her yere izler bırakan Baktığı her göz'de hayâl olan. Kalemi kanatlarıyla tutan,Çırpınışını yazılara yansıtan bir Siyah kelebeğim.Hepinizi beklerim.Hoşgeldiniz Efendim.!



30.09.2009

AŞK-IN ''B'' İHTER HALİ..


30 Eylül 2009 Çarşamba


Aşk iyi şeydir,hoş şeydir,aşk aranılası,buluncada hiç bırakmak istemediğimiz bir şeydir..Aşk yaş tanımaz..Irk,renk,dil bilmez..Davulun sesini yakından bile hoş duyar..Yasak tanımaz,kural bilmez,yaramaz söz dinlemeyen bir çocuktur aşk..Aklı ve manığı da yoktur..

Aşk çocuktur bana göre sevilesi,hatta ısırılası tatlı bir çocuktur aşk..Çocuk olduğu için sevimlidir karşı konulmazdır..Söz dinletemessin bu yaramaz çocuğa..
''Yapma'' dersin yapar,''gitme'' dersin gider,''elleme dokunma elin yanar'',dersin ama dinlemez,elini ateşe atar..Yandığı zaman ise hüngür,hüngür ağlar..Yine teselli ister elini yakan ateşten..

Yasak hep tatlı gelir aşk'a zararlı olduğunu bile bile bırakmaz elinden elma şekerini..İçindeki ses'i dinlemediği için vicdan azabıyla yanar..Saklanır köşe bucak kimse ona kızmasın,suçlamasın diye..Gizli gizli oynar yasak ve tehlikeli oyunlarını..

Ararsın bulamassın her yeri,aşk arka bahçeçedir aslında,elindeki temiz oyuncağıyla değilde,yerdeki çamurla oynamayı seçmiştir..Yerden aldığı toza toprağa şekiller verir hayalince..Çamur bulaşmış ellerini yıkar kimse farketmesin diye ..Çocuk ya işte elbisesine bulaşan çamuru farketmez..Yalanlar söyler ''yaramazlık yapmadım oynamadım çamurla''..

Bir daha o arka bahçeye gitmeyeceğine çamurlarla oynamayacağına dair sözler versede kendine..İçinde yanan çocuksu ateşi söndüremez..Zira aşk büyümeye mecbur bir çocuktur..Düşe kalka,ellerini çamura bulaya, bulaya büyüyecektir aşk..Yanlışlarınla, hatalarınla itilip ,kakılıp ,ezilip büyücektir aşk..

Tıpkı Aşk-ı memnu dizisindeki Bihter gibi işte bu yaznını başlığı bu yüzden Aşk-ın ''B''ihter halidir..Bihteri'in yaşadığı aşkta tıpkı okuduğunuz bu yazı gibidir..Yasaktır,çekicidr,tatlıdır,ama tehlikelidir..Sonu yoktur..Zira aşk büyüyecek,büyüdükçe de eski sevimliliği kalmayacak ağzında acı bir tat bırakacaktır..Belkide elbisesinden hiç bir zaman çıkmayan,çamur lekesi olarak kalacaktır..

Elindeki süslü, bakımlı ve güzel bebeği bırakıpta,çamurla oynamak zaten çocuk işidir.. Bunu ancak Aşk yapabilir..AŞk zaten büyümeye mahkum bir çocuktur..Tıpkı Bihter'in içinde büyütmeye çalıştığı aşk çocuğu gibi..


28.09.2009

ZAMAN AKIP GİDER YORULMADAN..

28.09.2009 Pazartesi..

Bu yazı'nın başlığı çok eski bir şarkıdan alıntıdır..Ama gerçekten de doğrudur..Zaman akıp gidiyor hiçmi hiç yorulmadan..Bizi yoruyor bizi yaşlandırıyor ve sürekli bizimle dalga geçiyor..Aslın da zaman da yaşlanıyor..Her yeni gün,her yeni ay,her yeni mevsim,yılları getiriyor..

Ramazandı,sahurdu,iftardı,bayramdı derken günler ne çabukta geçti..Ağustos'un 20. de başlayan heyecan ve değişim evresi artık kendini tamamladı..Okul heyecanı bile yerini,Kitap defter,dersler ve sınav telaşlarına bıraktı..

Heyecenlar kendini telaşlara bıraktı..artık soğuk hava bile bayağı hissetiriyo kendini..
Yeni başlangıçlar değişimler,yenilikler insanoğlu için ne kadar da önemli yaşam kaynağı gibi birşey..


''Hayatım monotonlaştı'' diyoruz ya aslında yok öyle birşey..Her yeni ay,her yeni mevsim,her yeni gün,yeni bir başlangıç ve değişimdir bizler için..köklü olmasada alışıla gelmiş yeni değişim ve başlangıçlar heyecan veriyo ve ruhsal atmosferimizi değiştiriyor..

Mesela Sonbahar'ın başlangıcı,havanın bulutlanması,yağmurların sonbahar tadında yağmaya başlaması,hem ruhumuz da hemde evimizde atmosferin değişmesine neden oluyor..Düşüncelerimiz,bakış açılarımız, duygularımız nasılda değişiveriyor..

Yavaş,yavaş kış'a girmenin de heyecanı bastırmaya başlıyo,Yeni bir yıla girmeye bile çok az bir zaman kaldı..Şimdiden hediye alışverişleri'nin heyecanı başlamıştır belkide..Yeni yılda yeni iş,yeni aşk heyecanı ve beklentileri..''Daha yeni yıla girmeye çok zaman varr'' dediğinizi duyar gibiyim ama öyle demeyin zamann su misali akıp gidiyor.. Zamanı durdurmakta imkansız ve değişimlerin olmamasına da hiç bir engel yok..

Her zaman hazır olun değişme,Hayatt'a heran her şey olabilir.. İçinizdeki heyecan, beklenti,değişim hiç bitmesin selamlar sevgiler..

27.09.2009

SEVMEK ZORUNDA DEĞİLSİN BENİ



Sevmek zorunda değilsin beni..


Ben sevdim ya bana yeter..Karşılıksız da olsa aşkım,yansada yüreğim cayır cayır,Sevmek zorunda değilsin beni..

Yaşlı bakışlarıma baktı ya,yeşil gözlerin, Başak sarısı saçların düştü ya omuzlarıma,Diliniden dökülen acıların aktı ya yaşlı kalbime..yinede, Sevmek zotunda değilsin beni..

Bİnlerce ten değdiyse de tenine, tanımadıkların dokunduysa bile ellerine,dostça sığınmış olsanda limanıma
Yinede sevmek zorunda değilsin beni..

Ezilmişliğini,masumluğunu,acılarını kaydumda koynuma yar ettim..Penceremde bulduğun yaralı kuşu iyileştirdimde gönderdim..Senden gelen tek kurşunla yerlere serildim..Yine de Sevmek zorunda değilsin beni..

***************************

Bayramın 2. günü okumaya başladığım , bir solukta okuyup 3. günü bitirdiğim kitaba hitafen yazdım bu şiir'i ..Yaşlı cemil'in yaşlı kalbiyle yazdım..

Okuduğum bu kitap,Sinan Akyüz'ün ,Sevmek zorunda değilsin beni adlı kitabıydı..Yıllar önce eşini ve 2 kızını bir feribot kazasın da kaybetmiş,71 yaşında ise kendisin den yaşça oldukça küçük,sarı saçlı yeşil gözlü zorla fuhuşa itilmiş,günlerce tutsak edilmiş,dayak yemiş,güzeller güzeli Yeşime olan aşkını anlatıyor bu kitap..

Yeşim sevdiği adam'a inanıp evden onunla birlikte kaçar ve,sevdiği adam Yeşim'i bir genel eve satar..
Bu Hikaye bir hayat kadını'nın acılarla dolu hayat hikayesi..Yıllar önce eşini ve 2 kızını feribot kazasın da kaybeden acılı bir adam olan 71 yaşındaki cemil'in sonunu getiren, bir hayat kadını'na olan aşkı'nın hikayesi..

Öyle acı,öyle şaşırtıcı bir hikaye ki bir solukta okudum..Hayatta bir insan'ın başına neler gelebilir,nelerle karşılaşabilir,bunları öğrendim..Gencecik güzel bir genç kızın nasıl tuzaklara düşürülüp hayat kadını oluşunu,yaşlı ve ölümü bekleyen bir adamı'ın
Bu acılı hayat kadına aşık oluşunu,ona kol kanat gerip,dertleri'nin limanı oluşunu..ve,ölümü'nün sevdiği kadın'ın vesilesi ile tek kurşunla nasıl kapı önün de öldürüldüğünü ibret alarak okudum..

Bu kitaptaki hikaye,gerçek bir hikaye..Gazetelerin 3. sayfa haberlerinden çıkmış gerçek bir hayat ve aşk hikayesi..
Umarım sizde bu kitabı en yakın zaman da okuyup,hayatın acı gerçeklekleriyle bire bir yüzleşme imkanı bulusunuz..
Sevgiler saygılar sunarım Efenim..

Dip not: Yukarda okumuş olduğunuz şiir alıntı değildir.. tamamen bizzat kendime aittir..Bu kitaptaki hikayeden fezy alınarak yazılmışır..

ARKA KAPAK:

"İnsan karşılıksız sevebilir mi?" diye sordu.
O anda ona gülümsedim.
"Sen beni seviyorsun ya," dedim.
"Sevdiği kadına kötülük yapmış biri nasıl olur da onun
kendisini karşılıksız sevmesini bekler?"

