her yere izler bırakan Baktığı her göz'de hayâl olan. Kalemi kanatlarıyla tutan,Çırpınışını yazılara yansıtan bir Siyah kelebeğim.Hepinizi beklerim.Hoşgeldiniz Efendim.!



30.06.2009

BUDA BENİM MUTLULUĞUM



Mutluluk nedir? Mutluluk nasıl bişeydir?.Kimine göre para,kimine göre,tatil,kimine göre müzik..mutluluğun tarifi kişiye göre değişiyo..Bana göre ekmek arası peynir yemektir mutluluk..Akşam üzeri çocuklarıma park gezisi yaptırdıktan sonra..Eve geliş,üst baş el yüz temizliği,akşam üzeri yorugunluk atıştırması,ve güzel bir çay..


Çocuklarımı parktan geldikten sonra,eğlenmiş ve keyifleri yerinde görmek ayrı bir mutluluk..yemeklerinide yedilermi işte tam keyif..annelik görevimi yapmanın huzuru var içimde,çocuklar yazın sokak istiyor,park istiyor,eğlence istiyor,ancak akşam üsttleri onları çıkarabiliyorum,gündüz çok güneş ve sıcak oluyor..

Ama o akşam üstü gelene kadar'da beni çok üzüyorlar..Günün güneşin alnında dışarıda oynayan çocukları gördükçe,yakama daha bir yapışıyolar..Ama malesef dışarda oynayan çocukların terbiyeleri tam değil..
Ağızları adeta küfür makinesi olmuş..Kimse kusura bakmasın ama çocuğumun küfür öğrenmesini istemediğimden kapı önüne bırakmıyorum..Evet çok üzülüyo onlarla oynamadığı için,eğer onlarla oynarsa,küfür baz olacak..Küçücük beyinleri küfür öğrenmesin..

Ğörüyorum'da daha 1 yaşına basmış küçücük çocukları o güneşin alnında sokağa bırakanlar var,bazıları yalınayak,elleri yüzleri kir pas içinde..Tamam çocuk oyun oynayarak büyüyecek ama, bu kadarıda fazla..
Başlarında ne anne nede baba var akşama kadar sokaklarladalar..Akşam olunca 'da annler ellerin'de terliklerle çocuklarını döverek eve sokamaya çalışıyolarlar..Olucak iş değil..
Bu çocuklar büyüyünce nasıl bir birey olacaklar, bilemiyorum..Ben çocuklarımı akşam üzeri 1 yada 2 saat kendi himayem altında,bazen kapı önünde bazende parkta oynatıyorum..ve eve dönme zamanı gelince,hiç zorlanmadan eve götürüyorum..

Güzel bir duştan sonra yemeklerini yediriyorum,ve soruyorum hergün sorarım, ''eğlendinizmi''diye..''çok eğlendim anne'' sözlerini duyunca benden mutlusu yok..işte ozaman ekmek arası peynir ve çayımla keyif yapıyorum..Çünkü onları mutlu etmişimdir..ve bu keyfi haketmişimdir..Mutluluk benim için Çocuklarımı sevindirdikten sonra geliyor..Onları mutlu ettikten sonra..ekmek arası peynirim ve yanında kocaman bir kupa çay, işte buda benim MUTLULUĞUM..

29.06.2009

HANGİSİ DAHA MUTLU?


Geçen gün bir arkadaşımızın blogun'da gördüm bir kaç köy manzarası koymuş.
koyunlar keçiler oğlaklar. yalnıız ağaçlar. etrafı yeşillikler dolu patika yollar.içi hayvanlar la dolu çiftlikler.ayakları terlikli mutlu bakan çocuklar.

şöyle bir düşündüm. baktım o yırtık terliki ama mutlu çocuğun gözlerine ve yüzüne,
neden bizim çocuklarımız mutlu değil?. büyük şehirler de yaşayan çocuklarımız neden mutsuzlar.? her türlü, imkanları ellerin de var.büyük şehirler'de okullar bakımlı,imkanlar geniş,marketler bol, hertürlü oyuncak temin ediliyo, her evde artık bilgisayar var her türlü oyunu orda oynayabiliyorlar.parklar'da her türlü oyun aletleri var, kapalı lünaparklar. çocuk tiyatroları. ana sınıfı etkinlikleri.ama yinede sıkılıyorlar herşeyden buka dar sıkılan ve her şeyden çok çabuk pes eder oldular.

tabiki bunun nedenleri vardı. şehirli anneler hemen hemen hepsi çalışıyorlar.,eve yorgun geliyorlar, babalar akşam olunca ya tv karşısında maç izliyor yada bilgisayar başında vakit geçiriyorlar, anneler güzellik düşkünü olmuş,bir çok zamanın ayna karşısında geçiriyorlar.çocuk bir soru sorsa '' sus bakıyım git oyunu nu oyna'' deyip başından salıyorlar.Arkadaş sohbetlerinde '' şiişştt bizi dinleme arkadaşınla oyna '' diyip güvensizlik yaratıyorlar. Köydeki anne babalar hiç kavga etmezken şehirde ki anne baba hemen her gün ve genellikler ya maddi sorunlar yüzün den yada hangisi çocukla daha çok ilgilenilmesi gerektiği nin kavgasını yapıyorlar .

