMÜR BOYU BAYRAĞI KORUMAKTIR MARİFET.

18.06.2010

OĞLUM GERÇEK HAYAT'A HOŞGELDİN.


O kadar değişik duygular içindeyim ki, ağlamalarım gülmelere karışıyor. Hem gururlu hem endişeliyim. Sorumluluklarımın daha da arttığını hissediyorum. Bu beni hem sevindirirken hemde korkutuyor.

Oğlumu yıllar önce dünyaya getirdiğim de o zaman sadece bebekti.Ve o'nu büyütürken o kadar korkmuyordum. Hatta geçen yıl Ana sınıfına başladığımız zaman bile bu kadar endişe ve korku duymamıştım. Yorucu ve bir o kadar da deneyim dolu anasınıfı eğitim yılı bir çırpıda nasıl da geçti hiç anlamadım. Oğlum için ve benim için inanılmaz bir deneyim oldu.
Oğlum bu 9 ay içinde daha çok büyüdüdaha anlayışlı, paylaşımcı, sorumluluk sahibi bir çocuk oldu. İlk başlarda tüm anneler ve ben endişeliydik, zaman zaman gerginlikler yaşadık; bazen onlarla ağlayıp onlarla güldük. Ve zaman ilerledi artık çocuklarımızın ana sınıfından mezun olma zamanı geldi. Ben bu sürecin bu kadar heyecan vereceğini hiç tahmin etmemiştim ama o kadar güzel organizasyonlar hazılandı ki, ve çocuklarımız öyle güzel gösteriler yaptılar ki bizlere, İnsanın daha dün bebek olan evladını sahnede gösteri yaparken izlemesi bizleri çok gururlandırdı.






O küçücük elleri yakları ve bedenleriyle boylarından büyük, birden fazla sahne gösterisi sundular bizlere. Türkmen kızında, efe gösterisine, kelebek, paptaya, arı gösterisine. kolbastıdan, kafkas oyununa ve en sonunda da hayata merhaba haydi kepler havaya dediler. Ve kep attılar. Hayata merhaba dedi çocuklarımız. Artık Önümüzde ki yıl ilköğretim 1. sınıftan başlayarak, hayatlarına yön verecek eğitimlerini almaya başlayacaklar.
Gerçekten çok heyecanlı ve gururluyum. Sizinle bu heyecanımı paylaşırken izin verirsenin oğlumada bir kaç söz söylemek istiyorum.
CANIM OĞLUM BERKAY'A

Birtanecik yakışıklı oğlum. Sen bu satıları seneye bu günlerde okumayı yazmayı öğrendiğin zaman okuyacaksın. Bu satıırları sen anasınıfından mezun olduğun zaman yazmış bulunuyorum canım oğlum. İyi ki Allah seni bana emanet etti. İyi ki seni benim oğlum olman için gönderdi. Allah sana, anne olmam için beni layık gördü ve görevlendirdi.
Sana doğduğun dan beri elimden geldiğince iyi bakmaya ve iyi yetiştirmeye çalışıyorum.

Umarım sende Ailene, kendine, Milletine, Vatanına, seni yetiştirip eğiten Öğretmenlerine layık bir evlat olursun. Ben daha şimdiden seninle gurur duymaya başladım. Kalp ağrım gönül sızım gözümde ki yaşım.
Seni çok seviyorum. Her anne evladını sever ama seni daha başka mı seviyorum bilmiyorum. Sana resimler topluyorum Ana sınıfı görüntülerini saklıyorum. İleride büyüdüğünde izle ve sende çocuklarına izlet diye.
Nice güzel ve gururlu başarıların olsun İnşallah yavrum. Ana sınıfında havaya attığın kep ileride Ünüversite mezuniyet kep'in olur inşallah.

HAYATA MERHABA HAYDİ KEPLER HAVAYA.!


GERÇEK HAYAT'A HOŞGELDİN OĞLUM...

Seni seviyorum

Annen.

17.06.2010

Hamdü senalar olsun.