Aşk sınır tanır mı? Peki ya acı? Acıya nereye kadar dayanılabilir?
Karşılıksız sevgi var mıdır? İnsan bir başkasını koşulsuz sevebilir mi?
Seven adam kıskanır mı gerçekten?
Kıskançlık etrafındakilere zarar verme hakkını verir mi?
Namus iki bacak arasında mı, yoksa kafanın içinde midir?
Belki imkânsız aşk, belki de gerçek...
Her ne olursa olsun aşk için her şeyle, herkesle savaşmaya değmez mi?
Başak sarısı saçlı, zümrüt yeşili gözlü, güzeller güzeli Yeşim
ve ona sırılsıklam âşık olan Cemil'in hikâyesi var bu kitapta.
Bir 'hayat kadını'nın hayat hikâyesi...
Tüm çıplaklığıyla...
Hayatın acıtan gerçekliği sizin de canınızı yakacak.
Her biri yayınlandığı dönemde çok satan ve çok okunan Yatağımdaki Yabancı, İki Kişilik Yalnızlık, Bana Sırtını Dönme, Etekli İktidar kitaplarının yazarı Sinan Akyüz'den aşkın sınırlarını zorlayan yepyeni bir roman.



İŞÇİ SİN SEN İŞÇİ KAL GİY DEDİ TULUMLARI



27 Eylül 2009 Pazar



Kadın,erkek ilişkisinin de bir terazisi olduğuna inanlardanım..Kasabın,manavın bir terazisi vardır ya,aşkın da bir terazisi vardır..
Erkek,hem maddi hemde fiziksel olarak kadın dan daha ağır gelmelidir bana göre..Yani,bir kadın erkekten daha zengin olmamalı,erkek kadın'ın zenginliği karşısında ezilmemeli,gölesinde kalmamalıdır..

Eğer bir kadın zengin ise,Erkek kadından bir nohut tanesi kadar olsa bile maddi açıdan daha zengin olmalı..
Özellikle ülkemizde kadın,Zenginliği pek hazmedemeyen bir varlıktır..Kadın erkekten zengin ise burnu herzaman havadadır..Birlikte olduğu erkek kadından daha yoksul ise,kadın tarafın dan herzaman ezilir,küçük kalır kadının yanın da..

Eğer erkek kadın dan biraz daha zengin ise,kadın bundan dolayı gurur duyar ve kendini daha özel hisseder kendini güvende hisseder..Bir erkek zenginliğini kadın'ın yüzüne vurmaz hatta ömür boyu bakar sevdiği kadına ama ya kadın,kocası 1 ay işsiz kalsa adama etmediğini bırakmaz..

Fakir erkek, zengin kadın aşkına pek sıcak bakmıyorum ben..Fakir erkeğin sevmeye aşık olmaya hakkı yokudur? tabiki vardır..Ama davul bile dengi dengine ben bu söze çok inanırım ve boşuna söylenmediğine de inanırım..Tabiki bu Aşk'ın maddi boyutu ..

Hani rahmetli Cem Karaca'nın güzel bir şarkısı varya '' Tamirci çırağı'' Bu şarkıyı dün radyoda dinledim..Şahsen benim tüketmediğim severek ve doğruluğuna inanarak dinlediğim çok duygulu bir şarkıdır..
Fakir bir erkeğin zengin bir kıza olan imkansız aşkını anlatıyor bu şarkı..yaşanması zordur böyle aşklar daha çok acı verir insana..İşte şarkı'nın sonunda da diyor ya Tamici ustası çırağına..

İŞÇİSİN SEN İŞÇİ KAL GİY HADİ TULUMLARI..


Gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlumun ekmeği kumar ha kumar kumar
Elleri ak yumuk yumuk ojeli tırnakları
nerelere gizlesin şu avucun nasırları

Otomobili tamire geldi dun bizim tamirhaneye
Görür görmez vurularak başladım ben sevmeye
Ayağında uzun etek dalga dalga saçları
Ustam seslendı uzaktan oğlum al takımları

Bir romanda okumuştum buna benzer bir seyi
Killi parlak kağıt kaplı pahalı bır kıtaptı
Ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
Yine böyle bir durumda tamirci cırağına

Ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
Arkası puslu aynamda taradım saclarımı
Gelecekti bugün geri arabayı almaya
O romandaki hayali belki gercek yapmaya

Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
Öylece bakakaldım gözümü ayırmadan
Arabanın kapısını açtım açtım girsin içeri
Kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri

Çekti gitti arabayla eksozuna boguldum
Gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır dogruldum
Ustam geldı sırtıma vurdu unut dedı romanları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları

Bu Şarkıya bağlamaya çalıştım yazdığım bu yazıyı umarım başarılı olmuşumdur.. sevgiyle kalın değerli dostlar..

26.09.2009

AHH BLOGCUMM AHH



26 Eylül 2009 Cumartesi


Siz yazı'nın başlığına bakmayın ben sizlere sesleniyorum canım okuyucu :)

Hepimiz bişeyler yazmaya çalıyor ve paylaşmaya çalışıyoruz şu bloğ dediğimiz defterimize..
Başbaşa olduğumuzu sanıyoruz o an kendimizle..Kendimizle konuştuğumuzu sanıyoruz..Ve bazen ''blog,günlük,blogcum'' diye başlıyoruz söze..Bizi okuyanlar yokmuş gibi davranıyoruz..Yazdığımız yazıya yorum beklerken okunmasını beklerken, kendimizle konuşur gibi davranmak pek hoş gelmiyor bana..Yani defterimizle konuşurken,blogcum diyerek dertleşirken,3. bir kişi'nin aramıza girmesini istemezmiş davranıyoruz sanki..

Eğer yazdığımız yazıların bir yerlere ulaşmasını,okunmasını,yorum almasını istiyorsak,öncelikle sadece blog'a seslenmememliyiz..Yani ''blogcum,sevgili günlük'' diye seslenmeden..Her keze, okuyuculara seslenerek yazıya başlamak lazım diye düşünüyorum..İlla ''okuyucu,arkadaşlar,dostlar'' dememize de gerek yok..Yazıya bir yerden başlayıp o an koca bir kalabalık bizi okuyormuş gibi yazmamız gerektiğine inanıyorum..Tekil bir kişi düşünmeden karşımızda cansız duran bir defter olduğunu düşünmeden,o an karşımızda bizi okuyan yol arkadaşlarımızın olduğunu düşünerek samimice yazmak gerek..

Bazı yazılar okuyorum ki,sanki kimse'nin okumasını istemiyormuş gibi geliyor bana ''sevgili blogcum'',diye başlıyor söze ve ben o an ''hıımm demekki bu gün bloguyla dertleşmek istiyor'' diyerek okumadan çıkıyorum bazı blogları size de öyle oluyormu bilmem??..Ama şu an beni okuyan kim varsa bu bir duyuru ve sesleniş olsun..Umarım bu yazımla kimseyi kırmam..

Evet bu yazıdığımız platform bir blog bir günlük belki beyaz sayfa olabilir ama biz, bu beyaz sayfaya karaladığımız herşeyi koca bir okyanusla paylaşıyoruz.. İnsanların okumasını ve yorum yazmasını bekliyoruz..Tarzlar farklı olabilir,ama herzaman birileri okuyormuş gibi yazmalıyız söze öyle başlamalıyız..
Şiir yazarken ,deneme,hikaye yazarken bile birileri'nin bizi izlediğini unutmadan yazalım arkadaşlar..

Hepinize bol yazılı günler dilerim sevgiler selamlar..

25.09.2009

VARLIĞIM,TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..


25 Eylül 2009 Cuma




Bu yazıyı dün yazmam gerekiyordu ama gündemde farklı konular olduğu için bu güne bıraktım..
Dün sabah saat 9,00 gibi hani şu meşhur Hababam sınıfı Film müziği varya evet o müzikle uyandım evimin içi o hababam müziği ile doldu..Şaşırdım; Dedim heralde rüya görüyorum..Nerden çıktı bu müzik uyandım baktım müzik devam ediyor..koşarak balkona çıktım saç baş darmadağınık vaziyeytte..

Şöyle bir dışarıya etrafa baktım sola doğru çevirdim kafamı ve evimin arka sokağın da yaklaşık 50 metre uzaklıktaki okula baktım.. tıktıklım tıklım kalabalık,bütün öğrenciler okulun bahçesinde tören zamanını beklerken geziniyorlar fon müziği olarak ta hababam müziği çalıyor..Okul yönetimi ne güzel de düşünmüş böyle birşey yapmakla..İnanırmısınız,gözlerim doldu sabahın o saatinde..Yaşlar süzüldü gözlerim den..

Birden okul yıllarım geldi aklıma..Defter kokuları,sınıf,sıra kokuları sınıfta koşuşturan küçüklüğüm geldi aklıma ve o an çocuk olmak istedim..Şimdi o Hababam Sınıfı müziği eşliğin de bende o okulda çocuk olacaktım..
Yıllar öncesine gittim bir anda çocuk oldum gözlerim de özlem yaşları akarken..

Birden arkamda beliren sesle kendime geldim okula bakarken..''Anne herkez okula gidiyo hadi ben de gidecem okula'' diyen oğlumun sesiyle hemen kedime geldim gözyaşlarımı sildim bir ahh çektim..
Ne çabuk büyümüşüz,ne çabuk anne olmuşuz,şimdi oğlumu okula gönderiyorum..
''Ne tuhaf ''dedim içimden..

