her yere izler bırakan Baktığı her göz'de hayâl olan. Kalemi kanatlarıyla tutan,Çırpınışını yazılara yansıtan bir Siyah kelebeğim.Hepinizi beklerim.Hoşgeldiniz Efendim.!



31.07.2009

KESİK BAŞ CİNAYETİ FİLM OLUYORMUŞŞ EYY AHALİİ

Uzun zamandır kafamızı ve tv kanallarını iyice bir karıştıran,münevver karabulut cinayeti sonun da film oluyor..
Tahminim de yanılmadım..Geçen gece yine aklıma takıldı bu cinayet.. Hergün yeni bir haber yeni bir trajedi okuyor görüyor,ve dinliyoruz..İçimden geçirmiştim,bu olay kesin dizi yada film olur..
Bizim türk insanımız böyle olayları daha çok gözümüze sokmaya bayılır..Ne gereği vardı ki şimdi?



Yeteri kadar film olduk zaten bu cinayetle beraber..Her akşam izliyoruz arkası yarın gibi akşam haberlerin de.
Her akşam yeni bir son dakika gelişmesi münevver cinayetiyle ilgili..Adam'ın oğlu zengin üstüne yakışıklı da olunca birde filmlere konu olacak gerçek bir cinayet senaryasu oluşturunca, ister istemez film oluyo ve şöhretine şöhret katıyo..



Daha çok prim veriliyo sanki bu şerefsiz adamın oğluna..Sen kalk kızın kafasını kes,Çöpe at (it oğlu it) sonra da her yerde hayranların oluşsun..Üstüne birde filmlere konu ol bu kadar da olmaz..İlgi çekici oluyo gençler açısından..Genç kızların son gözdesi oldu kafakesen geri zekalı..Şimdi birde ''Kızlar artık kafa kesen erkekleri begeniyor'' diyip, bir de top sakal bırakıp seri cinatler işleyen katiller çoğalırsa sakın şaşırmayın..


Evet biraz abartıyor gibi görünsem de olmayacak birşey değil..Bizim ülkemizde Polat Alemdar lar ne kadar çoksa, Cem gariboğlu larda üreyebilir..Bu yüzden çok dikkatli olunmalı..Bu cinayet film yada dizi olmamalı,Bu cinayet ilgi çekici ve özendircii hale getirilmemeli..
Birde; bu filmin sonu nasıl biter sizce? Kafa kesen katil henüz yakalanamadı..Film'de yakalanmalı sizce? Bir köşede ölü olarak mı ele geçirilmeli? Yoksa intiharmı etmeli?



Bence şöyle olmalı : Kafası kesilerek çöpe atılan ölmüş münevver'in güzel resimlerine aşık olan bir genç delikanlı,Münevver'in katilini bulmaya karar verir..Kimseden habersiz düşer yollara tüm izleri takip eder..Bu arada, hayranının rüyalarına giren müvver ip uçları verir yol gözterir..İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan katili,hiç bir ülkenin polisi yakalayamaz ken,ölü bir genç kızın resimlerine aşık olan genç delikanlı katili bulur yakalar ve polise teslim eder...falan filan :)) bende hemen kaptırdım kendimi yaaa offf :) bu gibi senaryolar çoğalacak ben size söyleyim..


Bu film gişe rekorları kıracak bence millet koşa koşa gidecek bizim milletimize eglencelik çıktı yine..Bir ara Asmalı konak Dizisi vardı,Son bölümünde açık kapı bırakıp sinama filmi yapılmıştı..Millet horaaa nasıl gitmişti bende gitmiştim ama şimdi yalan söylemiim :) Biraz espri yapmış olsam da gerçek fikrim bu cinayet film olmasın özendiri olmasın derim..


Napalım bizim ülkemiz garib- likler ülkesi...Sağlıcakla kalın efenim sevgiler...

30.07.2009

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN ÖRÜMCEK ADAM..




Dünya ya bir daha gelsem sevgilim arar bulur yine seni severim..Cennete değişmem saçının telini
ömrümün yettiği kadar seni severim..



Bu şarkı sözleri , evimde yaşayan biricik örümcek adamıma hitafen yazılmıştır..Tam 5 yıl önce böyle bir 30 temmuz günü bana anne olma sevinci yaşatan oğluma yazıyorum bu yazıyı..
Oğlumm sana yazıyorum bu yazıyı..Bu gün tam 5 yaşını dolduruyorsun bebeğim..Kocaman adam oldun artık..Her derdimi dinliyorsun..Bana yoldaş oluyorsun kız kardeşine örnek bir ağabey oluyorsun bitanem..
30 temmuz sabahı sabah 9,30 da seni kucağıma verdiler,miniciktin annecim, çok güzeldin,çok tatlıydın..



İlk defa anne olma'nın sevincini seni kucağıma alarak yaşadım..Seni kucağıma aldığım an anne olmuştum..
Sana gözüm gibi baktım sen zaten benim gözümsün..İlk göz ağrımsın..Artık bebek değilsin,Hayata ilk adımını atacaksın artık.. Eylül de ana sınıfa başlayacaksın ve okul hayatına atılacağız hep birlikte..
2004-2009 Dolu dolu beş yıldır benim yavrumsun,benim oğlumsun..Gün geldi ağladın,gün geldi güdün,hasta oldun,eğlendin,bazen beni çok üzdün karşılıklı oturup ağladık senle..Sen ağlarken bende ağlardım bazen..

Çok uslu olduğun anlarda vardı,çok huysuz çekilmez olduğun anlarda ama,her şeye rağmen benim bitanemdin sen örümcek adam..Şimdi 5 yaşındasın 6 yaşın dan gün alacaksın..Her dakika koltukların tepesin den yerlere zıplıyorsun,örümcek adam gibi..Beni bıktırıyosun bezdiriyosun,''Oğlum aşşağıda yaşlı teyze var ayıp zıplama kadının tepesinde'' desemde dinlemiyosun..Çok dik kafalı olucaksın sen valla yandık..



Daha şimdi den evlenme planları yapıyosun her gördüğün kıza evlenilecek kız gözüyle bakıyorsun çapkınsın da maşallah..Hemen büyüyüp çalışmak istiyosun,ama özlellikle babanın atolyesin de çalışmak istiyosun..Baban Mobilya ustası olmanı,ağaç tozu yutmanı istemiyor..Daha iyi daha temiz bir mesleğin olsun istiyoruz..kararı büyünce sen vericeksin canım oğlum..Her Anne ve Baba gibi bizlerde sizlere çok düşkünüz yavrum..Hep iyi olman, mutlu olman,huzurlu olman için dua ediyorum..
Geleceğin parlak ışıklarla dolsun her günün aydınlık olsun,sevinç ve bol kahkahalar peşinde olsunn..Ömrün çok uzun olsun Allah acınızı hiç göstermesin..
Bilki sen mutluysan bizlerde mutluyuz..


SENİ SEVİYORUZ ÖRÜMCEK ADAM..
DOĞUM GÜNÜ'N KUTLU VE MUTLU OLSUNNN..
BERKAY EFE 'YE KOCAMAN SEVGİLERİMLE..

Yazan:Annen




28.07.2009

EV'DE KALDINIZ HANIMLAR EYVAHLAR OLSUNN...

Ev de kaldınız bayanlar ev de kaldınız..O'nun sapı bunun çöpü derken,yaş erdi kemal'e..Evi olsun, arabası olsun, bankada parası olsun diye diye, erkekleri manyağa çevirdiniz..


Ama suç hanımlarda değilki annelerimiz de daha kız çocuklar doğar doğmaz niyetler dilekler başlar..Aman kısmeti iyi olsun zengin olsun,eli sıcak sudan soğuk suya değmesin,evi,arabası olsun,her yaz tatillere gidilsin, diye dilekler de bulunulur..Hak da veriyorum ama fakir bir genç delikanlı' nın evlenmeye hakkı yokmudur..o fakir genç istediği, sevdiği kızla evlenemez..




Hep hor görülür,fakirsin sevmeye hakkın yok,davul bile dengi dengine gibi geyikler yapılır..Belki kız çok zengin biriyle evlendirilir,ama yıllar geçtikçe o zengin adam rahat durmaz,parasına güvenir,yer içer,başka kadınlarla yatar,gel zaman git zaman, zengin adam bir dost tutar kendine..Ayrı bir ev açar postuna..Ev deki kadın ise bekler de bekler..Ne ses vaar, ne sedaaa ne de kocaaa ortalıklar da..Evdeki hanım başlar söylemeye,''Neyleyim köşkü neyleyim sarayı için de salınan yar olmayınca''..


Annesi'nin evine gider,ama anne kızına;''Açmısın? açıktamısın a kızım?..''O'' erkektir elinin kiridir,döner dolaşır kürkçü dükkanına gelir geri döner'' diye eften püften tesellilerde bulunur..Kızını o zengin adama verdiği gibi geriye alamaz ..O nun için önemli olan para dır sadece..Anne napsın artık dul kızını üstünü de kapatır sürekli konu'nun baba duymasın diye..


Fakir çocuk ise Ailesi nin baskısıyla sürekli çalışır,''Ev al, araba al, aman çok para kazan yok sa hiç kimse sana kız vermez'' diye baskılar devam eder..Bu çark böyle devam eder ve,evlilik düşüncesi azalır gençler de..Erkekler artık evlilige karşılar..Sorumluluk almak zor geliyo..Evdeki en büyük sorun para çünki..


Ben ce zengin koca aramak yerine,herşeyin hayırlısını dileyin..Sizi özenerek nasıl büyütüyse anneniz,,erkek çocukları da aileler için çok değerlidir..Ben annem den hiç duymadım benim hakkında yada kız kardeşlerimin hakkında büyük isteklerde bulunduğunu,hep hayırlısını iyisini çalışkan efendi dürüst olan kısmetler için dua etmiştir..Hİç bir zaman duymadımki,evi olsun arabası olsun,diye dileklerde bulunduğunu..

Kız ,erkek ayrımı yıllardır devam ediyor aslında,Kız çocuklarına, zengin bir koca ya gideceği ümüdiyle genelde ev yada araba pek alınmaz..Ama erkek çocuklarına bir ev bir araba alınır,delikanlı çok şanslı ise bunu kendisi yapar,ama bazen baba parası yemek daha iyi oluyo. .Ama Fakir olan genç, ev alamaz,araba alamaz,Evlenmeye de hakkı yoktur..


Her zaman kız çocukları rahat ettirilmek ister..erkek çocuğu ise ezilir çoğu zaman evlenmeye fırsat bulamaz..Aİle dertlerin den yokluk ve fakirlik ten evlenmeye artık hefesi kalmaz..


Zengin adam zaten gezmeden tozma dan, eğlenmekten,vakit bulamaz evlenmeye..Zaten kendi eğlence ortamından da evlenmek istemez..Onlar eğlenilecek kızdır çünkü..Zengin ve genelde eğlence düşkünü olan erkekler,Evlenilecek kız ararlar..Gözü kapalı görmemiş geçirmemiş,güneş görmemeiş, el işi ve iyi yemek yapan,ağzı var ama dili olmayan bir kız arar kendilerini..Fakir erkek ise zavallım artık evlilik hayal, bile kuramaz..

Ne evi vardır nede arabası nede bankada tomarla parası..işte bazı gözü yüksekte hanımlar da ,hala evde kalmış durumdalar,zengin koca bulacam hayaliyle.. Tabikide delikli boncuk yolda kalmaz elbet size de cebi kabarık zengin.ama yaşlı ahı vahı geçmiş bir babalık çıkacaktır ..


İşte böyle bende kendi pencerem den gördüğüm bazı tespitlerimi yazdım..Bu arada hastayım,İstanbul'un deli esen rüzgarı beni ve çocuklarımı fena çarptı..Aman siz de kendinize dikkat edin Allaha emanet olun sevgili blogger dostları..

27.07.2009

KENDİNE HAS BİR KOKU


Hayatta ki hemen hemen herşeyin kendine has,kendine özgü kokusu vardır..her çiçeğin,her evin,her,yemeğin,her vücudun..Her meyve nin her sebze nin,kokuları farklıdır..
Bazı yer,ve mekanların hatta şehir,ülke ve semtlerin bile kendine has bir kokusu vardır..