Çocukların önlerine her türlü imkanı sunup.,kendimizi rahata çıkarma çabası içersindeyiz. Ama köyde yaşayan çocuk daha mutlu elinde şehirli çocuk gibi imkan yok tek oyuncagı koyunlar kuzular, anneler evde, güzeelik meraklısı değil başında tülbenti. elleri hamurlu çocuklarının sevecek yiyecekleri yapma derdinde.

Çocuklar da sokaga çıkma korkusu yok. sabahtan akşama kadar canllı oyun arkadaşları var. şehirli her bir çocuk sanal arkadaşlık kurma çabasında. bilgisayar oyunlarıyla. şehirli çocuk gece rüyasında örümcek adamı, yada batmen görürken.

köylü çocuk o gün oynadığı koyunları kuzuları doğal hayatı görüyor rüyasında.
Anneler babalar bakımlı değil eller hojeli dudaklar boyalı değil.Yabancı parfüm kokuları fıçkırmıyor bedenlerinden. Paranın kıymetini daha çok biliyorlar onlar kriz nedir bilmiyorlar, köy yollarında trafik yok.,araba yok, büyük şehirde her yolda her köşede lüks arabalar, süslü hanımlar beyler. Çocukların üstü başı markadan geçilmiyo her yerleri marka ama yüzleri hala mutsuz.,istekleri bitmiyor. Onu isterim bunu da isterim.,ömür törpülüyorlar.

Ğeleceklerinden şüphe ederek yaşıyoruz. şimdikin den daha iyi yaşasın lar istiyoruz. hayatları zenginlik içinde geçsin istiyoruz. bir dedikleri iki olmasın gözü arkadaşı nın ayakkabasında kalmasın daha üstün olsun istiyoruz.
şehirde çocuklar okumaktan okula gitmekten sıkılır oldular. ama köyde yaşayan çocuk öylemi? yarım etek yarım gömlekle yırtık pabuç larla çogu zaman yazacak kalem bulamıyorlar .ama ellerinden kitap düşmüyo ne kadar okursan o kadar iyi dir diye öğretmiş dedeleri. şehirli çocu ğun dedesi hafta sonu torununa, ''Toysrus''' dan oyuncak alırken. köy deki dedeler. köy bakkalına gelen yeni çilek kokan bir kurşun kalem alıyorlar. Ama şehirli çocuk ''ben bu oyuncağı beğenmedim'' diye nankörlük edip 2 saat geçmeden oyuncağı kırarken. köydeki çocuk o dedesinin aldığı çilek kokulu kalemi belki yıllar boyu saklayıp kıymet biliyor.

Kimse yanlış anlamasın. burda amacım kültür ayrımı yapmak değil. ama görünen köyde klavuz istemiyor.Bir oralar da köylerde yaşayan çocuklarımıza bakalım, birde şehirde elinde her imkanı verdiğimiz çocuklarımıza.hangisi daha mutlu bakıyor. eline bir oyuncak verip 2 dakika mutluluk yaşayan.çocukla, bir de elinde kuzusu olan bir çocuğun gözlerinin içine bakın.o zaman farkedecek siniz. tabikide hadi tası tarağı toplayıp köylere gidelim demiyorum.,ama arada bir hayvan sevgisini aşılatalım evde değil hayvan dışarı da sevilir. ben hayvanları sevsemde evde hayvan beslemeye de karşı bir insanım çocuklarımıza doğal hayatı öğretmeliyiz. var ve yok arasındaki farkı öğretmeliyiz, ''hayır'' diyebilmeliyiz. Çok pahalı marka giysiler eşyalar, almamalıyız.

Pahalı birşey alsakta onun kıymetini bilmesini sağlalamız gerekiyor. Lüks ve pahalı alışveri merkezlerine değilde doğal parklara götürmeliyiz. Onlar bizim geleceğimiz. bazı zorluklara alıştırmalıyız. Çocuk hayatında sadece sınavların zorluğunu yaşamasın.

bir el marifeti öğretmeliyiz. bunlar benim fikrim katılan olur katılmayan olur. saygı da duymak lazım ... Neyse sizi daha fazla sıkmayım. :=) kendinize iyi bakın sevgiyle kalın..

28.06.2009

İLLE'DE ROMANIZ



Uzun bir aradan sonra, İllede Roman olsun yarışması,Şhow tv 'de yeniden başladı.ilk yayınla'nan bölümü çok yankı uyandırmış,herkez tarafından çok sevilmişti.Bu defa yine romancıklarım sahne'de.Oyunları,dansları güzel sesleri ve şarkılarıyla,yine şahaneler yaratıyorlar. Şuan hem izliyorum hemde yazıyorum.

Bir kez daha roman kültürün de doğmaktan gurur duydum. Durmuş ruhum yeniden canlandı..Rengarenk kostümleriyle,cap canlı danslarıyla işte bizim dünyamızı geçek anlamda yansıtan bir yarışma..İlk defa bir kanal ,bir proğram,kendimizi bu kadar iyi ifade etmemize olanak sundu.. Kendi adıma Şhow Tv 'ye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Yeniden dünya ya gelmiş olsam yine roman kültürün de doğmak isterim kendimi çok özel hissetiriyo bana roman olmak..Her nekadar her türlü alanda karşımıza sorun olarak çıksada önemli değil..Her milletin iyisi kötüsü nasıl varsa ,bizim kültürümüzde'de iyi de var kötü de var her kesi aynı kefeye koymamak gerek.