Mutfağa geri döndüm,bir çay suyu koydum ocağa,okul dan yeni bir ses geldi kulaklarıma..Hafif bir siren sesi'ydi bu hemen koştum balkona okulda ki çocuklar ve öğretmenlerle birlikte bende evim'in balkonun da Saygı Duruşuna durdum bir dakika..Hemen arkasında İstiklal marşımız okunmaya başladı..
Bende eşlik ettim İstiklal marşımıza..Sonra minik ilkokul ğrencileri, And'ımızı okumaya başladılar..NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE dediler hep bir ağızdan..Büyük bir sevgiyle dinledim..okul'un bu ilk günü de bende o heyecanı yaşadım kendi evim'in balkonun dan okulu izlerken..

Milli Eğitim Bakanı,Nimet Çubukçu,Bütün okul müdürlerine talimat vermiş..Okulun ilk günün de Birlik,beraberlik,mesajları vermeleri için..Ayrımcılık yapılmasın,hepimizi kardeşiz diye güzel konuşmalar yapıldı okulda.. Bende dinledim ve çok hoşuma gitti doğrusu..
İlk ders zili'nin çalması ile birlikte bende günlük işlerime koyuldum..Benim için çok güzel bir sabahtı..

Dip not: Duyduğum kadarı ile okul törenlerin de yıllardır okunan And'ımız artık kaldırılacakmış..Türküm ,Doğruyum,Çalışkanım, denmeyecekmiş..Varlığım Türk Varlığına Armağan olsun, Ne mutlu Türküm
diyene denmeyecekmiş artık..Böyle bişey olabilirmi? olmalımı?.. Sonuna kadar karşıyım..
Çocuklarımıza içirilen Türklük And'ımız kaldırılmasın..Hepimiz buna karşı çıkalım..Ve duyuralım..

Hepimize hayırlı cumalar dilerim sevğiyle kalın..

24.09.2009

DERTLİ GÖNÜLLERE GİREN İŞTE BENİM ZEKİ MÜREN..



24 Eylül 2009 Perşembe




Biz herşeyi yazanlar..Heryeşi yazarız da Sanat Güneşimiz, Zeki müren'in bu ölüm yıldönümünde Onu hiç yazmazmıyız hiç anmazmıyız..

Bende şimdi tv den öğrendim..hemen birkaç cümle yazayım dedim..Rahmetli Zeki Müren geçekten de bir Sanat güneşiydi..Bir daha onun gibi bir sanatçı gelmedi bu ülkeye..O kadife sesiyle, unutulmaz besteleriyle,
dinlemeye doyamadığımız güzel yorumuyla hala kalbimiz de yaşıyor Sevgili sanat Güneşimiz..

Ben çok küçükken Babaannemin evinde eski bir radyo vardı o radyoda dinledim ilk defa zeki müren'i ve ağlamaya başladım..Beni ne annem nede babaannem susturamamıştı..Zeki Müren den dinlediğim ve beni ağlatan o şarkı neydi biliyormusunuz? ''Üşüdüm üstümü örtsene anne''

Çok küçüktüm 5 yaşın da daha küçüktüm öyle hatırlıyorum..Zeki Müren'in o hüzünlü sesiyle deinledim bu şarkıyı ve Rahmetli sanat güneşimizi ilk defa o zaman tanıdım ve hiç unutmadım..

İşte Sanat güneşimiz Zeki Müren'i bize en güzel anlatan şarkılardan birtanesi de budur.. ben çok severim..

sevgi dolu bir dünyam var dört yanımda tüm insanlar
dünya malı neye yarar dostluklarla yaşıyorum
şiirlerde romanlarda
gelmiş geçmiş zamanlarda
tamburlarda kemanlarda şarkılarla yaşıyorum
sevgilerden nakışlarla mutlu mutsuz bakışlarla
kalpten kalbe akışlarla alkışlarla yaşıyorum
ben de sevdim bir zamanlar içimde bin hatıra var
herkes hayatını yaşar anılarla yaşıyorum
ne köşklerde ne sarayda
ne dünyada ne de ayda
benim yerim çok uzakta dualarla yaşıyorum
şarkılara duygu seren çilelere göğüs geren
dertli gönüllere giren işte benim Zeki Müren
kimsesizlerin kimsesiziyim kimsesizim
yalnızların yalnızıyım yalnızım
dertlilerin dertlisiyim dertliyim
aşıkların aşkıyım aşıkım
ismim mesut göbek adım bahtiyar
yıllarca hep böyle bildiniz siz
mesut bahtiyardan şarkılar dinlediniz

Ruhun şaad olsun Mekanın tekrar dan cennet olsun Kalbimizin sultanı,Sanat güneşimiz seni hiç unutmayacağız..

19.09.2009

GÜZEL YURDUMUN GÜZEL İNSANLARI İYİ BAYRAMLAR..



19 Eylül 2009 Cumartesi



Çocuk sahibi olduğum dan yani Anne olduğum dan beri Bayramlar benim için daha hüzünlü bir hal aldı..Diyeceksiniz ki; ''Aman canım sende canını sıkacak bişeyler arıyosun'' yokk valla öyle değil..
Biz evlatlarımızın başında bayRamı mutlu karşılamaya çalışırken,yeni,yeni,evlat kokan çocuk kokan, bayram kokan yep yeni giysiler alırken çocuklarımıza,Bayram sabahında sevinçten karnı ağrıyan çocuklarımıza o mutluluk kokan yeni giysileri giydirirken,''Amann da benim bebeğim negüzel olmuş,Benim oğlum bek de yakışıklı olmuş'' derken..Gerçek bir anne kokusu ile öpülen çocuklarımız mutlu olurken..

Ya onlar..Ya kimsesiz çocuklarımız onlar nasıl karşılıyorlar bayramları..kimsesiz olmak,Gerçek anne kokusu duymadan,Görevli anneleri tarafın dan mecburi öpüşlere boyun büküyorlar..Belki o kimsesizi çocukların giydikleri elbiselerin hepsi birbirine benziyor..Bayramda gidecek ne anneleri,ne babalar,ne de akrabaları var..
Yedikleri şekerler zaten hep tanıdık..Oynadıkları bahçe hep aynı..Gördükleri insanlar hep aynı..
Onlar kapı kapı gezip komşu teyzelere ''iyi bayramlar ''diyip gerçek şeker tadı olan bayram şekeri alamıyorlar..

Onlar öksüz,onlar garip..Şimdi hadi sizde bir kimsesiz çocuk sevindirin diyemiycem..Çünki bir çogumuz bunu yapacak belki ama onlar yine sevinemiyecekler..Sevinseler bile,dolu dolu olamıycak bu sevinç..Hep buruk,hep garip,hep kimsesiz kalacaklar bu bayramda her bayram olduğu gibi..

YİNE DE;

Bayramlar çocukların.. Bir çocuğu bile sevindirmek demek Bayram demek..En yakın kimsesizler yurduna gidip elimizde bir kutu şeker ile yada küçük oyuncaklar ile onları sevindirmek en büyük bayram sevincini getirecek size..İnşallah hepimiz yapalım bu eylemi..Bütün kimsesiz çocuklarımızın bayramı kutlu olsun..En güzel en gerçek bayramlar onların olsun..

Sevgili dostlar..Ülkemizin bu zor günlerinde,Elimizden geldiğince yüzümüz gülsün,Şehitlerimize rağmen,Sel felekatin de sarılamayan yaralara rağmen,Münevver karabulut cinayetin de bir kez daha kanayan yaramıza rağmen..Ölen dila mızın hüzününe rağmen..

RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN..



ELVEDA EYY ŞEHR-İ RAMAZAN


19 Eylül 2009 Cumartesi

Gidiyormusun? Şimdi elini salla ya sallaya bize vedamı ediyorsun? Gitme desem dinlemessin biliyorum..Bavulun hazır kapıda..Gelirken sevinçlerle geldin..Giderken yine bir sevinç bırakıyorsun..Gelirken berketi,Yardımlaşmayı getirdin yanında,giderken de Bayram sevincini bırakıyorsun..

Yine özelyeceğiz seni..Yine bekleyeceğiz gözlerimiz yolda..Daha dikkat edeceğiz yaşantımıza sana söz..Bize bu yıl da öğrettiklerini,Gözümüz gibi bakıp ibret alacağız..Umarım iyi karşıdık seni,Sana layık olmaya çalıştıkmı bilemem..Ama her günü'nü doya doya yaşamaya çalıştık buna emin ol..

Seni 30 gün boyunca misafir ettik,sana çok alıştık..Güzelliğine,Bilgilerine,bizi biraz daha yaklaştırdın Allah'a,ilme,İslama,Peygambere..Öyle hakkın var ki üzerimiz de nasıl öderiz bilmem..
Bavuluna sevaplarımızı doldurda git,Dualarımıza yer ver de dit,Bİrdaha seni tekrar görmeye söz ver de git..

Yeni den geleceğine sevinçler getireceğine,Fakir'i sevindireceğine söz verde git eyy ŞEHR-İ RAMAZAN

Doyamadık sana,Bekleyeceğiz seni gözümüz yolda,Bayram sevincini de getir yanın da Oruçlarımız,dualarımızı,İbradetlerimizin müjdesini getir yine..Bizi unutma,Selam söyle Rabbimize ve Resulune..

VEDA OLSUN SANA EYY ŞEHR-İ RAMAZAN.. SANA VEDA OLSUNN..SELAM OLSUN TÜM EHLİ BEYT'E MELEKLERE,ALLAH'IN RESULÜNE..GÖZÜMÜZ YAŞLI KALPLERDE SEVİNÇ BAYRAM KUTLAYACAĞIZ ARDIN DAN VEDA OLSUN SANA EYY ŞEHR-İ RAMAZAN..