Cumartesi akşamı yürüdüm o cadde de.. Doya doya çektim içime o has kokuyu..Hep hayal ettiğim ama hiç gidemediğim ama neresi olduğunu bilmediğim, bir ülkedeymiş gibiydim..Kalabalık insanlar geçiyordu ardım sıra..Değişik simalar,farklı,giyimler,Farklı bakışlar,Yabancı insanlar..


Mephisto'da çalan hafif bir caz şarkısı na karıştı parfüm kokuları..Yürürken kapadım gözlerimi..Bıraktım kendimi kollarım güçsüz kaldı..Ayaklarım yoktu sanki uçuyordum adeta..Gözlerimi araladım..Cadde deki sıralanmış ışıl ışıl yanan lale motifli ışıklara baktım..Hiç farkın da olmadan Çiçek pasajın dan geçerken buldum kendimi..



Fasıl sesleri geldi kulağıma..Fasıl seslerine karışmış,Balık pazarında'ki kokoreç ve midye tava kokuları geldi burnuma..
Huzura karışmış çılgınlık duyguları..Yeni den aşk sancıları..Bin bir çeşit duygu patlaması yaşatıyor bana o yer..Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği yer di orası..Canım sıkıldıysa o gün, iş çıkışı bindiğim otobüs ten, evime en yakın durak ta değilde, sırf o kokuları duyup biraz huzura ermek için Taksim durağın da inerdim..


Yürürdüm İstiklal caddesi'ni boylu boyunca.. Yıllar geçti ama İstiklal'in kokusu hiç değişmedi..Yİne o mistik hava, Yİne o kendisine has ve özel kokusu İstiklal'in..Hiç bir mekana ve yere değişmem İstiklal caddesi ni..
Bana huzur veren bir yanı var..Beni bana sığdırmayan,10 yaş daha gençleşme'me neden olan, hatıralarımı canlandıran,hayallerimi anımsatan..Doğup büyüdüğüm,bekarlık yıllarım da eski aşklarımla ele ele dolaştığım ,eşimin bana evlenme teklifi ettiği yer ..Kendi ne has ve değişmeyen kokusuyla işte orası İstiklal caddesi, Beyoğlu..

25.07.2009

MİMLENDİM VE MİMLİYORUM YAKALAYIN KIZLAR..

Dolunay cım bana mim yollamış hiç kırarmıyım.. Kendisine teşekkür ederim..D 'li geçmi zamanlar dan Sİyah kelebek'e atılmış bu pas'ı hemen yakaladım ve yanıtlıyorum..


1-HAYATIM DAKİ ÖNEMLİ 3 ERKEK?

Babam,Hayat arkadaşım,Hayat ağacığım'ın ilk meyvesi,oğlum Berkay'ım

2-YAŞADIĞIM ŞEHİR DIŞIN DA SEVDİĞİM 3 ŞEHİR?

Yaz ayların da Avşa adası,Eşim'in memleketi,Lüleburgaz,Teyzem'in yaşadığı yer Bursa/Yalova.

3-EN ÖNEMLİ FOBİM?

Böcek, Fare ,örümcek korkusu,ve Hastalık ölüm gibi kuruntular yapmam..

4-GİYİM KONUSUN DA EN ÇOK TERCİH ETTİĞİM RENK?

Tabiki ilk ve tek Sİyah..Ara da Beyaz, Tek ve sade renkler..

Ben görevimi yaptım Şimdi hadi bakalım sıra siz de:

DENİZ KABUĞU

NEHİRCCE


EVCİMEN

Sizlere bu mim i yolluyorum hadi kolay gelsin..





24.07.2009

ORASI NERESİ?


Bir gün gelecek'ki misafir olduğumuz bu alemden göçüp gedeceğiz..Ölüm var bunu hepimiz biliyoruz..Öleceğiz..

Bu dünyada misafirliği ni bitirmiş ve başka alemlere göç etmiş insanların arkasın dan hep söyleriz ya,Teselli veririz.''.Hepimizin gideceği yer orası'' deriz..Neresi dir hepimizin gideceği yer ? Şimdi bu sayfa dan çıktıktan sonra,nereye gideceğimizi biliyoruz,evimiz den çıktığımız da, dışardayken, işimiz bitince nereye gideceğimizi biliyoruz..Ama öldükten sonra nereye gideceğimizi bilmiyoruz..


Evet 2 olgu var bildiğimiz..Ya Cennet,ya cehennem..Ama hangisi bize kapısını açacak? Bedenimiz burdayken ruhumuz uzun bir yolculuğa çıkacak ve biz şaşkın bakışlarla bakacağız etrafımıza..Nereye gittiğimizi bilemeden,bizi nelerin beklediğini bilemeden gideceğiz..Orası neresi?

Bu dünya da yaptığımız her iş,attığımız her adım belirliyor, öteki alemdeki yerimizi..Ama hiç bir zaman kestiremiyoruz,bilinmez kapılar dan hangisi açılacak yüzümüze..




Kimler karşılayacak bizi?.Söylediğimiz kaç yalan,yaptığımız kaç doğru,kırdığımız kaç kalp,ne kadar iyiylik yapmışız bu güne kadar.? Bilinmezlik yolculuğu'nun sonunda'ki kapılar dan hangisi ağırlayacak bizi?
Hepimizin gideceği yer orası..Neresi? Hepimiz aynı yeremi gedeceğiz? Sevdiklerimizin bizi beklediği yer hangi yer? On lar şimdi nerdeler..


Keşke bir haber gelse rüyalarımız da bize..Sevdiklerimiz yanın da bir yer ayrılsa hepimize..Yemyeşil ormanların ,mas mavi nehirlerin aktığı,ılık bir rüzgar olsun esen..Kitaplar da okuduğumuz cennet olsun götürüldüğümüz yer..

Hİç bir yer bizim değil..Kiralık bir dünya da yaşıyoruz..Parasını verip satın adığımız ne ev, ne de araba bizim değil..Uyuduğumuz yatakta,gezdiğimiz yollar da misafiriz..Ne bir eşya, ne şan, ne şöhret alamayız yanımıza giderken..Tatlı dil, güler yüz,bir kaç iyi anı anımsatsın bizi, bizden sonralara..



Bizden önce gitmişlere selam olsun..Cennet kapıları açılsın yüzlerine..Günahları silinsin hepimizin..Bİrgün gelecek inşallah kavuşağız,Dedemizle Ninemizle, ve tüm sevdiklerimizle..

Bugün böyle bir ruh halindeyim dostlar..Siz bana bakıpta sakın melankoliye kapılmayın..Gün gelir yine neşelenir yine umutlanırız yazdığımız dünkü yazılar gibi bu yazıyı da unuturuz..İçimizedeki umut neşe hiç gitmesin..Ama bizi bekleyen bilinmezleri de hiç unutmayalım

SEVGİLER..

23.07.2009

SARI SAYFALI KİTABIM ÇIKTIIII

Uzun zaman dır hayalini kurduğum kitabım çıktı :) Ben kendim çıkardım bu kitabı matbaası bana ait.. Hep sarı sayfaları olan bir kitap çıkarmayı hayal etmiştim..Sarı sayfaları olan blog ları hep kıskandım valla..Çok renkli bloglar gözlerimi yoruyo heleki kendi blogum da çok renk bayağı yordu beni, ve yandaki stünu sürekli aşağıya kayıyodu, yorumların yazı tipi çok küçüktü, benim de gözler bozuk..Yaşlılık işte :)
Görme zorluğu yaşadım..


Ama bloğer uyumlu temalar cennetine düşünce,bir çok seçenek buldum ama en çok bunu sevdim..Sade geçmişi anımsatan,Sarı sayfaları olan bu tema tam benlik dedim..Yazı boyutlarında biraz değişiklik yapıcam at gibi çıkıyo harfler..

En başa koyduğum resimde şimdilik idaretten bir resimdir değiştiricem..Şİmdi sakın bu deli hatun da ikide bir tema değiştiriyo diye eleştirmeyin..Kova burcuyum napıyım..Çok çabuk sıkılıyorum..Değişikliği seviyorum..Ev deki eşyaların da yerlerini devamlı değiştiririm..eşim bıktı benden..Bakalım o beni ne zaman değiştirecek..:) Allah dan eşimden sıkılmıyorum..

Onu da değiştirmeye kalkarsam çok zamanımı alır onun gibi bir eş bulamam ..Duymasın şımarır..Tek sıkıldığım şey bu olsun amaaannn Tebdil'i mekan da ferahlık varmışş..
Sefamız olsun ayolllll..Sarı sayfalı kitabım hayırlı olsun daha güzel paylaşımlar yaparız inşallah bu kitabımız da..
HEPİNİZE KOCAMAN SEVGİLERR...ay ne kadar da mutluyum :))




TAKAR TAKIŞTIRIR,İKİ GÖBEK ATAR YOLUMA DEVAM EDERİM SAYGILARRRR..

Ben ortaya goddum..Beğenen alır yer beğenmeyen çeker gider..Bir arkadaşım yazdığım yazıma çok alınmış,Önce isim ver isim ver diye feveran etti..

Yazım da yatak yorgan mevzularına girmişim,Bu duruma çok bozulmuş,beni çok ayıpladı bu yazdığım yazımı bana hiç yakıştıramamış..yatakta sevişme sahnesi anlatmadım..yataktaki pozisyonlar dan bahsetmedim.. Bahsetseydim nasılda keyifle okunurdu alkış bile alırdım erkeklerden..

Erkekler bizim hakkımızda atıp tutacak olur olmaz tespitler de bulunacak onlara bu çok yakışacak ama biz yazınca bize yakışmayacak...Günde on larca yazı okuyoruz,ve kalkıpta bunu kime yazdın isim ver diye kimseyi sorgulamıyoruz..sorgulamaya da hakkımız yok..

Her kez kendi yazdığı yazıları önce gözden geçirsin..Sonra benim yazdığım yazıya çok ayıp olmuş desin..
Bir erkek kendisini savunup eleştirisel bir yorum yazabilir..Hatta teşekkür ederim..Ama çok ayıp etmişsin yakışmamış diyemez..Ben bu yazımda oramı buramı açmadımki ayıp olsun..

Kadınlar yatakta iyi olursa,çocuklarına iyi bir anne olursa ve kadın susarsa erkek tarafından her zaman sevilir o nun haricin de kadın' ın, erkek gözünde eğlence malzemesi, hizmetçi,ve sex objesi olarak görüldüğü açık ve gerçektir..İşte bir örneğini de ben bu yazımda gördüm ve ıspatlandı..

Eğer ben susup kendimi kadınları savunmasaydım,Bu arkadaş beni izlediği kişiler arasından kaldırmayacaktı..Zaten onun sayfasın da kenar süsü olarak yer aldığım dan çokta umurum da olmadı..Yazdığım hiç bir yazıma yorum yazmazken bir kaç yazıma da sataşma girişimindeki yorumlarıyla imzasını atmıştır..

Ben yazım da ,küfür kullanmadım hakaret etmedim isim vernedim,polemik oluşmasın diye..Ama kadınları bir mal olarak gören her sinir olduğu kadına mal hitabında bulunmak esas o na hiç yakışmadı çok ayıp etti..

Allah o nun da çarşısına pazar versin..ne diyelim..Takarım takıştırırm iki de göbek attımmı yoluma daha güçlü, daha kuvvetli, daha mutlu devam ederim..Bu laf kalabalığın dan dolayı da sizleri sıktığım için özür dilerim saygılar sunarım değerli okuyucu..






22.07.2009

HAKARET ETMİYORUM,ALLAH 'A HAVALE EDİYORUMM



Bazı kişiler gerçekten yanlış yoldalar..Ayakta kalabilmek için kadınları kullanmak.. kadınları eğlence malzemesi yapmalarına suskun kalamıcam..Kendileri hakkında on larca meziyet sayıpta,bir kadın'ın sadece doğurduğunu söylemeleri içimi acıttı doğrusu..Ama bu konuyla ilgili yorum yazmak yerine bloğuma taşımak istedim..Çünkü yazdığımız yorumları bile eğlence malzemesi yapıyorlar..