Kayın validem hala beni roman olmam'dan dolayı sevemese de, her fırsatta yüzümüze bu olgu şamar gibi insede seviyorum roman olmayı,romancıklarımı seviyorum beyaa..:=)

Tv 'de İlle'de roman olsun proğramı' nı izlerken bloğum'daki profil bilgilerini eksik yazdığımı anladım..Oturdum hakkımdaki bilgilerimi yeniden düzenledim...şimdi artık gerçekten ben olmuştum..

Canlarım roman'cıklarım,sizi seviyorum..Kendimi de roman olduğum için daha çok seviyorumm..

27.06.2009

İLK AŞK



Oğlum aşık oldu.Daha 5 yaşında ama geçen yıl yaz aylarında parka gidip gelirken,orda tanıştığı,kendisinden 1 yada 2 yaş büyük,mavi gözlü,sarışın birazda tosuncuk,Elif adında bir güzel kıza aşık oldu.
Aradan 1 yıl geçti ve yine yaz geldi. Bahar ve yaz aylarının verdiği,aşık olma olayını artık oğlumda yaşıyo.

daha geçenlerde gittiğimiz parkta,başka kız çocuklarıyla oyun oynadı ama,gözü hep eflif'i aradı.
Eve gelediğimzde,sordum.''Berkay nasıl parkta eğlenebildinmi?'' diye.Berkay;hayır anne elif'i göremedim neden gelmiyorki? Ben onu çok seviyorum evlenme teklifi edecem'' demezmi..Çok şaşırdım ve kocaman bir kahkaha attım.Oğlumda utanğaç bir gülümsemeyle güldü..
Oğlum daha yaşın küçük ama büyüyünce daha çok seveceğin birisi çıkacak karşına önce okula gitmelisin,

okulunu bitirip askere gideceksin.Daha sonra iş hayatına atılacaksın,ve evlenme çağın gelince tabiki sen kimi istersen onunla evleneceksin dedim ama bu kişi elif olmaya bilir.Elif senden biraz büyük.''O'' senin ablan sayılır.

Bence sen bu sevda dan vazgeç dediysemde olmadı.
Ben kimseyi istemem kimseyi beğenmem,ben Elif'i seviyorum, diyor hala. Çok kararlı görünüyor.Daha şimdiden kayınvalide olmuş hissiyatına girdim. Şu zamane çocukları biz Anne, Babaları,zamansız derde sokuyorlar. Zaman geçtikçe büyüdükçe,daha kaç kıza aşık olacak,kaç evlilik kararından geri dönecek..

belkide yıllar sonra evlenmek bile istemeyecek..
Ah benim güzel oğlum,inşallah şimdi olduğu gibi ileriki yıllarda 'da anne'ne herşeyini anlatırsın.

Allah bana uzun verdiği sürece,her yeni aşkında,her biten aşkında,üzüntünde ,sevincinde gelip her şeyini anlatabileceğin en yakın arkadaşlarından biri olmak isterim.

Evlenip 'de çocuk sahibi olduğun zaman bu güzel anımızı torunlarımın'da okumasına vesile ol.Seni seviyorum benim güzel oğlum BERKAY'IM..

26.06.2009

BÜYÜK YILDIZ ARTIK YOK



Bir yıldız daha kaydı gökyüzünden bu öyle bir yıldız değildi, çok farklı bir ışığı vardı bu yıldızın.

Çocukluğumuz 'dan gençliğimize kadar, bir çok kişinin ölmeden önce bile en sevdiği ,hayranlık duyduğu tek sanatçıydı.
Şarkıları ve dansıyla bizim tek idolümüz'dü sesini duyduğumuz,şarkılarını dinlediğimiz ,ve danslarını hep örnek aldığımız, hatta ve hatta taklit etmeğe çalıştığımız tek ve ilk sanatçıydı o.

siyah gözlükleri,siyah kostümleri, siyah fotür şapkasıy la, zayıf ve ince bedeniyle, inanılmaz sesi,şarkıları ve danslarıyla,yoksul ülkelere ettiği yardımlarla, evlat edindiği kimsesiz çocuklarla, en sevdiğimizdi o. Kimler geldi kimler geçti ama o hiç unutulmadı.

Yıllarca sesini duyamadık,danslarını izleyemedik,ara ara kötü haberleri geldi kulağımıza ama yine sevmekten vaz geçmedik onu. O ilk aşk gibiydi,ilk sevdiğimiz,annemizin karnında ilk hayranı olduğumuz sanatçıydı.

Beyaz bir tene sahip olmak için, geçirdiği dizi dizi estetik ameliyatlar sonucunda,bedeni büyük tahribatlara uğradı.ve yorgun bedeni daha fazla direnemedi,degermiydi be Michael , beyaz olmak uğruna ölmek yakıştı mı sana, çocukların öksüz kaldı. şarkıların sessiz,biz sensiz sen kimsesiz.
Yolun açık olsun Michael Jakcson Seni unutmayacağız.

25.06.2009

FAKİR AMA MUTLU


Fakir ama mutlu evet böyle bir olgu var. bu resmi seher çalhan'ın blogun da gördüğümde istemeden ağladım. kendisinin affına sığınarak bu resmi kaynak belirtmek üzre aldım ve bişiyler yazmak istedim
işte sevgili arkadaşlar. zengin parasıyla mutlu olurken.fakir çocuklarıyla mutlu oluyo.