18.09.2009

MAHYA IŞIKLARI SÖNMEDEN





  • 18 Eylül 2009 Cuma

    Bu gün 11 ayın sultanı Ramazan'ı şerif-in son cuma günü bugüne bizde yalancı arefe denir..
    Bayram heyecanı başladı..Ama hüzün var içimde Artık benim için bayram; çocuklarımı sevindirmek,çocukları sevindirmek,Anne Babamı,görmek,ellerini öpmek,kardeşlerimle kucaklaşmak..Belki biraz gezmek..

    Dün Akşam Kadınlar son teravih namazını kıldı..Bu akşam ise erkekler kılacak teravih namazını son kez..Bu gece sahura kadar yanacak cami kandileri..Dün akşam balkonum da otururken karşımda ki Cami'nin kandillerini gördüm..Işıl ışıl yanan,Kral tacı gibi görkemli.. Geceyi aydınlantan o kandillerin sönmesine çok az kaldı..ve içimden işte bu dizeler döküldü..

    Zaman gelip geçiyor
    Dertler kuş misali başımız da uçuyor
    Heryeşe rağmen,
    Bir kez daha aç ellerini semaya
    Mahya ışıkları sönmeden


    Gecededir hikmet
    Açılır bütün kalpler
    Sende son dua'nı et
    Mahya ışıkları sönmeden

    Sıra sıra dizildiler
    Gecede bir onlar göründüler
    Ellerini aç son bir kez daha bak
    Mahya ışıkları sönmeden


    Sultanımız gidiyor
    Bavulunu topluyor
    Sende bir duanı koy
    Mahya ışıkları sönmeden


    Sayılı çabuk geçer
    Fukaraya gam çöker
    Fitreni zekatını ver
    Mahya ışıkları sönmeden


    Selamlar sevgiler herkeze HAYIRLI CUMALAR..

17.09.2009

HADİ GELİN KUTLAMA VAR..

Image and video hosting by TinyPic



17 Eylül 2009 Perşembe

Yeni farkettim 100. yazımı yazmışım ama ne tesadüf ki 100. yazımı Cem gariboğlu yakalanması ile ilgili yazmışım..:) Yani hayırlı bir şey için yazmışım yani buda bir mutluluk yazısı oldu ama ben 100. yazımı böyle yazmayı hayal etmemiştim ..Havai fişekler patlatacaktım,balonlar uçuracaktım,Şöyle bloğumla ve yazılarımla ilgili biraz böbürlenecek daha hafili bir yazı yazacaktım..''hhıııhhh 100 yazımıda yazmışım afferim bana'' diyecektim..Daha yeni farkettim 100. yazımı devirmişim ama,Cem gariboğlu yakalanma davası ile ilgili..

Image and video hosting by TinyPic



100. yazım öyle böyle bir yazı olmadı..Güzel bir haber değeri olan bir yazı oldu ki zaten 100. yazım tamamen başlı başına önemli bir haber..Enteresan oldu yani ..100. yazımı Cem Gariboğlu yakalanması ile ilgili oldu iyi oldu fenada olmadı :)

Efenim işin özü ben bu gün itibariyiyle bu blog sayfam da( başka blogumda yok zaten.) 100 yazımı devirmenin onurunu,gururunu,ve sevincini yaşıyorum..Bu ara bloğum ara ara nazlansada yüzünü bana zor göstersede,yine bir yolunu bulup 100. yazıyı devirmenin ayrı bir sevincini yaşıyorum..Yaşasın özgürlük,yaşasın yazı yazmak,yaşasın düşünecelerimiz,yaşasın bilgisayarımız,yaşasın blogger,ve YAŞASIN SİYAH KELEBEK fazlamı oldu ne

Image and video hosting by TinyPic


Nice güzel yazılara,nice güzel yorumlara,nice güzel arkadaşlıklara

100.YAZIM KUTLU OLSUNNNN
Image and video hosting by TinyPic


CEZA MI YOKSA MÜKAFATMI ?



17 Eylül 2009 Perşembe

Yazmak istemiyorum çünki blog da ciddi sorunlar var..Ne olur okuyucu birkaç yorum yazın da okunduğumun farkına varayım yaw öksüz kaldım valla..

Mutlu haberi bu sabah tv den aldım..Yerim den fırladım alkışladım Türk polisini ve İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ı helal olsun gerçekten adam yakalanacak dedi ve sözünde durdu ama yinede bir ali cengiz oyunu varmış gibime geliyo..Şartlı bir teslim etme var sanki..C.G'nin ailesi şartlarını sundu İstanbul emniyeti de kabul etti ve C.G teslim oldu..Adam'ın saçları sakalları Babamınkinden çok maşallah tarikat şeyhlerine benzemiş ..Ama Katil Zanlısı na hâlâ çocuk muamelesi yapılıyor..16-18 yıl arası hapis yatar diyor bazı avukatlar..12 yıl'a da düşebilirmiş..17 yaşın da sakalları bıyıkları yaşından büyük olan bu katil cezamı alacak yoksa mükafatmı alacak..

Teslim edilmeden önce sucuk ekmek bile yemiş..Kral muamelesi yapılıyor şuan katil zansılına..17 yaşında bir çocuk nazıl böyle profesyönelce bir cinayet işler aklım almıyor..Yine bu yaş meselesinde bir ali cengiz oyunları dönüyor gibime geliyor..7 ay firar dönemi içerisin de yaşı küçültülmüş olabilir mi? diye soru işaretleri dolanıyor kafam da..
Ailesi de en az katil zanlısı kadar ceza almalı..Bunca zaman sakladılar,beslediler belkide teslim edilme şartı bile sundular..Türk hukunu da çok fazla boşluk var..Ekmek çalan bir çocukla kafa kesen bir katil'in hemen hemen aynı cezayı almaları haksızlık..Çocuk olsa dahi ,ki C.G çocuk değil Onu çocuklarştıran arkasında ki ailesi ve parası bence..

Münevver Bayram öncesi Mezarın da belki rahat uyuyacak artık..Ama ya ailesi..C.G gereken esas cezayı alamayacak.. Alsa dahi Hapiste ailesi tarafın dan krallar gibi bakılacak..Ömür boyu kaçmaktansa Türk adalet'nin şevkatli kucağında yaptığı yanına kâr kalacak..C.G'nin ailesi,firar boyunca evlatlarıyla görüşemedi,C.G yalnız kaldı..Bu ona daha büyük bir acıydı..Her an yakalnma korkusu vardı..Ama ya şimdi..

Daha rahat bir hapishane koğuşun da Devlet tarafında kollanacak..Her türlü lince ve şiddete karşı korunacak..
Yemesi içmesi düzene girecek..Tv izleyip banyosunu rahatça yapabilcek..Annesi'ni kardeşini görebilcek..Ona suç ortağı olan Babası belkide kısa bir sonra tahliye edilecek..Artık Oğlumuz güven de deyip rahat bir nefes alacak..

Yine olan Süreyya Karabulut ve Ailesi'ne olacak..Katil Hapiste rahat ederken, Ölen Münevver'i Adalet'in Hiç bir cezası geri getirmeyecek..

16.09.2009

GÖZ ÖNÜNDE TOK.



Eski den kalma güzel vede anlamlı bir sözdür bu ''Göz önünde tok'' Kıymetini bilemediğimiz sevdiklerimize adanmıştır..
Bayram yaklaşırken çocuklar sevinir,bizim gibi yaşı yarıyı aşmak üzere olan ve biraz da aşmış kişiler hüzünle karşılarız bayram'ı Ailemizin pek değerli büyükleri'nin bazıları yada pek çogu artık aramızda yoktıur..Şükür ben henüz Annem'i ve Babamı kaybetmedim Allah onlara ve hayatta olan tüm Anne ve de Babalara uzun ömürler versin..

Belki birçok arkadaşımızın aile büyükleri hayatta değildir..Gözleri açıkken hayatayken kıymetini bilmediğimiz,Yada gözümüz onları gördüğü için tokken,şimdi ise keşke olsalardı bu bayram ellerini öpme şansım olsaydı diyoruz..Gözlerimiz onları arıyor,bu bayram da gidecek bir kapı arıyoruz..öpecek bir el arıyoruz..Ama öpülesi eller artık yok..Canım dedem artık yok,Dayılarım yok,Yengem yok..Bu öpülesi eller artık yok..

Keşke olsalardı da o öpülesi elleri birkez daha doya doya öpseydik..tıpkı çocukluğumuzdaki gibi..Mahçup bir beklenti olsaydı bayram hediyeleri..Ağzımıda şeker tadı bıraksaydı gülümsemeler..kapı önün de bir yığın ayakkabı içinde arayasaydık bir çift ayakkabımızı..Daha gidecek çok yer var diyip telaşlansaydık..Dedem ile Baba annem cebimize sıkıştırıp durdugu harçlığı '' almam dede,Verme be babaanne'' diye itseydik utanarak..

Bayram geliyo Dedemm Bak yine bayram geliyo geçen bayram elini öpmüştüm dedemmm ama bu bayram yoksun ama gelicem yine canım dedem..Hayırsız torunun gelecek.. Giy takım elbiseni yine kravatını takk..Bir bidon suyla gelecem mezarına dedecimm..
Bu defa ellerin den öpemeyecem toprağına bir damla su dökebilcem..GÖZ ÖNÜN DE TOKTUN dedecimm değerini bilemedim..Şimdi arıyor gözlerim Seni çok özledim..


Beni perişan eden bu yazıyı
The ibrahim ortac'ın Ramazan pidesi blogundaki MErdivenlerden inereken adlı yazısın dan esinlenerek yazmış bulunmaktayım..Bütün ölmüşlerimizi rahmetle anıyorum..Bu bir demet çiçeği Tüm ölmüşlerimize hitaf ediyorum..