Öncelikle kadın olmak sadece doğum yapmaktan ibaret değildir,bunu herkezin bilmesi lazım.. Biliyorlar aslında, bu yazıları yazanların da bir annesi var onları da bir doğuran var..


Bİr erkeğin bünyesinden düşen spermi kendi bünyemize alıp,Bu minicik sıvıyı rahmimiz de büyütüp sizin gibileri Baba olma şerefine nail ediyor bu kadınlar..Sizin hiç bir işe yaramayan sperminiz den bir can büyütüyoruz,Önce Allah'ın sayesinde..9 ay 10 gibi koca bir zamanı hamile olarak geçiriyoruz..Karnımız büyüyor bünyemiz değişiyor..Sİnirlerimiz bozuluyor, ve bir sürü değişim yaşıyoruz..


Büyük sancılar çekip,neşter altına yatıyoruz..Sizden olma bir varlığı dünyaya getiriyoruz..Mememizden gelen sütle besliyoruz..Çektiğimiz onca eziyetin hediyesi olarak anne oluyoruz..Ama erkekler tarafından biz kadınlar eğlence malzemesi ve sex objesi olarak görülüyoruz..sonra da biz yazdıklarımızla eğleniyoruz..Gülüyoruz amaaannn takmayın kafanıza diyorsunuz..Yazdıklarınızı ciddiye almıyorsanız neden yazıyorsunuz? Cennet annelerin ayağı altındadır..Kadınlar ne olursa olsun özel ve kutsal varlıklardır bunu ben değil kutsal olan her kitap yazıyor..


Ben kayıtsız kalamam diğerleri gibi..Gülemem ciddiyetsiz davranamam..Kadınların edindiği kutsal mesleklere dil uzatıp,Sonrada en iyi yaptığımız şeyin doğurmak olduğunu söyleyemessiniz..Söylersiniz ,söylüyorsunuz,söylemeye de devam edeceksiniz..Amma tepkilere karşılık yine aşşağılayıcı tepkiler sizden geliyor..


Erkeklerin en iyi yaptığı şey nedir? Durun ben söyleyim..Açık, yada kapalı farketmez..En iyi yaptığınız şey kadınları hiç bir zaman sevmemenizdir... kadını sadece yatakta seversiniz..Çocuklarınızın annesi olduğu için,yatakta iyi olduğu için,sustuğu için..Kadınları meziyetsiz,işe yaramaz,varlıklar olarak gördüğünüz için kınıyorum sizi..Eğlence malzemesi yaptığınız her kadın,Bir ana dır,bir kardeştir.Bİr doktor,bir öğretmendir..Siz masanıza meze yapıyosunuz..çokkkk ayıpppp..


Bu yazdıklarımın prim almak,ilgi çekmek,tepki almak gibi hiç bir amacı yoktur..Kadınım,Anneyim,Allah'ın bize vermiş olduğu bu cinsiyeti kimsenin ağzına eğlence malzemesi yapmam, yapamam,buna da tepkisiz kalamam.Allah çarşınıza pazar versin ne diyim..Hakaret etmiyorum ama ALLAH'A HAVALE EDİYORUMMM..


21.07.2009

AKIL HASTANESİNDE 8 GÜN



Akıl hastanesine yolunuz düştümü hiç? Bakırköy Ruh ve Sinir hastanesi nde buludunuzmu hiç?
Oradaki atmosferi yaşadınızmı? Ben yaşadım..Yıllar önce annemi o hastaneye yatırmak zorunda kaldık..



Yılların acı birikimleriyle dolu bir yaşam sonun da annem sinir hastası olmuştu..Artık başa çıkılmaz bir haldeydi...
Bir gece acil bir şekilde Bakırköy Ruh hastalıkları hastanesine götürdük hemde yaka paça..Zar zor arabaya soktuk annemi..Annem kendinde değildi,Hastahane 'nin acil servisine gittik hemen, nöbetçi Dr gördü..Uzun uzun konuşmaya çalıştı annemle yanında bende vardım..Hem ağlıyor,hemde Annem de olan bu büyük ruhsal çöküntü'nün yarattığı olayları anlatmaya çalışıyordum..Dr bana sürekli '' ağlama'' dese de ben kendimi tutamıyordumm..



Muayane bitmişti..Babamı çağırdı Dr ve Annemin bir süre akıl hastenesinde yatması gerektiğini,tedavi görmek zorunda olduğunu söyledi..Ben istemedim ne gerekiyorsa evde yapabileceğimi ona gözüm gibi bakabileceğimi söyledim..Ama Dr' ısrarlıydı,''Yarın sabah yeniden buraya geleceksiniz emin olun'' dedi
İnanmamıştım Doktorun dediklerine,ve anneme yatıştırıcı bir iğne yaptılar ve ertesi sabaha kadar hiç uyanmadı..Günlerce uyumamıştı uyuyamıyordu çünki..Bu iğne onu uyutmuştu..Sabah uykumdan uyanıp işe gitmek için hazırlandığımda annem uyanmış yatağında uzanıyordu sakince ''iyi yim merak etme işine git aklın bende kalmasın''dedi..işe gittim ama işten döndüğümde evde kimse yoktu..hemen Babamı aradım..Babam hastane olduklarını söyledi,bir kaç parça eşya lazım olduğunu hemen getirmem gerektiğini söyledi..



Hemen bir taksiye binip gittim..Annemin sinir krizi tutmuştu ve en yakın hastaneye götürmüştü babam..
Ama o hastane nin Doktoru bişey yapamayacağını söyledi ve Bakırköy Ruh ve sinir Hastalıkları Hastanesine götürmemiz gerekiyormuş..Yeniden gittik Dün akşam Dr 'un söylediği gibi..Annem 8 gün o hastane de yattı..ama gördüm'ki daha da beterleri varmış..Yerdeki otları çimenleri yiyen hastalar gördüm..Verdiğimiz parayı yiyen hastlar gördümm..Sürekli hiç durmadan çığlık atan hastalar gördüm..Soğuğa aldanmadan saatelerce taşta yatanı gördüm..Omzunda bir testi varmış gibi pet şişeyle gezen insanları gördüm..



Peşimizden ''Abla bir siğara abla bir siğara'' diye dolaşanları gördüm..Onlarla yan yana yürüyüp kantine girer ne istiyorlarsa almaya çalışırdım..Uzun maltepe sigarası almıştım birisine oda bana '' abla kısa maltepe al uzun sevmiyom'' demişti..O 8 gün bana 8 yıl gibi gelmişti annemi her gün ziyaret ederdim..Refakatçı kabul etmiyorlardı..Yanında kalamıyorduk..Annemsiz gecelerde O'nun tülbentine sarılıp uyurdum..
Allah kimseyi düşürmesin oralara Ama her gidişimde annemin daha iyi olduğunu görmek moral veriyordu..8 günün sonunda Annenim daha iyi olduğunu ve evde tedavisine devam edebileceğimizi söyledi Dr..




Şimdi çok iyi deli Fatma :) çok çalışıyo ayakta kalmayı başardı,hastalığın dan kurtuldu..Hayat mücadelesine ruh sağlığı iyi ama kalp hastası olarak devam ediyor..Başımıza ne zaman , ne geleceği belli değil..Halimize şükür edelim..Böbürlenmeyelim,Kendimizi büyük görmeyelim..Ne oldum demeyelim,daha ne olacağız diye oturup bir düşünelim..
Allah Tüm hastalara şifalar versin..Kimseyi düşürmesin.. Ama hastahane ve Dr larmızıda başımızdan eksik etmesin..
Sevgilerimle,



20.07.2009

ÇOK AYIP ETTİN SAYIN BAŞBAKAN

Kızını dövmeyen dizini döver, Yalnız bırakılan ya davulcuya da zurnacıya kaçar.
Bir Başbakan'ın ağzına yakışıyormu bu sözler.. Evladını kaybetmiş aile' nin ciğerleri yanarken uzaktan konuşmak ne kadar da kolay geliyo..Resmen tenkit etti,suçladı..Sayın,Başbakan Münevver Karabulut Ne davulcuya,nede zurnacıya kaçtı..Sevdiği ve güvendiği erkek tarafından başı kesilerek öldürüldü bilmem farkındamısınız?
Ama siz siyasi parti başkanlarına laf yetiştirmekten çevrenizde olan bitenden bir haber gibi görünüyorsunuz..

Çok yazık..Ülkemiz gelişiyor, büyüyor derken aslında Deyimler ve Ata Sözleri kulavuzlarına göre yönetiliyormuşuz da haberimiz yok..
Daha hayatı' nın baharında, okuyan genç bir kızdı Münevver..Hayalleri vardı,umutları vardı..Çok zengin bir aileye gelin gitmenin hayalini kuruyordu gelinlik giymek istiyordu..Sizin gibi mal varlığı çok,zengin bir aile ye gelin olma o aile ye ait çocuklar dünyaya getirmek istiyordu,Münevverin tek hatası buydu..Zenginlik,şan ve şöhrete aldanmak..

Bu çok doğal bir şey.. Hangi genç kız,hangi genç erkek,hangi insan, zengin olmak istemez?
Şan ve şöhret içinde yaşamak istemez..Bu ülkeyi yönetenlerin çocukları Amerikada okuyup,en lüks saraylar da evlenip, en büyük hastanelerde doğum yaparken,Münevver'in bu tür hayaller kurmaya hakkı yokmuydu?
Bİr aile kızını korumak için ne kadar döverse dövsün ne kadar sıkarsa sıksın,genç beyinlerin hayallerine hiç bir şey mani olamaz..
Bu cinayetin faturasını,canı yanan aileye çıkaramazsınız..Buna hiç kimse' nin hakkı yoktur..

Yazıktır ve günahtır..Bu gibi çirkince sözler bu gibi cinayetlerin artmasına sebeb olabilir..Agzınız dan çıkanı kulağınız duymuyor ne yazikki..

Başbakan'ın bu sözlerini duyunca o kadar sinirlendimki anlatamam..Bu kadar cahilce,tutarsız ve rencide edici bir şekilde davranmak Başbakan'a hiç ama hiç yakışmadı..Sevgim ve saygım azalmaya başladı kendisine..Böylemi koruyo milletini,böylemi yanın da oluyo mağdurların,Körü körüne başı kesilerek öldürülen bir genç kıza ve Ailesine edilecek söz bumuydu..Mezarında gözlerini kapayamayan, daha ölemeyen, katili hala bulunamayan ,bir genç kızın arkasından edilecek laf bu mu olmalıydı..

Keşke Davulcuya yada zurnacıya kaçsaydı'da sizin gibi bir Başbakan'ın ağzından bu laflar çıkmasaydı..Ramazan da sizi uynadırmak için davul çalan davulcuya ve sizin şan ve şöhretli düğünleriniz de zurna çalan insanlara da büyük bir hakaret ettiniz..
hiç yakışık olmadı..Umarım en kısa zaman da ağzınız dan çıkanları kulaklarınız duyar ve o magdur ve içi yanan aile den bir özür dilersiniz..Sayın Başbakan

19.07.2009

DUA EDELİM


İstemek,arzu etmek,dilemek,ve Dua etmek..Yaşamızım boyunca,her alanda istediğimiz arzu ettiğimiz her şeyi elde etmek için bir çok mücadeleler'de bulunuyoruz..Çogu zaman yaradana şükür etmek aklımıza gelmiyo..

Sanki hiç ölemeyecekmiş gibi yaşıyoruz..Sabah kalkıp aynaya baktığımızda,bugünümüzün dünümüzden daha iyi ve güzel geçmesini istiyoruz..Gece yatağamıza yattığımız'da,Hayallerimizdeki evi yada arabayı almayı hayal ediyoruz,ve dua etmeyi unutuyoruz..

Sadece mübarek günlerde dua etmek aklımıza geliyo..Dua etmek ve istemek.. Sadece bizi yaradan'dan istemek,ve dilemek gerekir..Dua'nın büyük bir gücü olduğuna inanıyorum..Gerçekten kalpten ve yürekten dua etmeliyiz..Ve herzaman iyi dualar etmeliyiz..Beddua'dan uzak durmalıyız ve unutmamalıyız,ettiğimiz her beddua 7 kat komuşumuza bile zararı vardır..