Yorganları kısa,ayakları dışarda kalmış damları akıyo,baba çocuklarInı yağmurdan korusun diye, şemsiyey le örtmüş üstlerini, yatakları nın en ucudaki ayakları yok bir tahta parçasıyla yatağı kaldırmışlar aşağı doğru kaymasın diye,pencere'de perde yok cam yok bir gazete kağıdı var. oda rüzgardan uçmak üzre,

Fazla yastıkları 'da yok birbirlerinin sırtına yatmışlar yastık niyetine,bir kedileri bir köpekleri birde horozlarıvar
ama yüzleri ne kadar da mutlu,nasıl gülümsüyorlar. fakirler ama gerçekten mutlu görünüyorlar fazla söze gerek yok ne anlatsak boş gelecek. biir ömür boyunca bir yastıkta kocamak bu olsa gerek.
Zengin tatilde yurtdışında paraya para demez ve yine mutlu olmazken. bakın bu güzel aile tablosu. nasılda anlatmış mutluluğun resmini. bu mübarek kandil günün'de bundan daha iyi bir mesaj olmazdı hepimiz halimize ne kadar da şükür etsek azdır. bugün ellerimizi semaya açarken. biraz dünyevi isteklerden uzak durup yoksul insanlara ,sokakta yaşayan hayvanlara ve savaş altında olan ülkelere. dua edelim ve halimize şükür edelim olurmu.?

ALLAHIM, BİZLERE UYGUN GÖRÜP VERMİŞ OLDUĞUN TÜM NİYMETLERE HAMD'I SENALAR OLSUN
SANA BİNLERCE ŞÜKÜRLER OLSUN EYY YÜCE RABBİMM SEN BİZİM GÜNAHLARIMIZI AFFETT
AMİN

fotoğraf kaynak: SEHER ÇALHAN

24.06.2009

gerçek dost maydonoz





Blog dünyasında çok yeniyim yeni yeni adımlarımı atmaya başladım bu benim için bir iş bazı arkadaşlar kasmayın aman boşverin desede benim için önemli bir iş blog yazmak severek yaptığım biş çünkü
blog dünyasını sessiz bir topluluk olarak görürdüm herkez yazısını yazar ve çekilir. ama öyle değilmiş.

bizi farkedenler de varmış.yeni adımlarmızda biz yeni blogçulara destek verildi kendi resmimi ve blogumu başka bir sayfada tanıtılırken gördüm çok ama çok sevindim. çabaların boşa gitmediğini gördüm. cidiye alındığım için çok mutlu oldum bana bu mutluluğu yaşatan MAYDONOZ BLOG TOPLULU'ĞUNA sonsuz teşekkürler. siyah kelebek blogumu kendi sayfasında tanıttığı için tekrar tekrar şükranlarımı sunuyorum
sevgiler maydonoz...

ROLLER DEĞİŞTİ



Bu aralar çok blog gezdim hep birbirine benzeyen bloglar gördüm sıcaktanmıdır nedir her nereye baksam kadın nasıl olmalı, erkek nasıl olmalı, kadın erkekten ne bekler, erkek kadından ne bekler, iyi hadi bende modaya uyayım bende bişiyler yazayım dedim.kadın kadın gibi olmalı,erkekte erkek gibi olmalı diyerek klişe bir söz le atıvereyim kendimi :)
ama malesef yediğimizdenmidir içtiğimizdenmidir nedir bilemedim hormonlarmı değişiyo artık ne kadın kadın gibi nede erkek erkek gibi. erkeklerin biraz kadınlık hormonları agır gelmeye başladı kadınlarda da erkeklik hormonları üremeye başladı.
erkekler daha naif kadınlarda maçolaşmaya başladı. eskiden erkekler aşkım bitanem hayatım gibi sözlerde bulunmazlardı. ama şimdi bakıyorumda nerdeyse
kanatlanıp uçacaklar. cik cik sesleri yayıyolar etrafa. kadınlarda asarım keserim hele bana bir kilo almışsın desinde bak ben onun kafasında vazo kırmıyormuyum havasına girdiler.

erkeler daha derli toplu sakallar bıyıklar artık daha moda ya uyumlu saçlar jöleli, kulaklar küpeli. daha dar pantolon giymeye başaladılar mesela.
kadınlar ise artık topuklu ayakkabı bile giyemiyorlar. saçlar daha kısa kesim daha bol salaş kıyafetler.

erkek tarzı kol saatleri. yüzlerini daha sert gösteren makyaj tarzları özellikle göz makyajı daha ağır koyu göz kalemleriyle sert bakışlar elde etmeye başladılar.
artık erkek etrafta kendine göre bir kız bulmak için helak olmuş durumda. kızlarda yanında erkek olmasın istiyo

artık erkek daha çok yuva kurma derli toplu bir hayat kurmak isterken. bayanlar evliliken kaçıp daha özgür hayatları tercih eder oldular. hatta ve hatta tek gecelik aşk haberleri bile bayanlardan geliyo.