YEPYENİ BİR HEYECAN

Tatlı bir heyecan var içimizde hayatımız da köklü bir değişiklik yaşandı..Allah ömür verirse de bunu yaşamaya devam edeceğiz..Belki zamanla alışacağız bu duruma..Belki zaman zaman zorlanacağız..Ama millete hayırli bir evlat yetiştireceğiz..

Evet 2009-2010 Eğitim ve Öğretim yılı başladı..Ana sınıfı ve ilköğretim 1. sınıflar 14 eylül pazartesi günü başladı.. benim oğlum berkay da ana sınıfı öğrencisi oldu..Okadar heyecanlı ve hevesli ki anlatamam..
Onunla birlikte bizde çok heyecanlıyız..Ana sınıfı öğlenci grubundayız ama sabah tan öğleye kadar sürekli başımda biran önce okula gitmek istiyor..

Şimdiden bürsürü arkadaşı oldu..Çok mutlu ve çok heyecanlı..Daha tam oturmadı ana sınıfı sistemi 2 saat egitim alıyorlar ama Bayram dan sonra daha düzenli olacak ..Çocukların bazıları korkuyo okul fobisi var..
Daha sınıfa girere girmez ağlamaya başlıyorlar..Ama benim oğlum çok akıllı hiç ağlamadı,hiç yaramazlık yapmadı..Okulda çok akıllı çok uyumlu ama eve gelince yine eski berkay :) değişen bişey yok..Yani anlayacağınız çok heyecanlıyız..

Zaman nekadar çabuk geçiyor..Daha dün bebekken şimdi okula gidiyor..İnanılması güç bir mucize çocuklar..
Tüm okula başlayan çocuklarımıza başarılar ve zihin açıklığı diliyorum..umarım devletimize,Milletimize,Atamıza hayırlı bir Türk evladı olurlar..

Bu arada bir kaç gün bloguma giremedim sorun vardı sanırım.. Ne okuyabildim nede yazabildim ama Bloxxo daki forum dan yardım alarak yeniden bloguma kavuştum..Eğer blogunuza girmekte sorun yaşıyorsanız,Bloxxo daki forum da bu konuyla ilgili çözümlere ulaşabilirsiniz..herkeze sevgiler selamlar..(Bloggere Girme Yöntemleri Kesin Çözümler !)

12.09.2009

BEN 12 EYLÜL ÇOCUĞUYUM


12 Eylül 2009 Cumartesi




Ben 12 eylül çoçuğuyum..

Ben yeni tanışmadım 12 eylül darbesiyle..Yeni yeni idrak etmiyorum..Belki kimse hatırlamaz ama ben hatırlıyorum..

Yıl 1980 aylardan Eylül..Ve darbe oldu..1978 yılının şubat ayında doğmuş 2 buçuk yaşın da bir bebektim nerdeyse..Aklımda kalan bir kaç kare beni o yıllara götürdü ve çocukluğumun resmini çizdim..

Annem ile Babam'ın münakaşası sonucu Kasımpaşa kulaksız da oturan sağır ve dilsiz olan AnneAnnem'in evinde kalıyoduk annem ile..Ben 2 buçuk yaşında anne annem'in evinde gördüm darbeyi..O küçük evin küçücük camların da gördüm 1980 darbesini..

Birden ışıklar kapandı..Her yer karanlık oldu..Küçük bir gaz lambası yaktı Annem..Çünki karartma olmuştu..
Bir tek ışık zerreciği bile sızmaması gerekiyordu dışarıya..Ben anne annemim kucağında olup biten den habersiz korku içindeyken,Anne annem bana el işaretleriyle anlatmaya çalıştı..

El işraretleri ile Asker ve konutan diyordu..Silah ve Savaş işaretleri yapıyordu..O küçücük beynime kazımıştım dilsiz kadın'ın elleriyle anlattıklarını..Dilsiz kadın vuruyordu dizlerini korku içinde sesizce..Gizlice perde arasın da bakıyordu dışarı..Yine konuşmaya başladı elleri..''Asker geldi elin de silaha geziyor herkezi alıp götürüyor'' diyordu..

Anne annem korkuyla dua ediyordu..''Keşke'' dedi ellerini dizlerine vurarak..Keşke MUSTAFA KEMAL olsaydı ..Ben Atatürk'ü daha iki buçuk yaşındayken Anne annemin konuşan elerin den öğrendim..
Mavi gözlerini,Sarı daçlarını,Heybetini,yürüyüşünü,Ben Anne annemin kucağın da öğrendim..

Ben Atatürk'ü 12 eylül 1980 darbesin de Anne annem den öğrendim..Tabi bunları hatırlamam için yıllar geçmesi gerekiyordu..Yıllar geçti ve ben hâlâ unutmadım, hatırlıyorum..

Evet ben 12 eylül darbesi görmüş hatırlamış ve burda sizlerle paylaşmış Bİr MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
evladıyım..Bunları hatırlamış olmak iyimi kötü mü bilmiyorum ama tek bildiğim şey.
12 eylül 1980 darbesi 'nin Demokasiye vurulmuş kara bir leke olduğudur..
Skamu.com - The only place for Myspace icons, Orkut avatars, and profile codes

EYY SKINTI GEL..

12 Eylül 2009 Cumartesi




Eyy sıkıntı..! gell,gell,Nasıl olsa gideceksin,nasıl olsa geçeceksin..Sevgili Peygamberimiz,(S.A.V) efendimiz ne güzel karşı koymuş sıkıntıya..Aynen böyle demiş,''Eyy sıkıntı..! gell,gell,Nasıl olsa gideceksin,nasıl olsa geçeceksin'' Yurdum insanı yaralarını sarmaya çalışıyor,Yeni gelecek olan sellere kendince tedbirler almaya çalışıyor, Devlet büyükleri birbilerini yiyor..Biri çıkmış ''dere intikamını aldı'' diyor..

Sanki bir bilim kurgu filmi'nin içindeyim..Yok yok..! korku filmi desek daha doğru olur..Dere'mi intikam aldı yoksa çarpık kentleşme mi? Yoksa çarpık devlet yönetimi mi milletten intikam aldı..Peki hiç düşünmezler'mi bu Millet'in intikamı daha ağır olur..Belki de İstanbul almıştır intikamını..Ne dersiniz?

Şu aziz istanbul da bir ağaç bırakmadılar..Yağmuru emecek tek bir toprak kırıntısı bile bırakmadılar..Her yerde koca binalar,Alışveriş merkezleri,Belediyelere verilmiş rüşvet karşılığı, doğu dan göç etmişlere gece kondu hizmetleri..

Koca Türk milleti'ni Küçücük böceklere yem ediyorlar..YÜce türk askerlerimizi,Topraklara gömüyorlar.Onlardan bir bizden 10 gidiyor..İçimiz yanıyor,Yüreğimiz kanıyor..Hİç bir çare bulunamıyor..

Bu çark böyle gelip gidiyor..Herşeyin düzeleceğine inanıp yine Allahımıza sarılıyoruz..Bİr an önce bu sınıntıların geçmesini ve gitmesini diliyoruz..Ve Eyy sıkıntı..! gell,gell,Nasıl olsa gideceksin,nasıl olsa geçeceksin direyek biraz olsun içimizdeki sıkıntı'nın gideceğine inanarak yaşamaya devam ediyoruz..

Skamu.com - The only place for Myspace icons, Orkut avatars, and profile codes

10.09.2009

BENİM CANIM DA BURNUM DA

10 Eylül 2009 Perşembe





Herkez kendi bildiği işi yapmalı bence..Anlamadığı bir işi çok anlarmış gibi görünmekte izleyici için komik oluyo..Yani bir kişi'nin çok üstüne vasife olmayan bir işi çok iyi biliyormuş gibi yapması dışar dan komik görünüyo diyorum..Ama malesef para için herşey mübah..Eğlence dünyasın da olan bir kişi,sonradan avukat olsa ne olur..Yada komedyen olan Cem yılmaz'ı hayal edin..Bir anda ciddi bir Hukukçu yada buna benzer ciddi bir mesleğe geçtiğini hayal edin..Ben hayal ettim çok kötü duruyo..Şimdi sanmayın ki blog alemin den birilerine çemkirecem sakın beklemeyin daha çokkk beklersiniz..


Üstü kapalı çemkiresim yok bu günlerde.. televizyon dünyasından bahsedecem..Ben 7 gün 24 saat kendi evimde çalışan bir ev hanımı olaraktan, tv de olup bitenleri de kaçırmıyorum..Mesela,Seda Sayan'ı tanımayan kimse yoktur..Seda sayan'ı nasıl tanırsınız desem size herkez eğlendiren,coşturan biraz maço,ama oldukça güzel ve alımlı,Şarkılı türkülü bir sanatçı..

Bol eğlenceli,bol şarkılı ve konuklu Sabah proğramını bırakmış,Öğle kuşagın da gayet ciddi bir tartışma proğramı'nın sunucusu olmuş.. Olmuşmu? hayır efenim hiç olmamış..Sanki eski TRT sunucu gibi olmuş..Gayet ciddi bir haber spikeri sanki..Elinde proğram metinleri,yüzünde ''Ben neden burdayım yaa offf '' diye bakan bakışlar ve bir yüz ifadesi.. Sanki silah zoruyla sunuyo proğramı..Bence en kısa zaman da bu yanlış yoldan çıkması ve doğru olan esas kimliğine geri dönmeli..Bu tür ciddi ve sosyal içerikli proğramlar, Serap ezgü,İnci Ertuğrul ve Müge anlı ya yakışıyo şimdi bu gibi kökü haber spikerliği ve TRT olmuş kişiler dururken Seda Sayan'a mı kaldı Ciddi Proğram sunmak..