Yaşadığımız bu dünya'nın dualar üzerine kurulduğuna inanıyorum..Gerçekten doğru birşekilde istersek ve istediğimiz ve dilediğimiz şeyin bize hayrı dokunacağına,yararı olacağına inanıyorsak hiç vazgeçmeden,bıkmadan dua etmeliyiz..


Dua etme'nin İçinde bulunduğumuz sıkıntılı durumdan hemen kurtulmamızı sağlayan çok önemli bir yanı var..
Ben ne zaman sıkılsam Bİldiğim bütün duaları okumaya çalışırım ve fazla geçmeden faydasını görürüm..


Oğlumun doğumundan 2 yıl sonra tekrar hamile olduğumu öğrendiğim zaman ikinci çocuğum kız olmasını çok arzu ettim ve ilk önce hayırlı ve sağlı olmasını ve sonrasında kız olması için çok dua ettim..
3 aydan sonra ultrason'da erkek olduğunu söyledi doktorlar..Ayrı ayrı 3 doktora daha gittim,ve yine erkek olacağını söylediler..Doğumuma son 2 ay kala en son , doğumumun gerçekleşeceği hastaneye gittiğimde müjdeli haber gelmişti..Doktorum %95 kız olacağını söyledi, ve Dualarımın gerçek olduğunu gördüm..Kızımı kucağıma alana kadar inanamamıştım..


Narkoz'dan uyanığım anda kızımı kucağıma pembe tulumuyla verdiklerinde inandım ve odamın kapısına pembe çiçek koymuşlardı..İşte o zaman Dularımı kabul ettiği için yarada'na şükür etiim..
Her zaman dua edelim..Duayı dilimizden eksik etmeyelim..


Sabırlı olalım,önce hayırlısı ne ise o olsun diyelim..İstek ve dileklermizin olması zaman alabilir, hemen olmayabilir..Ama yürekten ve içten dilemek,istemek,Gönülden dua etmek, önümüze çıkan tüm engelleri aşacak, kapalı kapılarımızı açacaktır..

Unutmayalım mululuğun anahtarı DUA 'dır. Dinimiz,dilimiz,mezhebimiz,rengimiz,yaşam koşullarımız,ne olursa olsun..Zengin yada fakir olalım hiç farketmez..Bizi yaradan ALLAH ,Ona açılan elleri asla geri çevirmez..

Hepimizin dilekleri ve Dua ları kabul olsun sevgi ve sağlıcakla kalın :)

18.07.2009

ENGELSİZ YÜREKLER

Hiç bir insan engelli doğmak istemez..Ama bu ülkede engelli vatantaşlarımız çok büyük zorluklarla karşılaşıyorlar..Görme engelli,yürüme engelli,hatta psikolojik engelli vatandaşlarımız var ama biz ne kadar duyarlıyız?

Kendimizi ne kadar düşünüyorsak onları'da düşünmek zorundayız.. Her zaman destek ve yardımcı olmalıyız..
Sadece otobüsler'de yer vermek yetmez..Görmeyen gözlere göz,Duymayan kulaklara, kulak,yüreyemeyen ayaklara ayak tutamayan ,ellere el olmalıyız.. Rahmetli anne annem'de duyma engelliydi sağır vede dilsizde..


Yıllar önce engelli vatandaşlarımıza ilgi ve yardım bu kadar yoktu tabii, buna da şükür etmek lazım.

Engelli vatandaşlarımıza yeni olumlu yasalar çıksada, iş alanları ve egitim alanları genişlemiş olsada,
toplum tarafından, hep bir dışlanma yaşıyorlar..özellikle özel ve evlilik hayatlarında dışlanma hor görülme yaşanıyor..


Bende, doğuştan kaynakla'nan bir ortopedik rahatsızlıkla dünya ya geldim daha bebek yaşlarım'da 2 defa ameliyat geçirsemde,düzelmedi..sol bacağım sağ bacağım'dan kısa..kendimi engelli olarak görmüyorum her zaman halime şükür ediyorum ama, Devletin sunmuş olduğu,kolaylıklar'dan bende faydalanıyorum zaman zaman..Ve devletimize teşekkür ediyorum..Bende çogu zaman bu durumum'dan dolayı zorluklar yaşadım..

Eşim tarafın'dan bana asla hisetirilmeyen bu durum kayın validem tarafından her zaman yüzüme vuruldu..
burada adını bile söylemek istemediğim lakablar takıldı..Burada aslında bahsetmek istediğim engelli vatandaşlarımıza takılan lakaplardır..bir sohbet anında,engelli olan bir kişi tanıtılırken ismiyle tanıtılması gerektiği yerde, ''şu falanca sakat adam''veya ''şu falanca kör kadın''vs.vs. gibi lakablar ve yakıştırmalar yapılması gerçekten çok çirkin..Bunları söylerken kendini o engelli vatandaş yerine koyman gerekir..
Her kez sağlam doğabilir,ama sağlam ölemeyebilir..


Her şeyden önce bu, savaşlarda gazi olan vatandaşlarımı'da büyük bir hakarettir..
Hiç bir insanın gelecekte nasıl bir durumda olcağını bilemez..Malesef yaşanılan hiç bir şeyden desr almıyoruz..Bu ülkede çok büyük depremler yaşandı,ve bir çok savaşlar oldu,bir çok insan öldü ve sakat kaldı..Bundan sonra 'da olacaktır..bu yüzden engelli her insana acımak yerine önce kendimize acımalıyız..Her alanda gönüllü yardımlarda bulunmak çevrede ve toplum'da rahat bir şekilde yaşamalarını sağlamak bir insani görevdir..Devletimiz elinden geldiğince sosyal ,iş,ve eğitim konularında,yardımcı olsada..Bizde bu ülkede yaşayan engelli vatandaşlarımıza saygı ve sevgi çerçevesi içinde yaklaşmalıyız..


Toplum için'de onları rencide edici lakaplarla tanıtmamalıyız..''kör kadın,sakat adam,deli çocuk,topal kız'' gibi lakablar kulanacağımız zaman önce kendimizi onların yerine koyup, aynı çirkin lakablar bize takılsa bize söylense neler hissederiz diye düşünmemiz gerekir..
Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar bol sağlıklı günler dilerim efendim..Sevgiyle kalın :=)

17.07.2009

KUŞ,BALIK,KISMET VE KAHVE FALI


Şu yaşınıza kadar hiç kahve falı baktırmayan varmı aranızda ? yok değilmi..Hemen hemen herkez dini ,dili,mezhebi,yaşam şartları 'n olursa olsun mutlaka bir kez bile olsa kahve falı baktırmıştır..Hiç merakı olmayan,inanmayan ve baktırmayanda vardır mutlaka..

Bende daha 14 yaşında iken kahve falı bakmaya başladım..Evimize gelen misafirler annemin çok iyi fal baktığını söylerdi, ne söylese çıkıyormuş..Bende annemden el aldım :P hadi öyle derler ya '' el aldım''
Ama valla dalga geçmiyorum,gerçekten annemin bana bakmam için kahve fincanı nı uzattığı zamandan bu zamana kadar çok iyi baktığımı söylerler.. Daha bekarlık yıllarımda, bir sürü arkadaşıma kahve falı bakmışımdır.. Gözleri pörtlerdi dinlerken ne merak nasıl heyecanla dinlerdiler fallarını.. Arlarında bazen not tutanar çıkardı..Hay allah nasılda ciddiye alırlardı..

Çok meraklısı vardır şu kahve falı nın dışarda bir arkadaş ortamıda bakardım bazen ve daha 2 gün geçmeden yeniden fal bakmamı isterlerdi..

Hatta eve kadar gelen para teklif edenler bile oldu kahve falı bakmam için, ama haydan gelen huya gider haram para olduğu için böyle bir şeye kalkışmadım..Bir kere baktığım kişi daha 1 hafta geçmeden tekrar bakmamı istiyordu,Arkadaşlar arasında baktığım için hani çokta rahatsız etmiyordu beni..

Ama daha sonra sıkılmaya başladım..Sanki bir medyummuşum gibi bir ilgi, bir ilgi anlatamam..Hafta sonu aniden habersiz misafirler geliyordu..Artık iyi niyetim su istial olmaya başladı..Annemin de baskısıyla yavaş yavaş uzaklaştırdım kendimden şu fal meraklılarından..Ben kendi falıma hiç bakamadım herkezin falından bişyerler çıkardım'da hiç bir zaman kendi falıma bakamadım..Baksamda hiç birşey anlamadım..

Ben hiç bir zaman çok fazla inanmadım ,ve hiç bir zaman fal meraklısı olmadım..Ama fala bakan birisini görürsemde hani arkadaş ortamında hayır demem ..Baktırırım,çok hefesli meraklı olmasamda ''bakarım'' diyen kişiy fal baktırırım.. Ama ben artık bakamıyorum uzun yıllar oldu kahve fincanını elime almıyorum..çok eski arkadaşlarım hala ısrar ederler, ama onun'da bir sihri var, o sihir kaçınca bakamıyosun.. şimdi aranızdan banada iki yalan at, diyen çıkablir ama valla billa anlamıyom kardeş uzun yıllar oldu artık bakamıyorum..
Belki birgün yine öyle bir ilham gelir ve eskisi gibi bakabilirim kimbilir.. Fala inanmayın falsızda kalmayın efenim mutlu günler :=)

16.07.2009

DUMANSIZ SAVAŞ ALANI



Dumansız hava sahasına girmeye az kaldı sanki avrupa birliğine giriyoruz..Nasıl bir heyecan ve sevinç var ortalıkta anlatamam..Umarımki dumansız savaş alanına dönmez bu ortam..Aslın'da bu yasa resmen siğara içenlere karşı açılan bir savaş niteliğinde bana göre..

Tabikide siğarayı savunmuyorum ama siğara içen insanlar sanki birer cüzzamlı yada hiv vürüsü taşıyıcısı gibi lanse edilmesi üzücü geliyo bana..Hemen hemen bütün kapalı alanlarda siğara içmek yasak hale gelecek..cafelerde yemek yenilen yerlerde barlar'da ve bunun gibi tüm eğlence mekanlarında ,19 temmuzdan itibaren siğara içilmeyecek..Bu demek oluyorki; artık insanlar ne cafelere ne de barlara gidemiyecek..Gitseler bile çok uzun kalamayacaklar ve bu durumda işletmeci zarar edecek..

Çünkü hemen hemen tüm siğara kullananlar bir cafe yada barlara gittiğinde,çay,kahve ve diğer içeceklerini yanında bir dal siğara içmek istiyor, buda birşekilde keyif..Bu keyif veren ama kötü olan siğara içme alışkanlığı belkide artık son bulacak bir çok kişi siğarayı bırakma çabası içine girmiş durumda..

Bende savunuyorum aslında iyi birşey olabilir..Ama yıllardır siğara içen bir vatandaş bu siğarayı hemen nasıl bırakacak..Madem bu yasa çıkacak bunun yanında bütün hastane ve siğaraya karşı mücadele verme amaçlı bütün kurum ve kuruluşlar siğara içenlere ve bırakmak isteyenlere yardım etmeli bu yardım ve terapiler ücretsiz hale gelmeli diye düşünüyorumm..
Siğarayı bırakmak hiçte kolay birşey değil..Psikolojik açıdan çok büyük sorunlardan geçebilir kişi..Siğara nekadar sağlığa zararlı ise,siğarayı bırakma sürecide bir o kadar psikolojiye zarar verici bir olay..Siğarayı zor bulunur hale getirmekte gerekiyor..Nereye girseniz hemen hemen her büfe ve bakkalda aradığınız her türlü marka siğara var..Ve çok pahalı günde bir paket siğaraya 5 TL, verenler var..