artık daha çok aldatan kadın oldu. ağlayan da erkek.:) artık kadınlar heryerde kendini teşhir etme durumunda. cinsel ağırlıklı konular en çok hanım yazarlardan geliyo. ve hiç çekinmeden. cesurca ifadelerde bulunuyorlar. takdir etmekmi lazım yoksa düşünmekmi? ''vay be erkek gibi kadın'' dendikçe kadınlar dahada coşmaya başladı. ama bence ne olursa olsun erkek yanında böyle maço tarzı bir kadın. asla ve asla istemez. kendini heryerde teşhir eden bir kadın hiç erkek tarafından kabul görmez. bir erkek bir bayana bir söz ederken bin defa düşünür oldu.ama kadın pat diye her ağzına gelen lafı eder oldu. erkekler siğara ve alkolden uzak durmaya başlarken kadın daha çok alkol ve siğara bağımlısı oldu.

her ne yana baksanız bir birine benzeyen hanımlar. aynı tarzlar. aynı üslüplar. naziklik artık beylerin tarzı oldu.
erkeklerin bayanlara kulandığı nazik hitaplar. begenilmez sevilmez oldu. hatta nerdeyse beylerin verdiği çiçekler o anda çöpe gider oldu. galiba erkeklere hak vermek lazım. yuvayı diş kuş yapamıyo artık.
bence bu geçici bir moda sadece. üzüm üzüme baka baka kararır misali her kadın birbirini taklit eder oldu.

bu herkonuda böyle ama kadın gibi olayım derken tamamen zivanadan çıkıyoruz. kadın erkegi kıskanmaz kadın kadın kıskanır her zaman. falanca hanım şunu yapmış ay bende yapayım. o şunu almış hemen bende gideyim alayım. o şuraya gitmiş bende eksik kalmayım. hemen gideyim.artık kadınların kendine özgü tavırları kalmadı. ne erkek bir kadının peşinden koşar oldu neden bir kadın erkeğin peşinden artık kadın kadının peşinden koşuyo bir birini geçme daha marjinal daha enterresan olma yolundalar.

erkek herzaman anaç tavırlar bekler kadından . ve tanrı kadını yarattı sözü boşuna söylenmedi. aslında erkek seksi kadın'da pek sevmez kadınlar seksi olma çabasına girdikleri için de erkek sadece bundan faydalanır. erkek yanında süper seksi bir hanımda taşımak istemez. bakımsız erkek tipli moço tarzı bir kadında taşımak istemez. hem seksi olsun hemde maço olsun bu hiç olmaz. ama malesef. özenti, ve marjinal olmak moda oldu her nekadar bunuda başarmaya çalışsalarda. eninde sonunda kadın yine kadın gibi olmak zorunda dır. kadın gibi olmak hiçte zor değildir. sadece iç sesimizi dinleyelim dış seslere kulak tıkayalım kadın kendine özgü en özel yaratılmış bir varlıktır. bunu ayaklar altına almayalım. özgün davranışlarımıza dönelim. erkelerin bizi kendi halimize bırakmalarına izin vermeyelim ama onların dikkatini çekmenin yoluda marjinal olmak yada maço takılmak değildir.

sonra kocam beni aldattı, sevgilim beni aldattı diyip her hatayıda erkekte bulmayalım
bu benim kendi özgün düşüncemdir. ve bir bayan olarak kendime ve tüm bayanlara yaptığım bir öz eleştiridir. sevgiyle kalın efenim :=)

23.06.2009

AH KOMŞUM AHH



biraz anlayış istiyoruz dost bildiklerimizden biraz dikkat ve özen benim kimseye yapmıcam bişeyin banada yapılmasını istemiyorum heleki söz konusu çocuklarım olunca.
eğer benim çocuğum hastaysa iyilşene kadar ne çocuklu misafir kabul ederim. nede kendim giderim

kimsenin çocuğuna ,evine mikrop bulaştırmaya hakkım olmadığını düşünüyorum.herkezde benim gibi düşünsün istiyorum.
ama bazen bunu düşünmeden,insafsızca hatta düşmanca yapanlar var. zaten ortalık mikroptan geçilmiyo.

kene gribi, domuz gribi derken iyiden iyiye paranoyak bir toplum haline geldik. öpüşmek yasak tokalaşmak yasak.
biraz ateşimiz çıksa hemen aklımıza kötü şeyler geliveriyo. gerçi sakınan gözede çöp kaçarmış. aynen benim başımada böyle bişey geldi
canım kızım daha geçen hafta küçük bir grip atlattı. doktora götürdük. ve ilaçlarla tadavi ettik. kontrole de götürdük. ve güzel haberide almıştık artık iyileşmişti benim minik kızım. neşesi de iştahıda yerine gelmişti. taaki cumartesi günü anlayışsız komşum grip olmuş oğluyla bana misafirliğe gelene kadar

daha cuma günü oğlunu hastaneye götürmüş ve bir sürü ilaç almıştı. ve hemen akabinde. ertesi günü hasta oğluyla birlikte evime geldi. tabiki iyi niyetimle karşıladım ve baktımki çocuğu öksürüyo.'' hayırdır geçmiş olsun'' dedim. hastalandımı yoksa? diye sordum komşumda anlattı doktora götürdüğünü doktorun ilaç verdiğini anlattı. ve çocuk işte benim 2 çocuğumla birlikte komşunun oğlu oynamaya başadılar yaklaşık 2 saat birlikte oynadılar.