Amacım Seda sayan gibi bir Ses sanatçısını yermek değil yanlış anlaşılmasın..Seda sayan çok iyi bir proğram sunucusu ayını zaman da..Güzel proğram sunuyo en benim diyen sunucuya taş çıkarırı Alim Allah ona lafımız yok..Sadece yeni sunmaya başladığı proğram formatı ona yakışmamış..Seda sayan daha çok içeriği eğlence olan ama arada yine ciddi konulara deyinebilen sağlık konularını da içeren Sabah kuşağı proğramlar yapmalıdır..Benim kendi görüşümdür..Valla canım çok sıkkın keyfim hiç yokkkk..Böyle abuk bir konuyla da canınızı sıkmak ta istemem ama napalım yazalım rahatlayalım..

Kimisi Tuvalette kaç litre idrar çıkardığını yazar..Kimi kaçıncı sevgilisin den ayrıldığını..İşte bizde böle yazarız..Yok yok yanlış anlamayın kimseye laf attığım yada çemkirdiğim yok hee evet uzaktan öyle görünebilir ama yok valla içim sıkkın şu sel olayı ve kendini bilmez dağ ayıları'nın insan haklarına nasıl tecvüz ettikleri geliyo gözümün önüne ve deli oluyorum..O yüzden verdim kendimi yazıya böylel bişey çıktı idare edin..Bu arada yarın dan itibaren yine oldukça şiddetli sağnak yağmur bekliyor İstanbul'u aman kurban olayım yine aynı görüntülere yer verecek şeyler olmasın Sizde bolca dua edin ..Kalın Sağlıcakla..

Skamu.com - The only place for Myspace icons, Orkut avatars, and profile codes

9.09.2009

EYLÜL BİZE KELEK YAPTI

09 Eylül 2009 Çarşamba



Eylül bize kelek yaptı..İstanbul tarih'i belkide şimdiye kadar böyle bir yağmur görmedi..Sel felaketine neden olan bu yağmur dan tv'ye yansıyanlar bana 17 ağustos depremini anımsattı..10 kişi hayatını kayberderken,bir sürü ev ve iş yeri kullanılmaz hale geldi..Özellikle Çatalca ve Sİlivri tamamen sular altın da kaldı 10 larca hayvan telef oldu..Yİne sayısı belli olmayan ceseti anımsatan bir sürü Otomobil, taşan nehirlerin içinde adeta ceset gibi yüzdü..


Evet bu yıl da istanbul da deprem olmadı ama depremi aratmayacak bir facia yaşandı..Onlarca insan arabaların üstüne çıkıp kurtarılmayı bekledi hemen altlarında sürükle'nen nehir den kurtulmak için.. 100 lerce Toki evleri yapıldı ama hâlâ istanbul'un çogu semti'nin alt yapısı sağlam değil..
Her yaz defalarca yol çalışmaları yapılıyo ve sürekli kaldırım taş'ı değiştiriyliyo..Ama malesef,Marmara ve diğer bölgeler de ne alt yapı çalışması yapılıyor, nede deprem ile ilgili çalışmalar yapılıyor..


Biz ise aptal gibi bu bizi yöneten kişilere oy veriyoruz..Ve onları alkışlıyoruz..Sel de bir doğal afettir..Eğer önlemi alınırsa zarar vermeye bilir..
Bu felaket'in yanın da bir kötü haber daha geldi malesef Siirt'e ki çatışmada 8 Askerimiz şehit olmuş..Yine bayram arefesi 8 askerimizi evine ateş düştü..Bizim de yüreklerimize..Allah'ım Ailesi'ne sabırlar versin Şehitlerimizin de mekanları cennet olsun..Birkez daha minnet borçluyuz onlara canımızı onlara emanet edip yatağımız da rahat uyurken,Mehmetçiğimiz,hiç çıkarsız,menfaatsiz,bizleri,Devletini,Milletini,Bayrağını,Toprağını korumak için savaş veriyo ve canın dan, kanın dan oluyo..


Bende bir anne olarak belki geleceğin şehit annesi olacağım kimbilir..Herşeye hazırlıklı olmak lazım..Asırlar boyu ülkemiz düşmanlar dan korunmak savaşlar verdi,şehitler verdi..Dünya dönmeye devam ettikçe bu çatışmalar bayrak,toprak,savaşımız devam edecek..Şehitler ölmeyecek Vatan bölünmeyecek Asla ve Kattaaa..

Ülkemiz yine kötü günler geçiriyo,ekonomik kriz kürt,Türk sorunu,terör sorunu,birde sel felaketi çıktı..Sorunlar büyüyo belki ama, biz yüce türk milleti olarak bu sorunları da Allah'ın izni ile aşağız..
Tüm ülkemiz'in ve şehit ailelerinin başı saolsun..aynı zaman da İstanbul ve çevresin deki sel felaketi altında olan ve yakınlarını kaybetmiş malını, evi'ni ocağını kayvetmiş tüm vatandaşlarımıza büyük büyük geçmiş olsun Allah daha beterlerinden saklasın ..

Skamu.com - The only place for Myspace icons, Orkut avatars, and profile codes

8.09.2009

TANRİ İLE SOHBET

08 Eylül 2009 Salı


Şimdi okuyacağınız yazı biraz uzun ama vazgeçmeden bıkmadan okumanızı rica diyorum..

Yazar,Tanrı ile ilgili kitaplar yazar ve bunu kitlelere ulaştırır..Kitapları milyonlar satar..
Kendini Tanrıya adayan bu yazar,Kazandığı parayı da fakirlere yardıma muhtaç insanlara dağıtır..
Verdiği konferanslar ve konuşmalarıyla insanların Allah'ı sevmelerine güvenmelerine ve inamalarına vesile olur..Bİr çok okuyucu ve izleyici bu yazarı can kulağıyla dinler ve her sözüne güvenir..Bu sayede Allah'a inanır güvenir Allah adına içlerinde şüphe kalmaz..Yİne bir gün dinleyici toplumuna konferans verirken içeri sarı saçlı,üzgün bir bayan girer..Yazar masa'nın yanında ki koltuğun da insanlara Tanrı ile ilgili bilgilerini inanışlarını paylaşırken,içeri giren kadın birden yazar'a bağırmaya başlar..

''Sizin tanrınız bumu? bize tanıttığınız tanrı hani insan canlısı idi..Hani Kullarını sever acı vermez di..Ben sizi daha düne kadar okuyor sizin vesileniz ile Allah'a inanmış O na güvenmiştim ama şimdi''..??
Üzgün ve kızgın kadın anlatmaya devam eder..

''6 yaşındayken oğlumu evlat edindim..Bizi gerçek ailesi olarak bildi..Bizi sevdi ve güvendi..Yaşı küçük olduğun dan hemen gerçeği açıklayamadık 14 yaşına geldiğin de bir psikolog yardımı ile evlat edindiğim oğluma O'nun gerçek ailesi oladımızı anlattık..O günden sonra oğlum,derslerin de başarısız,Toplum dan uzak kendine içine kapanık huysuz bir insan oldu çıktı..Karşımıza aldık ve konuştuk o'na söz verdik..18 yaşına gelince gerçek annesini bulacağımıza dair söz verdik..Oğlum o günden sonra bana asla bir daha ''Anne'' demedi.. Büyük bir acı içinde yaşarken..Bİr gün oğlumun ölüm haber geldi..Bir motorsikler kazasın da ölmüştü oğlum''

Salonda ki tüm dünleyiciler ve kendini tanrıya adayan yazar göz yaşları için de kadını dinliyor ve söylecek tek bir kelime bile bulamıyorladı..Kadın yazar'a sordu..

''Hadi şimdi bana söyle Sizin tanrınız bana bunu niye yaptı..Evladımı bende neden aldı..Hadi şimdi konuşun..Ve Beni tanrınızın büyüklüğüne insanları sevdiğine ikna edin.''


Yazar don'a kalmıştı.. Kendini tanrıya adayan yazar şimdi ne diyecekti..Öyle bir söz söylemeliydiki..Bu kadın ve burda bulunan bu topluluk Yeniden Allah'a inanmalı,güvenmeli,ve sevmeliydi.. Yazar ayağa kalktı,Kadına doğru yaklaştı O'nun ellerini tuttu ve şöyle dedi;


''Oğlun neden öldü biliyormusun? Çünki Annesi'ni bulman için verdiğin sözü tutabilmen için..Oğlu'nun öz Annesi zaten ölmüştü..
Oğlu'nun yeniden mutlu olması öz annesine kavuşması için ölmesi gerekiyordu..''


İşte Yazar'ın ağzın dan çıkan bu sözler Evlat acısı çeken bu kadın'a İlaç olmuş,Yeniden Tanrıya inanmasını,sevmesini,güvenmesini sağlamıştı..Bu iki insan birbirine sarılıp ağladılar..Konferans salonun da büyük bir alkış koptu..
Konferans bitti..Yazar Salondan çıktı kendini yağan yağmura bıraktı ve düşündü..Nasıl olduda aklına böyle bir şey gelmişti..Evlat acısı çeken bu anneyi nasıl oldu'da hayata yeniden bağlamıştı..Bu hayat kurtaran sözler nasıl gelmişti aklına birden bire..Kendine inanmadı..