Allah'ım yine layık gördün bizleri bu günleri görmeye. Çok şükür sana.. Hamdü senalar olsun sana.
Yine Mübarek 3 aylara ulaştırdın kavuşturdun bizi. Bir şans daha verdin bize. Arınmak için gerçekleri görmek için, günahlarımız dan arınıp temizlenmek için yeni bir şansa daha layık gördün bizi. Çok şükür sana, hamdü senalar olsun sana.
Ellerimizi sema ya açmaya, dularla yaş akıtmaya, yeniden sana kavuşmaya layık gördün bizi.
Şükürler olsun sana, Hamdü senalar olsun sana.

Tüm islam alemi'nin Regaip kandili ve 3 ayları mübarek olsun. Rabbim bizleri daha uzun seneler bu güzel mübarek günlere ulaştırsın.

9.06.2010

YALNIZLIĞIMA SEVİNİYORUM.


Bazen yapacak bir şeyim olmadığı için seviniyorum. Hatta yanımda kimse olmadığı zamanlarda yalnızlığıma bile seviniyorum. Bazen boş boş bakıp düşündüğüme şükür ediyorum. Çünkü o anlarda vefamı yitirmediğime inanıyorum.
Aklıma gelenleri andığıma eski günleri sakin hüzünlü bir şarkıyla anmak hatta bir kaç damla yaş akıttığıma hamd ediyorum.
Yapacak bir çok şeyim olsaydı, eğer etrafım adım atacak kadar dolu olsaydı ne yapardım...
Belki hatırlamaya fırsat olmazdı eski aşkları, çocukluk yıllarını. Keşke diyebilmeye zaman olmazdı belki.
Ağlamaya, susmaya, hatırlamaya, vefa'ya zaman kalmazdı. Dünyanın boş işleriyle aldatmaktansa kendimi, yüreğim yeşerene kadar ağlamak, tanıdık ama eski yüzlerle selamlaşmak yalnızlığın en kuytu köşesinde doya doya vefayı yaşamak belkide şu aralar en sevdiğim...Yazacak çok şey var belki ama becerebilseydim ne alâ...

7.06.2010

Bir cevabınız var mı?



Bİr cevabınız var mı?

Ya da tüm bu olanlara bir çözümünüz?

Tüm dünya liderleri bir araya geliyor ve tüm insanlık ama çocukların yüzü gülmüyor.

Aslında tüm dünya Çocukları istismar ediyor.!

5.06.2010

VİCDANSIZLIK, İNSANSIZLIK, HAİNLİĞİN EŞİĞİNDEYİZ. SAVAŞIN EŞİĞİNDE DEĞİLİZ.


Evet tam da kullandığım başlıkta ki gibi herşey. Türkiye savaşın eşiğinde değil. Türk insanı vicdansızlık, insansızlık hainliğin eşiğinde.
Ne kadar acı. İlk gün ne kadar da birliktik beraberdik. Şimdi ne oldu. İslamcılar ve laikler diye ikiye bölündük.
Tamamen iç politika malzemesi oldu tüm duygular. Kendi içimizde taraf tutma çelişkileri yaşıyoruz.
Her ses çıkaran kafanın esiri olmuşuz. Kendi net düşüncemizin kendi irademizi unuttuk. Gazete ve Tv'deki konuşan yazan yazarların, Diplomatların, Müsteşarların esiri olduk bir anda. Neye bakacağımızı kime inancağımızı, kimin doğru kimin yanlış konuştuğunu kestiremez olduk. ''Ama orası doğru söylüyor...'' Yok canım burası daha doğru konuştu bak gördün mü? '' İki kişi arasında değil kendi içimizde bir iktidar savaşı bir iç hesaplaşmaya dönüştü.

''Ama hiç olur mu? onlar aşırı islamcı. bu ülkeye zarar veriyorlar''.
''Yaa saçmalama öyle şey olur mu İnsanlık namına yapılan bir şey bu''.
Anlayacağınız her halükarda galip gelen vicdanımız artık can çekişiyor. Saldırıları kınayıp sonrada ''Ama'' diyoruz.
Bu ülkede bazı kesim sadece Türkiye ye hizmet ederken bazı kesimde savaş altında ki ülkerele yardım edebilir. Bunda ne kötülük var ki ben anlayamıyorum. Bundan nasıl bir ayrım çıkarılıyor anlamıyorum. 'Sadece Ülkene hizmet et politikası var bazılarında' Bu ülkede sırf gösteriş için yardım eden insanlar da var. Yarın sabah gazetelerde adı duyulsun diye mücadele eden insanlar var.