önce aklıma böyle bişey gelmedi. gayet sevecen tavrımla. misafirimi ağırladım. ve bir kaç saat sonra gittiler.
ve pazar akşamın dan beri 3 gündür uykusuzum kızım ateşlendi ve komşumun oğlundan kızıma virüs bulaşmıştı.
gözleri ve burnu sürekli akıyordu.yine neşesi kaçmış ve ağlıyordu. kızım henüz 2,5 yaşında mikrobu en çabuk kapma zamanı.
cumartesinden bu zamana kadar. 3 gün geçti. ve bugün yine aynı komşum yine geldi. oğlu hala iyileşmemişti. sesi hala kötü ve öksürüyordu. içeri davet ettim. ve içimden gelenleri bir bir saydım
küçük çocuk olan bir eve asla hasta görütülmez., iyileştikten sonra gidilir.
benim kızımın yeni iyileştiğini bile bile gelip hastalığı bulaştırmıştı. oğlunun suçu değildi bu annesinin suçuydu. biraz düşünmesini söyledim. aynı şey kendi başına gelse ne yapardı acaba? ve birinci gelişinde daha çok yeniydi hastalığı ve hemen bulaştı. birde aradan 2 gün geçtikten sonra yeniden gelmesi beni çileden çıkarmıştı. ilk gelişinde bişey demedim ama bunu neden tekrarladığını neden oğlunun iyileşmesini beklemediğini biraz sinirli bir şekilde sordum.

ve bilgim dahilde ona tembihlerde bulundum. birdaha ne bana ne de başkasına aynı şeyi yapmaması gerektiğini söyledim. daha dikkatli olmasını, asla ve asla hasta iyileşene kadar küçük çocuk olan bir yere. elini kolunu sallayarak gidilemeyeceğini anlatmaya çalıştım. evet komşum bana darılmıştı. ve küsmüştü. ağır adımlarla.evimden gitti.
ama bu ona büyük bir ders oldu sanırım bundan sonra ne bana ne de başkasına aynı şeyi yapmayacak hastalık iyileşene kadar kimseye gitmiyecekti. okula giden çocuk bile iyileşene kadar rapor alır ve hiç bir çocuğa bulaşmasın diye evinde istirahat eder ve zorunlu hallerin dışında hepimizin bütün anne babaların sağduyulu olması gerekiyor.

bazılarınız şimdi diyebilirki '' kendin hasta edince kendine kızmıyosun da başkası bulaştırınca neden kızıyosun diye sorabilirler. evet bazen çocuk kendiliğinden üşütebiliyor.ama ben çocuğumun başka bir kişinin mikrobuyla hastalanmasını asla istemem ve bunu bile bile gözünün içine baka baka da yapanları kınıyorum. cahil bir toplum değiliz. herşeyin bilincinde insanlarız. daha dikkatli olmamamız gerekiyor.umarım bundan sonra ne benim nede bir başkasının başına böyle bir durum gelmez. bütün anne ve babaları sağ duyuya davet ediyorum. bol sağlık günler diliyorum sevgiyle kalın :=)

22.06.2009

NANKÖRÜZ NANKÖR



Havalar iyi den iyiye ısındı evde duralmaz ,dışarda da gezemez durumdayım.durduğım yerde yerde göz kapaklarım ağırlaşıyor derin bir uykuya dalmak ve kış gelene kadar da uyanmak istemiyorum.
elim hiç bir işe gitmiyor hiç bişey yapmak istemiyorum. yazın uyuyup kış gelince uyanmak istiyorum.
ama yazında uyunmuyoki. tüm gece uykusuz kalıp. gündüz tamamen kopuyorum hayattan.

seda sayanda bitti,esra ceyhan da. aşkı memnu da bitti,yaprak dökümüde. ne gündüz ne akşam beni koltuğa bağlayan tv ye kitleyen küçük heyecan da kalmadı.
internette bağlamıyo beni kendine.haraketli müzik dinlesem dans edecek halim yok, yavaş müzik dinlesem.

olduğum yerden hiç kalkamıyorum.yemek yapmak istemiyorum ama bir elim sürekli dolapta bişiyler yemek istiyorum.çay içsen kesmiyo kahve içsen sarmıyo.soğuk bişeyler içsen daha çok susatıyo.
birde şuan işte olanları düşünüyorum. direksiyon başında trafik çilesi çekenleri,inşaatta çalışan işçileri

garsonluk yapan elemanları. temizlik işinde çalışan hep yorgun insanları.yemek yemeye fırsat bulamayıp ordan oraya koşturanları.
annem şimdi banka çalışanlarına çay servisi yapıyo. babam elinde evraklar sokak sokak koşturuyo. kardeşim bilgisayar başında. hesap kitap yapıyo. eşim mobilya atolyesinde. tozun toprağın içinde. sırtında hep yük taşıyo.millet işsiz elinde iş ilanları ordan orya görüşmeye gidiyo, hastaneler hasta dan ilaç kokusundan geçilmiyo, banka önlerinde kuyruklar uzuyo.