Hem keseye hem sağlığa zarar bunu hepimiz biliyoruz ama yinede siğara içenlere büyük bir ceza gibi oldu bu yasa..Bir çok insan bu yasaya uymayacak belki ilk etapta karşı çıkacak isyan edecek ve belkide bir sürü ceza ödeyecek..Ama sonunda boynunu bükecek..Adeletin kesitiği parmak acımaz misali katlanacak..
Ne diyelim efendim.,hayırlı vede uğurlu olsunn Siğara içmeyenlere..Geçmiş olsun siğara içenlere diyoruz..Dumansız hava sahasına ''EVET'' Dumansız savaş alanına ''HAYIR'' diyorum..
Umarım Dumansız hava sahasına girelim derken, Dumansız savaş alanı oluşturmayız ve koyulan kurallara saygıyla uyarız..

15.07.2009

SARIYER ALTINKUM GEZİMDEN İZLENİMLER-2-


Altın kum plaj gezimizin bir sonraki gözlem konusu ise, kumsaldaki izlediğim genç bayanlar be genç erkeklerle alakalı..Bundan 2 yıl öncesine kadar alınkum plajı daha bir canlı ve hareketliydi..Genç kızlar daha güzel ,daha canlı, daha bakımlı,daha haraketliyken, bu yıl gördüklerime inanamadım..

Daha 15 yaşında bir ergen genç kız bile yağ tenekesine dönmüş,heryerden yağ fıçkırıyo..Gencecik daha evlenmemiş çocuk doğurmamış kızlar sanki 10 çocuklu hanımlara dönmüşler..Kalça göbek resmen yerlerde,
bütün vücutlar deforme olmuş..Oturdukları yerden kalkamaz halde suratlar beş karış ve gayet rüküştü bu yıl genç bayanlar..

Daha önceki yıllarda plajda bir canlılık bir haraketlilik olurdu her genç delikanlı,begendiği biknili genç bayanın yanına gider arkadaşlık kurmaya çalışır,fazla sürmeden..yan yana gülücüklü sohbet ederken görebilirdik..
Yada,bir gurp genç karşıdaki diğer bir grubu iskambil yada tavla oynamaya davet eder,kısa zamanda dostluk kurulur ayrı ayrı gelinmiş deniz plajından büyük bir topluluk halinde çıkarlardı..


Plajda çalan hoş ve haraketli dans parçalarına yüksek sesle eşlik edilir, ve kalkıp dans edilirdi..Hatta ve hatta bazı genç arkadaş grupları,kendi aralarında şarkı yarışmaları düzenlerdi..Şarkılara türküler eşilik edilir,Kızgın kumlardan serin sulara el ele atlanırdı..Daha canlı sevimli eğlenceli geçen plaj gezileri,yerini sakinliğe dinğinliğe,bırakmış..
Genç hanımlar bakımsız,kilolu ve deforme olmuş,Suratlar beş karış,hallerinden memnun değiller..


Erkekler ise arkadaşlık yapabilecek bir kız bulamamanın üzüntüsüyle sessiz bir kedi gibi bakıyorlardı etraflarına..Müzik kutusundan çalan şarkılara kimse eşlik etmiyor, denizin iiçinde kahkahalı şakar yapılmıyor,herkez sessizce denize girip güneşlenmeye çekiliyorlardı..İnsanlar edete etrafına bile bakmaya çekinir olmuşlardı..Gerçekten hiç abartmıyorum..Anlattıklarım tamamen gerçektir kurgusal bişey yok..

Heleki o kilolu bayanların o hallerine aldırmadan bikini giymeleri..ve kalça bölgelerine bir şal bile bağlamadan öylece dolanmaları gerçekten inanılmaz bir şeydi..bu kadar kendine güvenme ve bu kadar öz güven pes doğrusu..Ne olursa olsun plajda olsak bile görüntü kirliliği yaratmayacak şekilde giyinmeliyiz..Mayo ve bikini seçimlerimizi doğru yapmalıyız..

Mesela Kilolu bayanlara göre kısa mini elbise şeklinde mayolar çok güzel doğrusu..hiç bir şekilde kiloların görünmüyo..Kısa minik elbise modeliyle görüntü kirliliği yaratmadan hatta kilolu ama sempatik bir görünüm sergileyebiliyorsunuz..


Yani sevgili okuyucu; bu yaz plajlar gayet sakin ve rüküş yani güzel bir kıza rastlarımda gözüm gönlüm açılacak diye hefes ediyorsanız sakın etmeyin..Ama o sakin ve durgun plajın en güzeli neydi biliyormusunuz? Tabiki çocuklar..Rengarenk mayolu minik küçük hanımlar ve boyunlarında deniz simitleriyle çok şeker görünen minik beyler..O kadar şekerlerki, anlatamam sudan korkan halleri zaten kahkaha sebebimiz..En güzeli onlar yani çocuklar..

Ortama en iyi uyum sağlayan eğlenmesini bilen en güzel varlık çocuklar..Evet efenim benden bukadar.. Şimdi diyeceksiniz..''Bu hatun 8 saatlik bir tatilden bu kadar çok şey çıkarmış ve yazmışş, demekki 1 haftalık tatile gidip gelse heralde 300 sayfalık bir kitap yazar..:=) ee senede bir gün görmemişin tatili olmuş yaza yaza bitirememiş.. artık idare edin sevgiyle kalın :)

14.07.2009

SARIYER ALTINKUM GEZİMDEN İZLENİMLER-1-

Altın kum plajına yüzmeye gittiğimizi yazmıştım geçen gün, ve bu gezide bazı gözlemlerim olduğunu söylemiştim.. Son aylarda,kendi evimin çevresinden daha uzak bir yere gitmemiştim..Uzun yol ve otobüs yolculuğuda yapmamıştım..Aslında sarıyer altın kum plajı istanbul içi ve çokta uzak sayılmaz..Ama iki küçük çocuk olunca yollar uzuyo çekilmez bir hal alıyo..Yinede ne olursa olsun, çocukların da eğlenmeye denizin,kum'un,ve güneşin tadını çıkarmaya hakkı var..

Bekar,genç ve çocuksuz insanların nasıl gezmeye eğlenmeye ihtiyacı varsa biz küçük çekirdek aileler'ninde gezmeye hakkımız var..Bu kısa tatile otobüsle gittik.. Bir sarıyer altın kum plajına gitmek için 3 araba değiştirdik..Sanki patangoya ya gidiyoruz arkadaş nerdeyse uçakla gitsek yeridir..

Adalar'dan sonra,en çok yüzmeye gidilen yer,Sarıyer altınkum plajıdır..Ve bize en yakın yer olan mecidiyeköy den bile direk sarıyere araba yok..evime en yakın okmeydanı ssk hastane duragından bindik..

Önce mecidiyeköy,ordan 4. levent,ordanda rumeli kavagı otobüslerine bindik..Çeklilecek çile değil.. N' var sanki mecidiye köyden direk rumeli kavağına bir otobüs koysalar, yada sarıyere.. en azından bunu yaz ayları için özel kılsalar..Bizim gibi çocuklu insanlarda eziyet çekmeden gitsek..bu güzel yolculuk, eziyete dönüşmese,herkez itiş kakış doluşmadan..

Çoluk çocuk ezilmeden,binsek ve gitsek..
Otobüse biniyosun, bütün koltuklar dolu hepsi genç delikanlı..Biriside çıkıp çocuklu kişiye yer vermiyo..En sonunda dayanamadım..''Allah sırası için çocuklu ya yer veren yokmu?''diye çıkıştımm..
Ve ordan 14 yada 15 yaşında gencecik bir genç kız bize yer verdi..Benim güzel yurdumun Kazmaları genç delikanlılar'da mal mal yüzümüze baktı..ve hiç utanmadan, gülüşüp konuşmaya devam ettiler oturdukları koltukların keyfini çıkararak..


Hiç saygı kalmamış..Anlayış, hoşgörü,temizlik kalmamış..Otobüs resmen ahır gibi kokuyo recep ivediğin dediği gibi keçi,koyun kemirmişler sanki, iğrenç kokuyo..Mİğdemiz bulana bulana yolculuk ettik..tv lerde gazetelerde o kadar yayın yapılıyor,temizlik bakım,giyim kuşhamla alakalı bu insanlar hiçmi okumaz hiçmi uygulamaz anlamıyorum.. her kez için aynı şeyi söylemiyorum..

Ülkemizin belli bir kesimi sanki temizlik boykotu yapıyormuş gibi inadına kokarca şeklinde dolaşmaya devam ediyorlar..
hiç bişey yapamıyosan 1 liraya satılan kolonyalı mendiller'den al arkadaşım, ama nerdeeee..Yok abi biz ne kadar biryerlemizi yırtsakta olmayacak.. görgü anlayış,hoşgörü yardım severlik,temizlik,asillik insanın ruhunda olmayınca,bunu dışa'da yansıtamıyo..


Aslın'da o kadar zor birşey değil temiz ve anlayışlı bir toplum olmak..tek yapmamız gerek şey, Bulmak istediğimiz şekilde bırakmak..Ve Bizim başımıza gelmesini istemediğimiz bir şeyi karşımızdaki kişiyede yapmamamak ve biraz düşünmek hepsi bu kadar basit..

Bu gezimizin diğer gözlem konusu plaj kumsalından gelecek, şimdi değil ama, arkası yarın :=)

13.07.2009

İTİRAF EDİYORUM MİM LENDİMM

Bloğ hayatımda ilk defa mim'lendimm..Hep merak etmişimdir,bu mim nasıl bişey,nasıl olur diye yine imdadıma BLOG ONURİUS yetişti..Yine çekim gücü yasası devreye girdi ve olmak istediğim şeyi kendime çekmeyi başardım ve Mim lendim..Beni mimleyen arkadaşım, BLOG ONURİUS'a teşekkür ederim .. Geç okuduğum için geç yanıtlıyorum, bunuda üzülerek itiraf ediyorum..Konumuz itirafmış,bakalım neler itiraf edicem..

Çok titiz bir hatun olsamda aslında ev işi ve temizlik yapmayı hiç sevmediğimi,Eşimin annesin'den nefret ettiğimi, Her ay internet kotasını benim aşmama rağmen bunu eşimin üstine attığımı,Kendime aldığım pahalı bir eşya'yı eşime ucuz aldım deyip yalan söylediğimi, tv,'de en sevdiğim diziyi izlemek için,

oğlumun izlemek istediği çizgi filmin yarın başlayacağı yalanını söylediğimi,Ailemin benim işe gittiğimi sandığı gün ,aslında eşimle evlenmeye gittiğimi,yalnız ve özgür uyumayı ama uyanınca yine eşimi görerek uyanmak istediği,
Ev'de oturmayı sevsem'de aslında Çılgınca sabahlara kadar eğlenmek, gezmek,istediğimi ve bunu asla eşime söylemediğimi ,

6 yıldır oturduğum semti hiç sevemediğimi
Annemi,babamı,kardeşlerimi,eşimi ve çocuklarımı, çok ama çok sevdiğimi,özgürlüğüme çok düşkün olduğumu,evlilik ve ev hanımlığı konumu'nun bana göre olmadığını,ve bunu yeni yeni anladığımı,32 yaşında olup 20 yaşında bir ruha sahip olduğumu,

6. hissimin çok kuvetli olduğunu,rüyalarımın beni yönlendirdiğini,ufak tefek batıl ,inançlarım olduğunu,
Olumsuz bir olayı,olumluya çevirecek pozitif mistik bir güce sahip olduğumu, İTİRAF EDİYORUMMMMMMMM...


Ve ben de PAPATYA ve DOLUNAY'I MİM LİYORUM...

12.07.2009

ALTUN KUM PLAJIN'DAN BİR SİYAH KELEBEK GEÇTİ



Malum artık yaz geldi,hatta geçiyor bile.Bu yaz uzak diyarlarda tatil yapamadık..Ev işleri, badana boya,oğluşumun okul hazılıkları..Bu yıl ana sınıfıyla okul yollarına düşeceğimizden,ve biraz masraflı bir okul dönemi geçireceğimizden dolayı bu yaz tatil yooookkkkkkk..