Aslın da hayat kurtaran bu bir kaç sözü yazar'ın aklına Allah düşürmüştü..Büyüklüğünü,Yaratığı herşeye olan sevgisini,O'ndan gelen ne varsa Hayırlara vesile olduğunu,bu yazarın aklına düşüren Allahtı ve bir Anne'nin yeniden yaratan'a inanmasını güvenmesini,sevmesini,sağlayan yine Allah tı ve buna vesile olan elçi olan ise Yazar dı..


Bu yazdıklarım Dün gece izlediğim bir film'İn son sahneleriydi..Kedimce bu film den anladığımı kısa'ca sizlere de akatarmaya çalıştım..Umarım anlaşılır olmuştur..Dilerim ki Allah hepimiz için hayırlısını versin..Herkeze sevgiler selamlar..

7.09.2009

TOPHANEDEN GİRDİK YOLA, BEYOĞLUN DAN ÇIKTIK RAMAZAN'A-2-

Yazımın 2. bölümündeyiz..Ne demiştik? Fransız sokağından girdik Beyoğlun dan çktık..Farklı değişik kesimden genç, yaşlı insanlar gördük..Şöyle biraz düşündük nasılda farklıyız diğerlerinden yada diğerleri bizden nekadar da farklı..


Böyle düşüne, düşüne yürürken bir baktım, Beyoğlu'nun ünlü çikolatacısı'nın önündeyim belki bir çoğunuz bilir..Beyaz parlak kağıtta sarılı içinde bütün,bütün fındıkları olan kalın süper lezetli çikolatalar.. küçük bir parça aldık ailecek paylaştık yedik..Canınız çekmez inşallah :)
Bir baktık yavaş yavaş kalabalık artıyo insanlar sıklaşıyo daha çok aile ler çarpmaya başladı gözümüze..



Çoluk,çocuk,ana, baba ailecek Taksim meydanın'da bizi çağıran sese doğru ilerliyoruz..Eski Beyoğlu resimleri,fesli yelekli beyler birde rumeli türküleri geldi kulaklarımıza..
Beyoğlu Ramazan Şenlikleri'nin tam ortasındaydık..Taksim gezi parkın da kurulan bir Ramazan sokağınday dık..Etrafımızda küçük minyatür evler birçoğunuz hatırlarsınız Gülhane parkındaki o münyatür evler gibi..Aklınıza gelebilecek hemen,hemen herşey satılıyor bu mekenda..Hediyelik eşya dan,Küpeye..Yüzükten,Kolye'ye..Tatlısın'dan,gül suyu'na..Ebruli sanat'ı ve Osmanlı Tuğrası oyma sanatına kadar..Osmanlı kıyafetleri içinde resim çekilenler bile var..Sıra sıra dizilmiş minik evler'de hertürlü hediyelik eşya,vs..Sergileri ve satışı mevcut..Fİyatlar da gayet uygun..
Bunun yanın da çocuklar için,Kocaman 2 katlı bir atlı karınca bile koymuşlar Taksim meydanı'na..Heleki büyükler için ahtapot vardı'ki,biz uzaktan bakmakla bile korktuk..




Taksim'in tam ortasına kululmuş koca bir sahne ve o sahnede Ramazan sevncini yaşatan Rumeli ve Balkan türküleri söyleyen Cüneyt Şentürk vardı..Hiç tanımam kendisini ilk defa orada gördüm ama harika bir proğram yaptı taksim izleyicisine..Balkan ve Rumeli Türküleri ile bütün izleyici coştu,coşmakla kalmayıp kendini ortaya atıp oynayanlar bile vardı..
Ayakta durmaktan yoruldum biraz çocukta var malum..Alternatif çokk Beyoğlu Ramazan şenliklerin de..




Bİr den fazla çay bahçesi bile kurmuşlar..Sinili,yer minderli,Alaturka sanatçılı bir çay bahçesine oturduk..ÇAylarımızı içtik ve açık hava da bir güzel müzik ziyafetii bile çektik..İnanın çok fazla bir paraya gerek yok..Az bir parayla koca bir yıl unutamayacağınız bir Razaman sevinci yaşıyorsunuz..Taksim taksim olalı böyle sevinç yaşamadı..Bayramın Son günü'ne kadar devam edecek bu Beyoğu Ramazan etkinlikleri..Tavsiye etmiyorum, muhakkak gidin diyorum..çok,çok,çok güzel di.. Böyle özel ve önemli günleri doya doya yaşamalıyız bence..Hiç paranız yoksa bile sadece o havayı solumak için bile gidilebilir..Ramazan bitmeden birkez daha Ramazan sevincini yaşamak isterim..


Cumartesi gecesi bir taşla 2 kuş vurmak bu olsa gerek..Beyoğlu Fransız sokağın daki entel,mistik,Marjinal bir hava'nın içinden,gül kokan,tarih kokan,Sevinç yaşatan bir Ramazan gecesi yaşadım..Bütün bu güzellikleri içinde barındıran İSTANBU'u seviyorumm ve Beyoğlu Belediye Başkanı'na ve tüm çalışanlara teşekkür ediyorum..
Sizlerede sevgilerimi yolluyorum efendim..Hayrlı iftarlar..






6.09.2009

TOPHANEDEN GİRDİK YOLA, BEYOĞLUN DAN ÇIKTIK RAMAZAN'A-1-


Biraz yorgunum arkadaşlar ama yine de yazmak istedim..neden mi yorgunum?
Cumartesi günü Annem'in daveti üzrine yine Beyoğlu Tophanedey dik..Güzel bir iftar yemeğinden sonra (Canım annem çok güzel yemekler yapmış o güzel kıymetli ellerini öperim ben onun canım benim ) dedik şöyle bir taksim turu yapalım..

Eşim,Oğlum ben ve kız kardeşim ile birlikte evden çıktık,Önce galatasaray da bulunan şu meşhur Fransız sokağın dan (Cezayir sokağı) geçtik..Eskiden o sakak bizim mahalle komşularımızın akrabalarımızın oturduğu sokaktı ve şimdi turistlerin,Sanatçıların,Entel sosyete'nin vazgeçemediği eğlencelik bir mekan oldu..Sarı ve kırmızı renkte mum ve loj'un hakim olduğu sokak ta mistik kokular hakimdi..Dar ve taş merdivenli sokakta sağlı, sollu cafeler var,dışarıya konulmuş masalar üzerinde yanan zayıf renkli mumlar, hoş bir hava katmış..
Her cafe'de bir canlı müzik vardı..Biz sadece sokaktan gezme amacıyla geçtik..Bizim amacımızı daha farklıydı..Şöyle bir gözlemledim..ee malum elimiz biraz kalem tutunca yerdeki çekirdek kabuğunda bile yazacak bişey arıyoruz değilmi? :) Bazı masalar da alkol vardı insanlar içki içiyodu,Bazı masalar da ise çay yada kahve içiliyordu..Yani ramazan ayını yaşayan ya da yaşamayan farklı kesim den farklı insanlar vardı..Herkezin kendi tercihidir..Asla yargılayamam bende bir kulum çünki dini konu da insanları yargılayacak biri varsa oda yaradan yüce Allah'tır..
Ama hoş bir mekandı güzel kokular ile birlikte kendinizi paris te gibi hissetiriyor size Faransız sokağı..Bu sakağı yeni turistik mekan haline dönüştürenlerin ellerine sağlık diyorum..Gerçekten tophane,Galatasaray,Beyoğlu semtlerine güzel getirileri olmuştur..
Fransız sokagın dan çıktık ve Galatasaray dan yukarı yürümeye başladık,İstiklal / Beyoğlu'na çıktık..Allah (c.c) Nasılda farklı ,farklı yaratmış insaları her türlü insan görmek mümkün..Tankçısın dan,punk çısına,Entelin den ,danteline,mini eteklisin den kapalı giyimlisine, Saçın dan göz rengine bir sürü farklı insan..Yaradılışdaki ham maddelerimiz aynı olmasına rağmen yine de yaradan biz insanları farklı farklı yarattı..

Birbirimizi tanıyabilelim diye,iyi,kötü,güzel,çirkin ayırt edebilelim diye,Değişik bilgi ve kültür alışverişi yapıp,Keni yaşayışımızı,Kendi Dİnimiz ve kültürümüzün kıymetini daha çok bilelim diye tüm insanları farklı yarattı..Konu nerden nereye geldi ben şimdi biraz istirahat edeyim yazıya devam edecem..
Şimdi den haepinize hayırlı İftarlar diliyorum..Yazı'nın 2. bölümün de görüşmek üzere..:)

Resimler malesef alıntıdır..:(

5.09.2009

ARTIK BENDE BİRMİLYONKALEM DEN BİRİYİM ..


Ben de artık Bİrmilyonkalem den biriyim..Sevgili Uzağa giden kadın dan gelen davet üzerine yazılarım artık Bİrmilyonkalem sitesin de yayınlanmaya başladı..Çok güzel bir duyguymuş..Bana bu güzel duyuguyu yaşatan uzağa giden kadın ve tüm Birmilyon kalem sitesi yöneticilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum..

Yazılarım beğenilip Bİrmilyonkalem sitesinde yayınlanmaya layık görülmesi beni çok onurlandırdı..Kendi halinde bir blogger'im bizim gibi yeni yazar adaylarına fırsat verilmesi tanıtımımızın yapılması gerçekten çok motive edici ve güzel bir olay..

Birmilyonkalem ailesi'nin bir bireyi olarak beni kabul ettikleri için kendilerine çok teşekkür ediyorum umarım çok güzel yazılar paylaşırız..ve güzel dostluklar ediniriz..
Bİrmilyonkalem adına Sİyah Kelebek'i davet eden Uzağa giden kadın'a çok teşekkür ediyorum sevgilerimi selamlarımı sunuyorum..