eee bana neoluyo. miz gibi evinde karışanın yok görüşenin yok başında bekleyen kayananan yok.
kundakta ağlayan bebeğin yok.hergün evini dolduran kek börek yapmak zorunda kaldığın misafirin yok. iş yetiştirmek zorunda olduğun başın da bekleyen bir patron yokk yediğin önünde yemediğin arkanda be deli kadın allahtan belanımı istiyosun he...otur oturduğun yerde maceramı istiyosun kendine.devir senin devarn senin, ye, iç otur kalk.giy bir şort bir tşört, akşam üstü al çocukları geziver park,park. gir ılık suyun altına, yenilensin ruhun.

yaz gibisi varmı. her yer cıvıl cıvıl. kuşlar ötüyo cırıl cırıl. denizlerde dalgalar şırıl şırıl. güneş parlıyo.ışıl ışıl. pencereler açık. hafiften rüzgar esiyo püfür püfür.

kışın heryer yağmur çamur. havada is sis duman.ne kapı çabilirsin ne cam.bir bakkalla gidersin giyinirsin kat kat, odun bitti,kömür bitti, doğalgaza zam, faturalar gelir kat kat.istersin kışlık mont, bot.ah kışlık kazağımda yok.hava bulutlu her yer karanlık sanki akşam olmuş saate bakarsın daha sabah 10. iş güç seni bekler, gaflet basar uyudukça uyursun uyanamak çok zor.

kışı ayrı dert yazı ayrı dert yaparsın saçma sapan düşünceler kurarsın. ne olucak işte kendini bilmez deli dozuk bir kadınsın :=)

20.06.2009

hayatıma anlam katan 3 babaya hitafen

yıl 1978
annem babam ve ben
babamın askerden geldiği ve beni ilk kucagına aldığı günün
resmidir.



her kezle herşey le ilgili yazmak kolay geldi de, bugüne dair babalar gününe dair bişiyler yazmak okadar zor geldiki bana. çok ağır bir konu çünki bu çok özenle yapılması gereken bişey eften püften her aklına gelen şeyi yazamassın ki ne demek babaya yazılıyo bu yazı babama yazılıyo. kolay bulunur değil zor seçilen cümleler kurmam lazım.
biraz tanıtım la başlayım gerisi gelir;


****************

esmer, uzun boylu sayılabilir,saçı ve sakkalları artık beyazladı,biraz kilo aldı,yürüyüşü yavaşladı, ama hiç yılmadı hala takım elbise meraklısı, serçe parmağında gösterişli yüzükleri,cep telefonu merakı ( sevdası) kolundan hiç çıkmaz namaz gösteren saati,
*****************



hep çok sesli yani bağırarak cep telefonu konuşması, ayakta beklerken sürekli bir ileri bir geri sallanması, eskiden beri çok arkadaş canlısı,şimdide öyle. bildim bileli tereyağlı pilav meraklısı.
sürekli burnunu çekmesi :=) (şimdi gülecekler). her yerde ve her zaman kendini hep haklı çıkarması. koyu bir beşiktaş taraftarı
kardeşimin ismini de o yüzden kartal koydu .


*******************

param yok deyip dünyalar yaratması. imkanı olursa süprizler yapması. arkasını dönüp para sayması. çok güzel bir sese sahip olması,o sesini mevlüd okuyarak ezan okuyarak kulanması,bizim tophane de babamın sesini duyup ta ağlamayan kimse kalmamıştır.


******************

tophane nin en sevilen abisi kenan hoca sıdır. ve benim, avşarın,cennetin, kartalın babasıdır. annemizin eşidir. evimizin direğidir. her kez gibi zaman zaman zorluklar sıkıntılar yaşasakta son çözüm yine hep ondan gelmiştir. bizi hiç sıkmadı babam. her zaman arkamızda durdu. hayatı öğrenmemize engel olmadı. sesiz ve derinden sevdi bizi şımartmadı. yolumuza set koymadı. yaptığımız hatalar da kaba kuvvet kullanmadı. kulandıysa da her baba gibi pişman olduğunu biliyorum.


**********************

4 kardeşten en en küçüğü dür babam ve hep ailesi tarafından çok sevilmiş tir. çok ta düşkündürler dir bir birlerine. her zaman sıkı sıkıya bağlıdırlar. aile bağları çok kuvetlidir.

************

o geniş aileden bir babamız da artık hayatta değil babamın , babasız geçirecegi ilk babalar günü olcak çünkü, dedem artık hayatta değil.
Babam için bu babalar günü biraz hüzünlü geçecek. biliyorum.bu yazım biraz da dedeme hitafen olcak çünkü babamın bizi büyütüp yetiştirdiği gibi babamıda büyütüp yetiştiren bir babası vardı. dedem dünyadaki en iyi babaydı. o çok çalışkandı.çok sevecen ailedeki herkeze daha çok düşkün bir insandı... dedem giderken miras olarak tertemiz bir ad biraktı lekesiz şahibesiz. tertemiz bir isim bıraktı. unutulması imkansız anılar bıraktı.

**************


ve bize babamı bıraktı. dedem den bize kalan en büyük emanettir babam.her zaman derdi babanıza iyi bakın onu üzmeyin derdi.
babacım. bu yazıyı tüm kerdeşlerim adına yazıyorum ilk defa sana böyle bir babalar günü hediyesi veriyorum. seni çok seviyoruz senin bize her namazın'da dua ettiğin gibi bizde sana duacıyız ben evlendim ama hala, 3 isimle atıyorum imzalarımı. kendi ismim, bekarlık soy ismim ve eşimin soy ismi. atalarımızdan gelen dedemden en büyük emanet olan İŞÇİ soy adını gurur la taşıyorum. her yerde ilk önce İŞÇİ soy ismini kulanıyorum. senin kızın olmaktan ve bu soy ismi taşımaktan onur duyuyorum. iyiki senin çocukarın olarak dünya ya gelmişiz.