Eğer bu gemi Gazze ye ulaşsaydı,yardımlar amacına ulaşsaydı medya grupları bu habere tın bile demeyecekti. Kimse bravo demeyecekti. Hain bir saldrıdan geri dönen gönüllüler şimdi de islamcı terörist olarak anılıyor yine değişen birşey yok.
İslamcı da olsa, Laik'te olsa adı her ne ise ben bu yazımda bu ayrıcılığı yaparken bile utanıyorum, herkezin bir vicdanı var ve ne olur vicdanınızı öldürmeyin. 1 gün birlik beraberlik sonra ayrımcılık yapmayın. Bu işi iktiradar, parti, politika olayına dönüştümeyin. Bu durumu Türkiye meselesi durumuna getirmeyin. Bu durum vicdani ve insani bir durumdur.
Okuduklarınıza, izlediklerinize, değil hislerinize inanın. Bu olayları psikolojik sorunlar haline getimeyin. Türkiye savaşın eşiğinde değil ama biz kendi ruhumuzda psikolojik bir savaşın eşiğinde olabiliriz. Evet çoğumuzu gündelik olaylardan uzaklaştık. Bir çoğumuz bu kötü olaylara kilitlendik. Dağda verdiğimiz şehitlerimizin haberleri bile 1 gün sonra unutulurken bu saldırı neden bu kadar gündemde kaldı. Mutlaka vardır bir sebebi. inanın ki vardır. Eğer bir ülkenin askeri başka bir ülkenin sivil vatandaşına silah açar ve öldürürse bu günlerce gündemde kalır. Bunu islamcılıkla laikle yakından uzaktan hiç bi alakası yoktur.

Biliyorum bu günlerde kafanızı çok şişirdim bu konularla alakalı ama insanın fikri ne ise zikri de odur ya, benimde zihnim ve fikirlerim bu konularla dolu. Benimkisi bir iç döküş aldırmayın gerçekten ne hissediyorsanız ikilime düşmeden ayrım yapmadan vicdanınıza sahip çıkın.

Bakın Ata'mız ne demiş:
"Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine malik siyasi bir fikre malik olmak seçtiği bir dinin icaplarını yapmak ve yapmamak hak ve hürriyetine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. Vicdan hürriyeti, mutlak ve taarruz edilemez, ferdin tabii haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır."

Başkasının dediği değil kendi gerçek ve hakiki düşünceleriniz önemlidir. Sokma akılla kendi fikirlerinizi oluşturmayın.
Başka vicdanların değil, kendi vicdanınızın savaşçısı olun.
Kendi vicdan, düşünce ve inançlarınızın mahkemesini ancak kendi ruhunuzda yargılarsınız.

Son söz: Unutmayın ki Hrand Dink öldürüldüğünde hepimiz ermeni olmuştuk ...

Saygılarımla,

4.06.2010

İsrail'i suçluyoruz.!


İsrail'i Suçluyoruz!
Suçluyoruz!


Gazze'ye insani yardım götüren gemilere saldırdınız.

Tam teçhizatlı askerlerinizi üstümüze saldınız.

33 ülkeden gelen şefkate, merhamete, dostluğa, yardımlaşmaya savaş açtınız.

Korumasız ve sivil insanları başlarından vurdunuz.

360 arkadaşımızı tutukladınız.

Dünyaya yaşama azmi, yaşama sevinci ve umut veren kardeşlerimize hücum ettiniz.

Vahşetinizi savundunuz.

İnsanlığın "Dur" ikazına uymadınız.

İsrail hükümeti olarak, insanlığa karşı suç işlediniz.

Suçlusunuz.

Sizi dünya kamuoyu önünde suçluyoruz!