Ve bu yazıyı okuyan herkezi 33 köy 3003 öğrenci yardım kampanyasına yardıma davet ediyoruz..okulların açılmasına az kaldı..Bu yıl ki ramazan fitrelerimizi yardıma muhtaç öğrenci lere vermek daha büyük bir sevap olacaktır..Ben de bu yıl ramazan fiteremi yardıma ihtiyacı olan öğrenci arkadaşlarımıza vermek istiyorum..Sizde küçük bir yardımda bulunup vicdani ve insani görevinizi yapın..
Herkeze selamlar ve sevgiler..

4.09.2009

HELE GEL UŞAĞUM İKİİ HAMSİ'NUN BELİNİ KİRALUM..


04 Eylül 2009 Cuma


Eylül demek Balık demek benim için..Balık mevsimi açıldı çok şükür..Deniz den babam çıksa yemem belki ama deniz de babam balık olsa yerim ..Her pazartesi bizim mahalleye pazar kurulur..Gündüz bir posta ben çıkar balık alırım akşam iş çıkında eşimde pazara uğrar ve o da balık alır..Her pazartesi benim Balık Temizleme günümdür..Kendi aldıklarımı temizler bir güzel pişirir yeriz..Eşimin aldığı balıkları da temizler buzdolabı'nın buzluğuna atarım..
En az haftada 2 kez balık yenir bizim evde kışın..Çok seviyorum çoookkk..En çok sevdiğim balık Hamsi dir..


Heleki mısır unu ile piştimi daha lezetli oluyo..Annem'İn ana tarafı Karadenizlidir hamsili mısır ekmegi pişiririz şöyle avuç içi kadar köfte gibi yapar bol yağda kızartılınca nefis olur..Şimd burda tarifini versem yemek bloglarına ayıp olur ama şöyle küçük bir tarif vereyim..
Karadenizli arkadaşlar daha iyi bilirler..Yarım kilo kadar hamsiyi dikenleri ve iç kılçıkları bir güzel temizlenir..Yıkanır..Göz kararı yada yarım kilo kadar mısır ununa biraz tuz katılır ve temizlenmiş hamsiler de mısır unu na katlır ve bir güzel yoğurulur..Hamur çok katı olmayacak bu harca bir miktar da su ilave edilir..ne çok yumuşak ne de çok katı halde bir hamur hazır hale getirilir..
Hazırlanmış mısır unlu hamsili hamur dan bir yumurta boyutu kadar alınır,elde yuvarlanır avuç içine sıgacak kadar köfte şekili verilir ve bol yağda kızartılır..Muhteşem oluyo arkadaşlar..


Valla ben çok seviyorumm..
Birde Yine hamsileri kılçıkları ile temizleyip una ve yumurtaya batırıp kızartın biraz zahmetli oluyo ama inanın tadın dan yenmiyo..Ben gelecek pazartesiyi dört gözle bekliyorum pazar dan balık almak için..Yemek bloğu olan arkadaşarıma da burdan sesleniyorum..Balık ile ilgili tarif versinler..Mesela Hamsili pilavı çok merak ediyorum..yapmak istiyorum ama cesaretim yok..bakalım azda olsa kendime yapacam şu hamsili pilavdan..itiraf ediyorumm arkadaşlar ben bir BALIK KOLİĞİM..( Aramıza hoşgeldin Sİyah Kelebek :)) diyenleri duyar gibiyim ..) Herkeze bol balıklı bir kış sezonu diliyorumm hadi kalın sağlıcakla..

NOT: Yazı'nın başlığın da Karadeniz şivvesi kullanmaya çalıştım ama becerebildimmi bilmem af buyurun değerli okuycu.. :))

3.09.2009

CAAAAAANNIIIMMMMM BEENNİİİMMMMMM...

Ayyy anacımm bakın şunun güzelliğine kaşına gözüne ifadesine..Çok seviyorum onu yaaa..
Yüzü,İfadesi kadar sesi ve ilahileri de bir okadar güzel..Dün akşam ATV ana haberde çıktı Sami Yusuf..

Tamda iftar hazırlıyorum 5 dakika falan var..Elimde tabaklar içeri girdim..Eşimde kolktukta elinde kumanda tv ye bakıyo..Bir baktım atv haber de Sami Yusuf konuk..Yemin ederim koca bir çığlık attımm..

Eşim döndü bana baktı bende ona baktımm..''Neolur kusura bakma ama Ben onun büyük hayranıyım,kıskanma sakın dedim..Çok seviyorum onu napiimm'' dedim..Eşim elinde kumanda ile biraz kovaladı evin içinde ama tatlıya bağladık sonun da..:) Tertemiz bir yüzü var lekesiz..Bakışları ise şahibesiz, içten ve samimi..Şarkılarına,İlahilerine kattığı sevgiyle de birleşince bambaşka oluyor..Ben şahsen çok hayranım ona ..Her fırsatta dinliyor ve izliyorum..Bu resimleride Facebook tan aldım..Sizde bir göz atın derim..

Her yıl Ramazan ayın da İstanbul'a gelir..o güzel sesinden ve yüzünden bizi mahrum etmez..Çok değişik bir elektriği var Sami Yusuf'un..Bazı ilahilerini dinlerken gözyaşlarıma mani olamam ..Yüz ifadeSİ ve güzelliği ile sesi de birleşinde tam bir bütün oluyor onu görmeye ve dinlemeye doyamıyorum.. yarın ,yani 4 eylül cuma günü saat 21.00 'de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda Ramazan konseri verecek ne kadar isterdim gitmeyi onu daha yakında görmeyi ve sesini daha yakının dan dinlemeyi..Benim yerime gidin dinleyin ve izleyin..Bütün Sami Yusuf Hayranlarına Duyuru olsun burdan..
ALLAH ONU YARATIRKEN HİÇ İŞİ YOKMUŞ SANKİ ..öZENE BEZENE ÜZERİNE TİTREYEREK YARATMIŞ kALBİ'NİN GÜZELLİĞİNİ DE YÜZÜNE YANSITMIŞ..

2.09.2009

BİR GÜN DAHA ELVEDA DEDİ..



Güneş gidecek az sonra ..Karanlık çökecek tüm şehre..Zaman akıp gidecek yine..
Bir gün daha bitecek ve bir daha asla bu gün geri gelmeyecek..Eyy dost..Bir daha mı yaşayacaksın sanıyorsun bu günü? Yookk hayır..! sen bugün öldün..Sen bu günü de öldürdün..Gözleri'nin önünde bir gün daha öldü ve gitti..

Ömür denilen bir kaç gün den bir sayfa daha mazi oldu..Sırf sana inat,sırf bana inat,Sırf yaratılışa inat el salladı ve veda etti bir gün daha..Kıymetini bildinmi yaşadığın her saniye'nin? Değerini bildinmi Kalp'inin Atışını? peki yediğin bir yudum ekmeğe,içtiğin bir damla suya hiç şükür ettinmi?..
Saatlerin su gibi akışına şahitlik ediyoruz her gün bir kez daha..Çaresi bulunamayan 2 şey var bana göre

,
1-Ölüm
2-Geçip giden zaman


Zaman da Ölüm gibidir..Asla çaresi yoktur..Gider ve asla birdaha geri gelmez..Her derdin çaresi yine zamandır aslın da..Eğer zamanınız varsa Kıymetini bilin..Ertelemeyin,beklemeyi de bilin ama asla Unutmayın..Zaman çekip gitmeye mahkumdur..Her canlıya biçilmiş bir ömür var yani çok fazla vaktimiz yokk..
Her gününüz bugünden daha güzel geçsin hayırlı iftarlar..

1.09.2009

BEN SONBAHAR KADINIYIM..


01 Eylül 2009 Salı


Bu gün sabahın 4:30 da başladı eylül'ün ilk yağmuru..Ben geldim dedi..Hemde herkezin uyanık olduğu sahur vaktinde yağdı bir Eylül yağmuru..''Sonbaharım ben işte geldim..Çok bekletmedim sizi bakın eyy insanlar ben geldim ben,işte ben aylardan Eylül,Mevisimlerden Sonbahar..''

Sabah Ezanı'nın sesiyle geldi..Sevindim,Hava beyaz bulutlu ortalık ıslandı..Yağdı,yağdı..Eylül geldi..Sonbahar geldi..''Biraz daha ısıtırım sonbahar güneşimle sizi ama sonra ıslatırım,üşürsünüz ona göre'' dedi..Ben eylül'ü seviyorum Ben sonbaharı seviyorum..İçim huzur doluyo puslu havalar da..Sakinleşiyorum..

Ezan sesi bittiğin de Yağmur sesi geldi kulaklarıma kendi yatağıma gitmedim sahur dan sonra oturma odasındaki koltuğa uzandım..Pencere de açıktı hafif esen rüzgarla yağmur sesi tarif edilmez rahatlık ve huzur verdi bana..
Sabah oldu bir baktım Heryer karanlık,güneş yok..Heryer gri sağnak yağmur devam ediyor..İşte bu dedim Beklediğim hava bu..İstediğim Atmosfer bu dedim içimden ve şöyle dedim kendime,

BEN SONBAHAR KADINIYIM ..

Sonbahar'ın bu ilk ayı olan Eylül herkez için. hayırlı uğurlu bol bereketli bir ay olur İnşaallah..

Yaaa bide şimdi Yukardaki resmin içinde olmak isterdim ki sormayın..:)