Ama insan isterse bulunduğu şehirde'de günü birlik tatil yapabilir..Biz'de bu sabah günü birlik bir tatile çıktık..
Mayoları,havluları,biraz yiyecek içecek,kayduk küçük bavulumuza..Biraz'da yol parası ve cep harçlığı koyduk cebemize ve sabahın 7.sinde çıktık yollara..
Hemen hemen her yaz bir kere bile olsa,uğradığımız,Rumeli kavağı Altın kum plajındaydık..
Arabamız olmadığından dolayı,biraz yorucu bir yolculuktan sonra plaja vardık,ama Maşallah sabah 9 'da sanki kimse uyumamış millet orda sabahlamış gibi tıklım tıklımdı plaj..
Plaja indik yere örtümüzü serdik,bir şemsiye kiraladık..Havlularımızı,deniz simidi,ve deni topumuzu çıkardık şişirdik..Çaylarımızı söyledik,Sarıyer hünkar börekçisinden aldığımız,kuş üzümlü kıymalı böreklerimizle güzel denize karşı keyifli bir kahvaltı ettik..
Hiç vakit kaybetmeden'de denize girdik..Hava fazla güneşli değildi ama daha güzeldi..
Kızımın huysuzluk yapmasından her nekadar korktuysam'da, korkulanın aksine,çok uslu ortama uyumlu bir hal içindeydi..Oğlum zaten denizden hiç çıkmadı..Babasıyla birlikte çok eğlendiler..Bizde kızımla sıramızı bekledik..Eşim su'dan çıkınca bizde kızımla birlikte girdik..
Çantaları'da başı boş bırakmaya gelmez tabi,o yüzden Çanta nöbetini'de sırayla tuttuk..Deniz havası gerçekten iştah açıyor,Her yarım saatte bir acıktık..Çantamızda ki yiyecekleri gidiş saatine kadar tükettik..
Plaj çok kalabalıktı..Daha çok genç beyler ve bayanlar vardı..Aileler'de vardı elbet,ama daha çok genç nesil yani.18-25 yaş aralığı daha çoktu..
Aslında bir çok gözlem yaptım,oturduğum yerden..bazı tespitlerim oldu dikizlediğim çevreyle alakalı.. ama bunları daha sonra yazacam..Ama bir gerçek vardiki..Bir gün bile olsa kafam boşaldı resetlendim,Formatlandımm..Öğle'den sonra güneş yüzünü gösterdi ve güneş kremlerimizi sürdük yayıldık kumlara,bir güzel yandık..
Ben zaten Çingene tenli kara bir kız olduğum için daha''da yandım ve namıma yakışır bir siyah kebelebek oldum..Eşim ve kızım beyaz tenli onlar tam bir karides edasına büründüler..Oğlum ve ben ise kapkara olduk..

Gerçekten çok güzel ve hoş ama bir okadar'da yorucu bir gün geçirdik..Gidiş saati gelmişti ama ben hiç doyamamıştım Bu bir günlük tatile..Eşim'den yeniden bizi denize götürme sözünü aldıktan sonra artık gönül huzuruyla yola çıktık..
Durak çok kalabalıktı..Tıklım tıkış bindik otobüse..Ama malasef,çocuklu kişilere yer veren hep bayanlar oldu..Oğlum hariç erkeklerden bir kez daha nefret ettim,kimse kusura bakmasın..Ama sabah plaja giderkenki sıkıntıyı dönüş yolunda yaşamadık..

Daha rahat ve hafif bir yolculuktan sonra eve geldik..İşte esas yorgunluk evde başlıyor..Çantaların boşaltılması,kumlu eşyaların su'da akıtılması,yiyecek içecek kaplarının temizlenmesi , Sırayla hepimizin duş alması ve en kötüsü, o yorgunlukla yemek hazırlığı derken,yerimizden kalmakamaz hale geldik..Ama herşeye rağmen güzel eglenceli neşeli bir gündü..

Plaj maceramızdan tespitlerle tekrar gelicem SAĞLICAKLA KALIN :=)

9.07.2009

ÇİN'E LANET OLSUNNNN ,YAZIKLAR OLSUNNNN

Ucuz deyip aldık, kesemize kar sandık ,kısa zaman sonra elimizde parçalandı..Bir bakalım evimize,üstümüze başımıza..Birtek yerli malı varmı diye..Azcık tasarruf edelim diye,lanet olası çin'i tepemize çıkardık..
Çin'den gelen har malın her maddenin zararlı ve kanserojen madde içerdiğini bile bile, aldık..

Evimize soktuk, giyindik,kullandık..Aslın da ne kadar düşük kalite malzemeden yağıldığını bildiğimz halde kullanmaya devam ettik..Şimdi nereye giderseniz gidin.. türk etiketi altında çin malı kulanıyoruz..

Bu nereye kadar devam edecek..Neye inanıp neye güveneceğimizi şaşırdık..Hep boşverdik..Ne alırsan 1 lira dükkanlarında neye elinizi atsanız hep çin malı üzerinde türk etiketine aldanmayın..Kullanılan ham maddeler tamamen çin'e ait..

Çocuk oyuncakları, kırtasitesiye malzemeleri,ayakkabı, çanta..Cep telefonları ve elektronik eşyalar..Bu yazdıklarım en çok kulanılan en çok elimizin, cildimizin temaz ettiği ürüler..Çocuklarımız tehlikede..

Üretici fabrika sahipleri, iş adamları,Devlet büyükleri artık buna bir dur demeliyiz..biz vatandaş olarak artık nereden ne alacağımızı şaşırmış durumdayız.. Bize çin malı almayın diyorlar ama..Bu ürünleri üstü kapalı bir şekilde satıyorlar.. Resmen kandırılıyoruz.. Aldatılıyoruz..Devlet deyip sırtımızda taşıdıklarımız bize ihanet ediyor..Hala Çin ürünleri satılmaya devam ederken bizde alıyoruz..Çin zengin bir ülkeydi,Daha'da zenginleşti..
Bunu bizler yaptık bizler derken, Türk üretici firmalar fabrikalar..üretimde kulandıkları tüm ham madde ler Çin'den temin ediliyor..Ucuza alıp, bize satıp zehirleyerek, kaleşlik ediyorlar..

Kedi,köpek,fare,böcek yiyen bir ülkeden ne bekliyoruz.. Uygur türklerine yapılan vahşice katlimı,lanetle kınıyoruz..Ekonomik olarak zenginleştirdiğimiz çin hükümetini artık yerle bir etmemin zamanı geldi de geçiyor bile..Tüm bu yaşanan kötü vahşetten sonra aklımız başımıza geldiği için kendimide lanetle kınıyorum..Bu olaylar yaşandıktan sonramı, bazı şeyleri anladık..Duyarlı olmak için çok geç kaldık.Artık daha dikkatli olmalıyız..İyice araştırıp Çin malı olmadığına inandıktan sonra.. almalıyız ne alacaksak.. Ama bunu nasıl anlayacaz..Nasıl çin malı olmadığına inanacaz?..Amerika'dan sonra en büyük tehlike ÇİN..artık buna inanmamazı gerekiyor..

Evimizde ve bedenimizde, hiç bir şekilde çin malı kulanmayalım.. Bu büyük katliamı lanetleyelim..



BU SAVAŞ BU KATLİAM BİTTİNE KADAR DEĞİL, HAYATIMIZ BOYUNCA ÇİN MALINA HAYIRRRRRRRR..
UYGUR TÜRKLERİNE YAPILAN BU VAHŞETİ LANETLE KINIYORUM..DUALARLA SELAMETE ÇIKMALARINI DİLİYORUMM..



8.07.2009

ÇİĞDEM-3-

O gün aldığım kötü haber tv'den gelmişti..Çiğdemin sevdiği genç, Mehmet,Tunceli'de terörist çatışmasında şehit düşmüştü..Böyle bir haber nasıl şok etmezdiki insanı? nasıl üzmezdi, hasta yatağında yaşam savaşı veren çiğdemin hayatta tek sevdiği,umut beslediğ,kavuşmayı beklediği, sevgilisi,askerdeyken şehit olmuştu..En acısı ise,biz mehmetin kısa zaman sonra izine gelmesini ve sevdiği'nin yanına gelip moral vermesini beklerken, ''o'' askerde şehit olmuştu..O da genç ,hayat dolu,umutları olan bir ana kuzusuydu..

sevdiği kız yaşama savaşı verirken., Mehmet,ise vatanını bayrağını,milleti korumak için savaş vermiş ve bu savaşta Sevdiğin'den önce kara toprağa girişti..
Ağlasan'da bağırsan'da artık olan olmuştu.. Çiğdemin hayalleri bitmişti..Sevdiği çocuk artık Şehit olmuştu..
Bu kötü haberden Çiğdemin haberi olmamamalıydı

Hastaydı,İyileşmesi nin en büyük ilacı moraldi ve O nu hayata bağlayacak en sevdiği varlık artık yoktu..Ama o bunu bilmemeliydi..Hemen telefon ettim çiğdemin evine ..Telefona annesi çıkmıştı, Allahtan,çiğdem uyuyordu..Zaten görüşmek istediğim de çiğdemin annesiydi.. Sakin olmasını söyledim Mehmet 'in şehit olduğunu ama sakın bunu çiğdeme belli etmemesini söyledim..''Bir kaç gün tv açmayın, gazete almayın..'' dedim

Çiğdemin annesi telefon'da şok olmuştu, sesi titredi ''Sakın'' dedim eğer ağlarsa çiğdem uyanır ve eninde sonunda bunu öğrenirdi..Bir kaç gün çiğdemlere gitmedim üstümdeki şoku atlatmam lazımdı..Hasta arkadaşımın karşısına bu şekilde çıkamazdım.. Bir hafta kadar sonra tekrar ziyerete gittiğimde biraz üzücü ve birazda çiğdem adına sevindirici bir haber daha aldım..Mehmet şehit olmadan 2 gün önce çiğdeme mektup postalamış ve mehmet şehit olduktan 1 hafta sonra çiğdem mehmettin kendisine yolladığı mektubu almıştı..

Mehmet mektubun'da uzun bir müddet haberleşemiyceklerini, dağ operasyonu na çıkacaklarını merak etmemesi gerektiğini, ve çiğdemi çok sevdiğini yazmıştı..Evet uzun ca bir müddet görüşemiyceklerdi..Çünkü mehmet bu mektubu yazdıktan ve yolladıktan 2 gün sonra şehit olmuştu..Ama çiğdem, in içi rahattı.. Mehmetin son mektubu olduğunu bilmiyordu.. enin de sonun da yine görüşme umudu taşıyordu..

çünkü sevdiğinin şehit olduğunu bilmiyordu..uzunca bir zaman geçmişti..ve ben işten ayrılmıştım.. bir ay kadar bir zaman tatile çıktığımdan dolayı,Çiğdemle görüşememiş ara ra telefon'dan haber almıştım..Tatil bittikten sonra, çalıştığım mağazaya eski ardaşlarımı görmek için gittiğimde,Yeni bir haber almayı hiç beklemiyordum..

Arkadaşlarım çok üzgün bir haldeydiler..Hepsi nin yüzü asıktı, birşeyler olduğunu anlamıştım ama aklıma hiç gelmemişti, ve bana''Çİğdem öldü,çiğdemi 2 gün önce kaybettik '' dediler..

Son zamanlar'da hastalığı kötüleşmiş,ve aradığım zamanlarda annesi bana hep iyi oldğunu söylemişti..Çiğdemin teyzesi nin yanına tatile gittiğini.. evde olmadığını söylemişti..

Aslında çiğdem, ben aradıım zamanlar da hastanede yaşam savaşı veriyormuş..Çiğdemin annesi benim tatilde olduğum için bana bu kötü haberleri veripte tatilimin zehir olmasına gönlü razı olmamıştı.. ve işte tatil dönüşü çiğdemi tanıdığım o mağazada ölüm haberini almış ,olduğum yere yığılıp kalmıştımm..Daha hayatı nın baharın'da 20 yaşında hayatını mahfeden kanser hastağına yenik düşmüştü..

Çiğdem yaşama savaşını kaybetmiş ve hayata gözlerini kapamıştı.. Ölene kadar sevdiğinin şehit olduğunu bilmemişti..Ve artık iki sevgili öteki dünyada kavuşmuşlardı.. Mehmet askerde ,şehit olurken bir kaç ay sonrada çiğdem ölmüştü.. Yüce allah o iki masum ve temiz kalp in ayrı kalmasına razı olmamıştı.. onlar gerçek hayatta kavuşmuştu..