Bu korkunç hatadan, ahmaklığa varan saldırganlıktan derhal dönmezseniz...

İnsanlığın evrensel değerlerine kurşun sıkmaya devam ederseniz...

Uygar dünyayı tümüyle karşınıza almış olacaksınız.

Ve biz...

Medeniyet, dostluk, insanlık ve barış adına...

****************************************************************************************

Herkesi israil'i suçlama kampanyasına davet edin.


Liste

1 Murat Menteş

2 Onur Ünlü

3 Ece Temelkuran

4 Biricik Suden

5 Murat Zelan

6 Gökdemir İhsan

7 Sırrı Süreyya Önder

8 Yekta Kopan

9 Selahattin Özpalabıyıklar

10 Samed Karagöz

11 Taner Elhan

12 Aslı Tohumcu

13 Alper Canıgüz

14 Gökhan Özcan

15 Murat Uyurkulak

16 Zeynep Arkan

17 Aylin Aslım

18 Emrah Serbes

19 Fatih Altınöz

20 İnan Temelkuran

21 Ümit Alan

22 Tuna Kiremitçi

23 Ahmet Tezcan

24 Çiğdem Mater

25 Murat Utku

26 Ahmet Murat Özel

27 Birhan Keskin

28 Bünyamin Yıldız

29 Erkan Şimşek

30 Resul Yılmaz

31 Hakan Önder

32 Selçuk Orhan

33 Levent Kazak

34 Reha Yünlüel

35 Oğuz Karakaş

36 Mustafa Akar

37 Meltem Gürle

38 Enes Özel

39 Cahit Akın

40 M. Mahmut Özdil

41 Ertuğrul Fındık

42 Yusuf Armağan

43 Şafak Altun

imza için: http://www.israelyouareguilty.com/

israilisucluyoruz@gmail.com Bir maille isim soyisimle katılabilirsiniz.

http://www.afilifilintalar.com/index.php/sucluyoruz alınmıştır.


SESSİZ KALMA TÜRKİYEM ...!!!

3.06.2010

DÜŞMALARI TÜRKÇEMİZLE DÖVELİM.!



Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin milli ve zengin olması, milli duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil bilinçle işlensin."


GAZİ M.KEMAL ATATÜRK


Ülkemiz için yanıp tutuşuyoruz öyle değil mi?
Yabancı bir el uzanınca nasılda birlik beraber oluyoruz değil mi?

Ama yabancılaşan ülkelerin neredeyse başında geliyoruz. Özenti ve avrupalı olma çabası hepimize değerlerimizi unutmaya yetiyor. Giydiğimiz eşyalar, evimize aldığımız elektronik eşyalar, yediklerimiz içtiklerimiz. Hadi hepsini geçtim.
Dilimizi de kaybediyoruz. okuduğum yazılarda, dinlediğim insanlarda artık neredeyse yabancı sözcükler hakim.

Dilimizi tam kullnamadığımız gibi argolaşmaya da başladık. İlgi çekmek için çevre edinebilmek için sosyalleşebilmek için dilimizi artık yabancı kelimelerle süslemeye başladık. Biz Türk'üz arkadaşlar. Bunu ilk önce anlamamız lazım.
Anlamakla yetinemeyip büyük özen göstermemiz gerekiyor. Yaşadığımız hayat şartları, bize sunulan konum ne olursa olsun Dilimizi doğru kullanmalı ve yabancı, Tükçemize uymayan kelimeleri kullanmamalıyız.

Tabiki yabancı dil öğrenmeliyiz. eğer gerekiyosa tabi. Sırf hava olsun diye sırf insalara gösteriş olsun diye bunu yapmamalıyız. Öyle şeyler görüyorum ki, bazı arkadaşlarımız yabancı dil bilmediği halde internet denen nimetten faydalanıp Türkçe sözcüğü yabancı dile çevirip yazı ve mesaj yazmaya kalıyorlar. yabancılaşma özentisi neden ?
Bu vatana bu Millet'e bu Devlet'e, bu Bayrağa sahip çıkmak istiyorsak ilk önce Türkçemize sahip çıkmamız gerekiyor.

Yakın zamanda ülkemiz de Türkçe Olimpiyatları gerçekleşti. 100'den fazla ülkenin çocukları Türkçe öğrenip bizi utandırırken bizim ülkemiz insanı ise neredeyse Türkçe şarkılarımızı unuttu. Bu konuyla ilgili ciddi uyarılar yapılması gerek.
Biz Atatürk evlatları isek o'nun izinde yürümeye and içtiysek Türkçemize sahip çıkmalıyız.

Sevgili blogger arkadaşlar.

Blog isimlerimize dikkat edelim. Blog isimlerimizi Türkçe seçelim. Yabancı isimler kullanmayalım. Ben bloğumda ki yabancı isimli tüm blogları siliyorum. izlemeden çıkarıyorum. Çünkü bana hiç bir faydası yok. Yanlış anlamayın Özenti olduğu için yabancılaşma çabası içinde olan bloglardan bahsediyorum.
Bu konuyla ilgili bir hareket başlatmalıyız. Türkçemize sahip çıkıp gerekirse tüm bloglara yaymalıyız.
Türkçemizde (w,x,q) harfleri yoktur. Lütfen daha dikkatli olun. Türkçemiz yozlaşmasın.
İnternette kullanılan anlık ileti ve mesajlaşma servislerinde kullanılan kısaltılmış cümlelerimize de dikkat etmemiz. lazım. Zaman hareket zamanı. ülkemize düşma olan herkezi TÜRKÇEMİZ İLE DÖVELİM. EN BÜYÜK SİLAHIMIZ TÜRKÇEMİZ OLSUN.

2.06.2010

SİYAHLARIMI ÇIKARDIM RENGİM BELLİ BEN TÜRK'ÜM


Şimdi şaşııracaksınız daha önce böyle bir bloğu izlemeye almamıştım diyecek siniz.
Ama hayır burası her zaman izlediğini blog. Sİyah Kelebeğin bloğu. Artık hepimizin rengini belli etme zamanı. Siyahlarımı çıkarttım üstümden ve Al kırmızı bayrağımı giydim.

Çünkü zaman uyanma zamanı. Üzgün olabiliriz ama çaresiz değiliz. Biz Türk'üz ve bu çirkinlikleri aşacak güçteyiz. Biz Atatürk'ün çocuklarıyız unutmayın.!!
Gözlerini hayata yummadan daha yıllar önce bu Vatanı, bu Bayrağı bize emanet etmedi mi?
Koruyun ve kimseye vermeyin demedi mi?

Değerlerinize, inançlarınıza sahip çıkın, korkmayın, gerekirse ölümüde göze alın demedi mi?
Biz Atatürk evlatları isek, onun sözünden çıkmamalıyız. Nasıl bir evlat anasının babasının sözünü dinlerse bizde Atamızın sözünü dinleyecek ve bu vatanı hiç bir soysuza bırakmayacağız.

Şuan ülkemiz maalesef gizli bir savaşın içinde. Biz buna inanmasakta inanmak istemesekte bir savaşın içindeyiz. Hem psikolojik, hemde fiziksel olarak bir savaştayız.
Her gün yeni bir şehit haberi alıyoruz. Ama yinede tükenmiyoruz. Acımız ne kadar büyük olursa olsun bu savaştan biz galip geleceğiz.

Blogum bir süre için belkide daha uzun bir süre bilemiyorum bu şekilde eylemde olacak. Tepkimi bu şekilde göstereceğim. Ülkeme, Bayrağıma, Vatanıma düşmanca davranan bölmeye çalışan hain ve barbarları işte böyle Bayrağımla protesto edeceğim.

Tükiyemizi kimseye vermeyeceğiz. kimseyle paylaşmayacağız... Bu böyle bilene

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE

1.06.2010

ÇILGIN TÜRK CESARETİNİN GÖLGESİ BİLE YETTİ.