Hemen gittim baş sağlığı diledim..Mezarını'da ziyaret ettim.. Çiğdemin ölümünden bir ay sonra annesi o evden taşındı.. ve yıllar sonra tesadüfen karşılaştık çiğdemin annesiyle.. Beni ilk gördüğü ve bana sarıldığı gibi yine ağlayarak bana sarıldı.. Birbirimize sarıldık ve uzun uzun ağladık..Son günlerin'de o nun yanında olmamıştım, bu'da ayrı bir hüzündü benim için..Ama Sevgi teyzem yani Çiğdemin annesi, Beni çok sevdiğini Çiğdeme çok iyi bir arkadaş olduğumu ve çiğdemin'de beni çok sevdiğini kulağıma titrek ve üzgün sesiyle fısıldadı..

Sevgili çiğdem Yıllar sonra seni böyle bir yazıyla anacağım hiç aklıma gelmezdi..Yaklaşık 14 sene geçmiş,ve ben seni hiç unutmadım arkadaşım..Toprağın bol olsun..Üzerine yıldızlar yağsın..Umarım senin için böyle bir yazı yazıdığımı bir melek gelip senin kulağıına fısıldar..Hiç unutulmadığını sana söyler..ALLAHIN RARMETİ ÜZERİNDE OLSUN MELEKLERİN HEP YANINDA OLSUNN..CANIM ARKADAŞIM..


SON SÖZ: VATANIMIZI MİLLETİMİZİ BAYRAĞIMIZI KORUYAN,TÜM ŞEHİT ASKERLERMİZE ALLAHTAN RAHMET,AİLELERİ NE SABIR VE BAŞ SAĞLIĞI DİLİYORUM...ŞEHİTLER ÖLMEZ BU VATAN ASLA VE ASLA BÖLÜNMEZ..

BİTTİ

7.07.2009

ÇİĞDEM-2



Evet ''o'' kadın çiğdemin annesiydi ama ne olmuştu'da bu kadar ağlıyordu?..Aklıma önce çiğdemin hastalık bahanesiyle,evden kaçtığı ve sevdiği çocuk mehmetin yanına gittiği geldi..Çünki arada böyle şeyler söylerdi..Annesi mehmetle evlenmesine izin vermesse, evden kaçabileceğini söylemişti..

Ama durum benim sandığım gibi basit değildi..Çiğdemin annesi patronu sordu önemli birşey konuşmak istediğini söyledi.. Patron kendi odasında hiç birşeyden habersiz oturuyordu..İçeri aldık çiğdemin annesini,ve anlatmaya başladı..
''Çiğdem çok hasta..Karnında bir kitle tespit edildi..Bu kitlenin kanser olduğu açıklandı''
İşte bu sözler çiğdemin annesi'nin ağzından çıkan sözlerdi..O anki üzüntümü tarif edecemiycem..
Gencecik güzeller güzeli bir kız,hayalleri umutları vardı,hiç ummadığı bir anda kötü bir hastalığın pençesine düşmüştü..Çiğdem beni annesine anlatmış tarif etmiş, beni kendine en iyi arkadaş seçmiş annesine'de bu şekilde anlatmıştı..

O gözü yaşlı kadın beni mağaza önünde gördüğünde çiğdemin tarif ettiği arkadaşı olduğumu anlamış, ve beni bir anda kendi kızı yerine koymuştu ve boynuma sarılıp ağlamıştı..Anne kızının hastalığını açıklamıştı patrona ve patron bir miktar para çıkarıp verdi ve elinden ne geliyorsa yapacağını söyledi..
Çiğdem hastahane de yatıyordu ve bir kaç gün içinde ameliyat olacaktı..Çiğdemin annesi bana ''Çiğdemi yalnız bırakma,arada ziyaretine gel seni görünce çok sevinir moral olur '' demişti..O günden sonra her fırsatta hastaneye ziyarete gittim.. moral verdim, hatalığın dan haberi yoktu sadece apandist ameliyatı olduğunu biliyordu..
Asker olan sevdiği genç mehmet, çiğdemin hasta olduğunu öğrenmiş sık sık telefonda görüşüyorlardı..
Çiğdemin annesi hasta kızına moral olasun diye görüşmelerine izin vermişti..Bu çiğdeme daha da bir moral olmuştu..Tahlil sonuçları iyi ye gidiyordu..
Ama çok zayıflamıştı çiğdem..Boynunu sağa sola çeviremiyordu..
İştahı hiç yoktu, ve sürekli yediğini çıkarıyordu..Gördüğü tedavinin, yan etkileriydi herhalde..
Ramazan aylarındaydık, ve akşam teravih namazına gideceğim diye anneme yalan söyler..Çiğdem lerin evine giderdim saatleri kovalar teravih namazı bittikten sonra eve giderdim..
Arkadaşıma moral olsun,biraz yüzü gülsün annesiyle paylaşamadığı şeyleri bana anlatmasını sağlardım.. Biraz olsun onun ferahlamasına yardımcı olurdum..
Ben hala, mağaza'da çalışmaya devam ediyordum..
Çiğdem hastahane'den evine çıkmıştı..Sık Sık, iş çıkışlarında yanına gidiyordum arkadaşlık ediyordum..hafta sonu evde olduğum bir gün..Öyle kötü bir haber geldiki,bu haber beni adeta yerle bir etti.. Bu haberi aldığım gün sanki başıma kaynar sular dökülmüştü..
Bütün hayaller bitmişti.. Dünya tersine dönmüş, gözlerimdeki yaşları durduramıyordumm..Koca bir çığlık attım ''hayır hayır,olmaz, bu olmamalı..Bu şekilde bitmemeli''
Böyle bir bitiş beklemiyordum..herşeyin düzeleceğine inanıyordum..Böyle bir son'u ancak ya filmler'de yada romanlar'da okumuştum ben..

DEVAM EDECEK..

6.07.2009

ÇİĞDEM


Şimdi okuyacağınız yazı, 3 bölümden oluşuyor..Bire bir yaşadığım ve tamamen gerçek bir olaydır..


Bundan çok yıllar önce 17 yaşında falandım..Taksim'de bir mağaza'da tezgahtar lık yaptığım bir dönmedi..Magaza'da çok sevdiğim bir arkadaşım vardı adı Çiğdem'di 19 yaşında minyon tipli kumral kısa kıvırcık saçlı ela gözlü çok cana yakın bir kızdı çiğdem..İkimizde aynı mağaza'da çalışıyorduk..

O benden önce işe alınmış ve ben yeni işe başladığım zaman bana çok cana yakın bir arkadaş örneği olmuş çok yardım etmişti..

Sabahları poğaça,börek gibi yiyecekle alır aşağı kattaki bayan reonun'da kahvaltı eder dertleşirdik..
Bir sevdiği vardı çiğdemin..Adı Mehmet 'di..yakında askere gidecekti.. Birbirlerini çok sevmelerine rağmen aile baskısı yüzünden bir türlü adı konulamamıştı aşk'larının..Çiğdemin annesi bu aşka onay vermemişti..

çünkü mezhep farklılığı vardı..Ama onlar çok sık görüşemeseler bile birbirlerini seviyorlardı..
Mehmet askere gitmişti..aradan bir kaç ay geçmişti,ve Çiğdem sürekli hastalanır olmuştu,iş yerinde sürekli bir karın ağrısı yaşıyor ve adeta kan ter içinde kalıyordu..Sık,sık izin almak zorunda kalıyordu..Bu durama ben çok üzlüyor,ve işyerinde o olmadığı zaman kendimi yalnız hissediyordumm..Yine birkaç gün üst üste işe gelmemişti..

Patron çok sinirlenmiş işten çıkaracağını biz çalışanlara söylemişti..Evlerimiz yakın olduğu için bu görevi bana vermişti mağaza patronu..İşten çıkarılacağını ben gidip söyleyecektim..

Çok üzülmüştüm ama yapacak bir şey yoktu..Daha saat öğlendi ve ben akşam iş çıkışı çiğdemlere uğrayacak durumu açıklayacaktım..Mağaza kapısı nın önünde dururken gözü yaşlı bir abla yaklaştı 35-40 yaşlarında , kadın ağlıyordu..Kapıda beni görünce yanıma yaklaştı,ve aniden boynuma sarıldı..Bu kadını daha önce hiç görmemiştim,ve tanımıyordumm..Neden bana sarılmıştı bu kadın? neden hıçkırıklarla ağlıyordu? ..

Sokakta onca insan varken neden bana sarılmayı seçmişti? ..''Durun sakin olun lütfen..neoldu başınıza bir şey mi geldi'' diye sordum
ve kadını ,mağazanın kapısının önündeki tabureye oturttum ve koşar adımlarla mağazanın alt katına indim bir bardak su almak için..Beni heyecanlı ve koşar halde gören çalışma arkadaşalarım arkam'dan seslendi '' ne oldu ?birşeymi oldu?'' mağazada içinde duran arkadaşlarım, dışardaki ağlayan kadını farketmemişti..
Yukarıya elimde bir bardak suyla çıktımm, ve dışardaki taburede yitik,bitkin,üzgün şekilde oturan kadına suyu uzattım ''sağol kızım''dedi üzgün ve ağlamaklı bir sesle. Suyun'dan son bir yudum daha içti, ve yutkundu..Ağlaması durmuştu..Öylece baktım ona,o 'da bana baktı ve..''Ben çiğdemin annesiyim kızım''dedi..

DEVAM EDECEK...

5.07.2009

BÜYÜK ADA




Daha önce marmara 'daki kınalı ve heybeli adaya gitmişliğim vardır..ama geçtiğimz yıl bir tv kanalında yayınlanan hatırla sevgili dizisine olan büyük hayralığım aslında büyük adaya hayranlığımdır..Gitmek bir türlü nasip olmamıştı..Geçen yaz kız kardeşim okul gezisi münasebetiyle,büyük adaya gitmişti..Bize de anlata anlata bitiremedi..her yaz genelde rumeli kavagı'na giderdik yüzmek için geçen yılda bir değişiklik yapalım çokta görmek istememden dolayı Büyük ada ya gittik annem ve eşim pek istemediler..


Ama, benim ve kız kardeşimin ısrarı üzerine gittik.Hava akşamdan kalma yağmur kokuyordu,ve pek ,iyi değildi o gün, Ama herşeye rağmen inat ettik karda yağsa gidecektik.. Muhteşem bir vapur gezisinden sonra ada'ya ulaştık..Ada'nın girişi gerçekten harikaydı..ama bizim amacımız denize girmek ve piknik yapmaktı.. Sorduk soruşturduk ve piknik yerine ulaşmak için faytona binmemiz gerekiyordu ada'da araba yoktu herkez ya, at arabasıyla yada bisiklet ile gitmek istediği yere gidiyordu.. ve bizde güzel gayet şık bir faytona bindik.. Hayatımda ilk defa böyle bir yolculuk yapıyordum.. fayton'da giderken, o güzel yalılar sakin sokaklar, beyaz evler, çiçeklerle dolu bahçeler, güneş ve deniz gören balkonlu evler..

Yaşayacak son 3 günüm olsa orada geçirmek isterdim..Bu kadar güzel tablo gibi bir ada ..Sanki yağlı boya bir tablolun içindeymişim gibi geldi bana heryer tezek koksada, önemli değildi..sakin, huzurlu dingin bir havası vardı..Yollar bomboş,ada sakinleri sabah ekmeklerini almak için bisikletlerine binmiş ada turu yapıyorlardı..bu arada bende boş durmayım faytoncu amcaya sormaya başladım hatırla sevgili dizisi'nin çekildi evleri sokakları aşıklar tepesini..tek tek gösterdi bana yol üzerinden geçerken..

Bir zamanlar gündeme damgasını vuran siyasi olayları ve geçmişte yaşanan gerçek aşkları anlatan dizinin, bir çok bölümünün çekilmiş olduğu yer Büyük ada.. abartı gibi gelecek size belki ama bir rüyadaymış gibiydimm..İstanbulun karmaşık hayatından çıkıp..böyle cennet misali bir yağlı boya tablosunun içinde olmak, benim için büyük tarifi imkansız bir keyifti..Piknik alanına çıktık birazda yürümüştük..Yemek yedik dinlendik..Ve denize girdik.. Denizden yaklaşık 3 büyük torba dolusu midye çıkardı eşim..