Susamıyorum. Susmak ne kadar iyi ne kadar kötü şuan bunu idrak edemiyorum. Makale okumaktan ve Tv'deki haberleri takip etmekten helak olmuş durumdayım. Bir Türk vatandaşı olarak ve İslam Dini'ne mensup bir müslüman olarak yaşananlar miğdemi bulnadırıyor.
Bir taraftan Yüzyıllardır kanla canla kazandığımız topraklarımızı bölmek isteyen ve evlatlarımızı şehit eden adii terör, bir yandan Müslüman bir Türk ülkesi olduğumuz için insani vicdanımıza saldıran israil. Akıl almaz vicdana sığmaz vahşice, saldırganca ve haydutça yapılan bu tecavüz cinayetle sonuçlandı.

Birlik olma zamanı dedikçe bizde kendi içimizde ayrıma düşmeye başladık. Bu hain saldırıyı sinsice onaylayanların olduğunu bilmek,görmek hissetmek daha çok canımı yakıyor.
Dağda şehit olan askerlerimizle, gemide bir amaca hizmet eden masum insanlara yapılan bu saldırının mukayase edilmesi çok ama çok canımı sıkıyor. Dağda vatanı koruyan da, o gemideki saldırıya uğrayan insanlarda Türk ve Müslüman. Biri vatandaşlık görevini yapıp vatanı, bayragı korumak için canını feda ederken, diğeride adii bir ülkenin esir aldığı öldürdüğü, aç bıraktığı insanlara yardım götürmeye çalışırken öldürülüyor.

Dağda ki askerimiz silahlı ve mühümatlı olarak görev yaparken, gemide ki yardım etmek için yola çıkmış silahsız sivillere ateş açılıyor. İkisi de terör.. iki taraftan da bakıldığından Millet olarak, Devlet olarak, İnsan olarak içimiz yanmakta. Ama bunun yanında, sinsice için için gülen, müslüman vatandaşlarımızın durumunu aptallık ve tedbirsizlik olarak ifade edilmesi çok çirkin ve insanlık dışıdır.

Bir ülkeye yardım götürmek, aç ve muhtaç insanlara yardımda bulunmanın neresi aptallık. O gemide olan tüm gönüllüler tedbirsiz davranmadı. tamamen büyük bir cesaret örneği gösterdi ve bütün risklere rağmen hemde silahsız olarak iç hesap yapmadan, vicdani görevlerini yapmaya çalıştılar. Ve bu olayla artık anlaşılmıştır ki, Türkiye'nin gücü, korkusuzluğu ve cesareti artık ıspatlanmıştır. Amerika'nın köpeği israil bir avuç Türk'ten korkmuştur. Gemide bulunan 600 silahsız insanın gölgesi bile israil'i korkutmaya yetmiştir. Daha uluslararası sulardayken ilerleyen Türk bayraklı gemimizin asaleti İsrai'i endişelendirmiş ve dereyi görmeden paçaları sıvamıştır.
Bu olayla Türkiye'nin çılgınca cesareti tüm dünya tarafından ibretle izlenmiştir. Sonuç bizim için kötü olmuş gibi görünsede, İsrail'in ve israil yandaşlarının aleyhine olmuştur.
Bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Ülkemiz ciddi bir süreçten geçiyor. Ne olursa olsun sakin ve metanetli olmalıyız. Ama savaş ise de savaş. Bu ülke hiç bir zaman Savaştan korkmamıştır. gereken ne ise yapılması gerekiyor bana kalırsa.
Biz büyük bir ülkeyiz ve tüm dünya bunun farkında.
Suçlu en ağır şekilde cesasını görecek ben buna inanıyorum.
Ülkemizde yaşayan,bu hain olaya içinden sinsice gülenler bizden değildir. Onları şiddetle kınıyorum.
Öncelikle, İskenderun'da şehit olan Şehit Askerlerimize Allah'tan rahmet ailelerine baş sağlığı diliyorum.
Mavi marmara gemisinde hayatı kaybeden kardeşlerimize de Allahtan rahmet ve yine ailelerine sabır diliyorum.
Yüce Türk Milleti evlatları olarak ve Peygamber torunları olarak bu menfi olayların üstesinden geleceğimize inanıyorum.