Çok kızdım bu kadar yolu giderken, birde bunlarımı taşıyacaz diye..Biraz meşakatli bir gezi olmuştu..dönüşte fayton la çıktığımız yolu bu defa gezmek amaçlı yürüyerek inmiştik...Çok yorulmuştuk, ve ben ayağımı bir güzel burkmuşum kimseyede söylemeden acı içinde yürüdüm büyük ada yollarını..Ama o güzel yerleri görmek için değmişti..

Akşam olup annemin evine dönmüştük tekrar..Çocuklar yorgunluktan devrildiler..Annem ise hiç üşenmeyip, deniz'den çıkan midyeleri, temizleyip bir güzel un ver yumurtayla pişirdi ve önümüze getirdi.. Belki bir çogunuz midye tava sevmesiniz'' ıyyyy ''dediğini duyar gibiyim.. A ma ben çok severim.. Annemin elinden'de çok güzel olmuştu..İlk fırsatta yine gitmek istiyorum..Gitmeyenleriniz varsa, hiç beklemeyin, ilk fırsatta Büyük ada'nın o güzel havasını içinize çekin derim..Tezek kokusuna aldırmadan :=) SEVGİYLE KALIN..
NOT: Ada fotoğrafları alıntıdır..

4.07.2009

CMYLMZ


Avrupa yakası, bolğu'mu yazarken aklıma geldi,dizinin son bölümünde bir çok sanatçı'da rol almıştı..Bunlardan birisi ise Cem yılmaz'dı..Cem yılmazı ilk tanıdığım yer TRT-1 kanalıydı..Leman dergisin'de karikatür yaparken,TRT televizyonun'da konuk olmuştu..Genç yetenekleri tanıtan bir proğramdı,tam hatırlamasamda galiba 1995 yılıydı..

O nu ilk defa o zaman görmüştüm.. ve Cem yılmaz daha tanınmıyordu,ve Leman kültür merkezinde daha yeni yeni gösteri yapmaya başlamıştı..Kel kafalı, zayıf , kısa boylu,bıyıklı,ve üçgen sakalları çok ilgimi çekmişti..Dedim bu kim yahu!.. izlemeye başladım, ve tüm konuklardan daha öne çıkan tavrı vardı..Espri yetenegi olağan üstüydü..TRT' gibi agır abi bir kanal'da, kahkaha tufanı yaratmıştı..Daha o gün kalbimde yer etti..Acayip gülmüştüm..

Daha sonraki 1 yıl gibi bir zaman zarfı içimde çok sevildi gösterileri,gişe rekorları kırdı..Ve bir tv kanalın'da
gösterileri yayınlanlamaya başladı en ilginç yanı ise sanki 18+ bir proğrammış gibi gecenin 2 sinde yayınlanmasıydı..Argo ve biraz'da küfür içerdiği için yayınlanma saati olarak bu saat uygun görülmüştü..kanalın yayın akışını takip eder saat kaçta olursa olsun hiç kaçırmazdım..

Gece saat 22,00-23,00 gibi uyur sonra tekrar'dan gece 2'de tatlı uykumdan uyanırdım..Erkek kardeşimi'de uynadırır, ikimiz birlikte gecenin 2 sinde izlerdik Cem yılmazın gösterisini..ikimizde koltukların köşe yastıkları kucagımıza alır gülme seslerimizi kimse duymasın diye o yastıkları ısırırdık..Yine öyle bir gece saat 2 tatlı uykumuz'dan uyandık,ben ve erkek kardeşim ,salonda üstümüzde pijamalar, kucagımızda yastıklar..ben yere oturmuş ve bağdaş kurmuş şekilde saç baş darmadağın uykulu gözlerle tv 'de Cem Yılmaz'ın gösterisini izliyoruz..

Cem Yılmaz'ın esprilerine gülerken bu defa yastıkları ısırmayı unutmuşuz ve Kahkaha, seslerimiz annem tarafından duyulmuş..

Annem telaş içinde uyanmış,ne oluyo diye..Evde bir gülme sesleri, evi cinler periler bastı korkusuyla babamı uyandırmak istediyse'de babam ayanmamış..Annem parmakları'nın ucunda evi kontrol etmek için salona doğru geldi..Erkek kardeşim koltukta kucağında bir yastık,ben yere oturmuş vaziyette, benim kucağımda'da bir yastık, kıkır kıkır gülüyoruz.. Annem bizi o halde görünce, tekaşlı ve korku dolu bakışlarla,titrek sesiyle bir Besmele çekti,''Ay çocuklarıma ne oldu kafayı üşütmüş delirmiş bunlar kendi kendilerine gülüyorlar'' demezmi..Annemi o halde korkmuş halde görünce daha'da gülmeye başladık..Tabi durumu anlattık,Annem'de oturup bizimle izledi.. Annem'de o gece tanışmıştı Cem Yılmaz la ama hiç sevmemişti..Hala'da sevmez '' Ne anlıyorsunuz bu çirkin adam'dan'' der..

O zaman'dan bu zamana kadar yıllar geçti..Cem yılmaza karşı sempatim ve sevgim hiç azalmadı..Canlı olarak hiç bir gösteri'ni izleyemesemde,bütün göstererile'nin dvd lerini bir arşiv halinde saklarım..Canım ne zaman sıklısa izlerim, ve asla 'da bıkmadım..

Yalnız,yaptığı filmleri sevemedim..Oynadığı hiç bir filmi doğru düzgün izlemedim..Yalnız ilk filmi olan ''Her şey çok güzel olacak'' Mazhar Alanson ile çetiği bu filmi sinamada izlemiştim.. Bana göre yaptığı filmler, gösterileri'nin yerini tutmuyor..''O'' nu siyah kostümüyle,simsiyah bir sahnede görmeyi ve esprilerini izlemeyi çok seviyorumm..
Buda böyle bir yazı oldu bu günlük bukadar sevgiyle kalın :=)

3.07.2009

AVRUPA YAKASI



Bir avrupa yakası daha geçti ve gitti hayatımız'dan ama,asla unutulmayacak..Sezon finalini izleyememiştim,ve çok üzülmüştüm..Ama tekrarını izledim ve çok duygulandım..Avrupa yakası dizisi'nin benim hayatımda çok önemli ve özel bir yeri vardır..
Avrupa yakası daha başlamadan bir kaç ay önce hiç unutmam, banka'da çalıştığım dönemde,sabahları okuduğumuz, gazeteleri'nin magazin ekinde, yazıyordu ''Gazeteci ve tv sunucusu Gülse birsel,adını sır gibi sakladığı,bir dizide baş rol alacak'' evet aynen böyle yazıyordu..
O,zamanlar aklıma ilk gelen Çocuklar duymasın dizisi olmuştu.Çünki aynı dönemde Pınar altuğ,oynadığı çocuklar duymasın dizisin'den ayrılacaktı,ve o'nun yerine Gülse birsel oynayacak diye aklımdan geçirmiştim..

ve hatta kesin gözüyle bakmıştım..11 Şubat 2004 yılın'da Avrupa yakası hayatımıza girdi..Benim için özel olan tarafına gelirsek,oğlum berkay'a 3 aylık hamileydim..ve şimdi oğlum 5 yaşını bitirmek üzere..
Yani oğlumu bu diziyle büyütmüşüm ve kızım'da bu dizi devam ederken dünya ya geldi..koca bir 5 yıl devam eden bu dizi benim en sevdiğim asla ve'de asla kaçırmadığım tek komedi dizisi idi ..Tek bir kanalda başlayıp yine aynı kanal'da bitmesi'de ayrı bir takdir konusu..O koca 5 yıllık diziden kimler geldi kimler geçti..Rahmetli,Gazanfer Özcan'ı bu dizide daha çok sevmiştik..Ruhu şaad olsun üzerine nurlar yağsın..

Dizi'de yer alan gelmiş geçmiş bütün sanatçılar ve oyuncular hepsi ayrı bir değerdi..Hepsini çok sevdik..
Bu yaşıma kadar, izlediğim ve sevdiğim tek komedi dizisi avrupa yakasıydı..Çocuklarımın'da bu diziyi ileride tanıyacak olmaları ,ayrıca mutluluk verici..Zaman zaman diziden bir çok oyuncu ayrıldı..Ama yerine mutlaka daha üstün, giden karakteri aratmayacak karakterler yarattılar..Heleki bir Dilber hala vardıki..son dönemlere damgasını çok fena vurdu..Ve Burhan altintop,kendine özgü mükemmel bir karakter.. Ve adını sayamadığım daha bir sürü güldüren karakter..

Bu çok sevdiğimiz benim için Ö zel olan bu diziye can veren, Gülse Birseli kutluyorum..Yazan o güzel ellerine sağlık diyorum..
Umarım,önümüzdeki sezonlarda,yine aynı kadroyla, daha iyi işler yapacaklarına inanıyorum ve sabırsızlıkla bekliyorumm..

2.07.2009

E-POSTA OLAYLARI



Bu aralar e-posta'ma gelen mesajlara takmış vaziyetteyim,hatta sinir oluyorum diyebilirim..
Bazen faydalı bilgiler yolluyorlar onlara teşekkür ederim, ama yardım adı altında şu kadar kişiye yollayın birde ''allahını senen bunu herkeze yollasın'' ibararesi yokmu,yollamasak allahımızı sevmiyormu olcağız..kafirmi çıkacağız canım kardeşim.. yapmayın allah aşkına yapmayın..Sizin yoladığınız e postalar'da senin listendeki herkez deşifre olyor,sonra bir bakıyorum ertesi günü bir sürü msn daveti..toplu mesaj gönderimlerinde..herkezin msn adresleri deşifre oluyo..Bunu yapmaya hakkın yok..

Ve bir önemli konu daha sırf listesi genişlesin sayfası hit alsın diye dini alet edenlere denemeli..Sayfasına giriyosun, bir sürü dua,bir sürü özlü sözlerle dini resimlerle süsülenmiş, profiline bakıyorsun, abuk sabuk yorumlar yapılmış..bayan olan kişilerin resimlerini ''şu'sun bu'sun '' gibi kötü içerikli yorumlar yazılmış..

Bu insanlar kişilik sorunu yaşıyorlar bana kalırsa..İnsanların fikri ve zikri çok farklı boyutlar taşıyor..
Artık insanlar ne göründüğü gibi ,nede olduğu gibi,bu sanal alemin ışığına kapılıp yapmadıkları şey kalmadı..
Sabah sayfamı bir açıyorum 10 larca e-posta ve hepsi tehlikeli ve saçma sapan gereksiz yazılar..

Kimileri dini konularla ilgili ahkam kesiyo,kimisi şukadar kişiye gönderin, yoksa başınıza kötü bir olay gelcek yıldırım düşecek, deprem olacak..abuk sabuk e-postalar..Çogunu açmadan siliyorum, duyurulur..
Ya arkadaşlar daha faydalı işlerle uğraşın profillere hergün yüzlerce şiir ekleyenler var yenilikler kısmına bakıyorum kin ne yapmış diye,bir bakıyorum sadece tek bir kişi 10 larca profile sadece bir tane şiir eklemiş
sıralanıyo aşağıya doğru..İniyosun hep ayını kişi ve aynı yenilik..

Evet aslında burası bir serbest piyasa isteyen istetiği şeyi yazar, ekler ,yapar...Bu yazdıklarmı onaylayan'da olur onaylamayan''da
Ama burdan sesleniyorum..Bana gelen bütün gereksiz e-postaları açmadan siliyorum..Ve Benim dini inancım bana yeter kimse din konularında ahkam kesmesin..Dini içerikli e- postaları'da siliyorum..Sözde yardım amaçlı şukadar kişiye gönderin diye yollanan mesajları'da kimseye yollamıyorum.. listemdeki kimseyi deşifre etme hakkını kendimde görmüyorumm..

Son söz: Gereksiz ve güvenilir olmayan,postaları açmayalım.. Ve kimseye gereksiz içerikli posta yollamayalım sevgiyle kalın..