*****************


çok sıkıntılar yaşadık bitii dediğimiz anlar oldu ama yine yıkılmadık yapraklarımız dökülmedi koca çınar gibi hala dim dik duruyoruz ayakta. tükenmedik bitmedik. bitmeyeceğiz. daha ailece çok güzel günler göreceğiz. her aile gibi kavgalarımız olacak sıkıntılarımız olcak yaşadığmız sürece ama kimse umutlanmasın. yine aynı çatı altında olcağız. her zaman el el yürek yüreğe. kenetleneceğiz iyi günde ve kötü günde.

******************


BABALAR GÜN 'ÜN KUTLU OLSUN BABACIM . her zaman yanımızda olduğun için en ufak bir telefonda tereddüt etmeden koşup geldiğin için her dua'nda bize de yer verdiğin için. damadın ve torunların kardeşlerim ve kendi adıma çok teşekkür ediyorum seni çok seviyorum ALLAH SENİ BAŞIMIZ DAN EKSİK ETMESİN

***************


BABALAR GÜN 'ÜN KUTLU OLSUN CANIM DEDEM, toprağın bol olsun mekanın cennet olsun bize bıraktığın emantine gözümüz gibi bakacağız gözün arkada kalmasın
bize bıraktığın tertemiz İŞÇİ soyadını bizde onurla gururla gelecek nesillerimize tertemiz bir şekilde bırakacağız.

*******************


SON SÖZ EŞİME: coçuklarımın evimin babasını asla unutmam bu günde pabet usta seni çok seviyoruz bana babam'dan sonra küçük bir kız gibi ve gözün gibi baktığın için, çocuklarına, evine, işine, eşine sadık ve sahip çıkıp mükemmel bir aile babası olduğun için çok teşekkür ediyorum. seni seviyorum evimizin direği BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN
HAYATTA OLAN YADA OLMAYAN BÜTÜN BABALARIN BABALR GÜNÜ KUTLU OLSUN

19.06.2009

bir günde yaşanan bir ömür.


Siyah küçük ama çok güzel bir kelebek ti o,siyah kelebekti. ömrü'nün sadece bir gün olduğunu bilmiyordu.gözlerini açtı, koskaca yemyeşil ağaçlar ve çiçeklerle dolu güzel bir orman vardı .inanamadı. nekadar'da güzeldi orman, yaşamak ne kadar'da güzeldi.

içi sevinçle doldu, neşeyle doldu küçüçük yüreği. siyah kanatları'nın üstünde beyaz benekleri'de vardı. o benekler siyah kelebe'ğe daha da bir güzellik katmıştı. uçmak istedi her güzel çiçege konmak, ve kokuları içine çekmek. tüm güzellikleri yaşamak istedi. sanki hiç ölmeyecek gibi.nasıl sığdıracaktı istediği herşeyi bir günlük ömrüne.siyah kelebek bir günlük bir ömrü olduğu'nu bilmiyordu ki...

eğer bilseydi belki bu kadar neşeli bu kadar sevinçli yaşama bağlı herşeyi seven bir kelebek olmayacak,üzgün solgun ölümünü bekler olcaktı.
uçtu...uçtu...beyaz benekli siyah kanatları'nı neşeyle çıptı.neşe saçacaktı her yere o güzel dansı'nı her bir varlık görecekti. ona eşlik edecekti.
bir nehir kenarında durdu. siyah kelebek. etrafta o kadar güzel çiçek vardı ki karar vemek çok zordu. hangisi ne konsaydı? hangisi daha güzel kokardı? yeşillikleri arasında yalnız başına.güzelmi güzel, canlımı canlı. bir kırmızı gül gördü. aşık oldu ona siyah kelebek.

koklamak istedi konmak istedi kırmızı yapraklarına,uçtu hemen yanına kırmızı gülün, etrafında bir iki tur attı.'' ne'kadar güzelsin dedi uzaktan bakarak. kırmızı gül onu taa uzaktan görmüştü zaten. ama kırmızı gül biliyordu ki kelebeklerin bir günlük ömrü olur.

''sakın'' dedi kırmızı gül siyah kelebe'ge ''sakın yanıma yaklaşma, benden uzak dur''dedi
'' sakın bana konma''
'' ama neden ? diye sordu siyah kelebek. ''çok güzelsin çok renklisin, çok canlısın senin kadar güzelini hiç görmedim izin ver konayım ve seni koklayım'' dedi

kırmızı gül.'' sakın yaklaşma bana seni hiç sevmedim. çok siyah ve'de çirkinsin.git başka çiçeklere kon benden uzak dur. bir daha'da sakın gelme'' dedi ve siyah kelebe ği yanında uzaklaştırdı.
siyah kelebek çok üzülümüştü o kırmızı gül kadar güzelini hiç görmemişti. ve kırmızı gül'ün onu beğenmemesine çok içerlemişti. onu sevmişti ve aşık olmuştu.

uzaktan siyah kelebeğin üzüldüğünü gören ama ne olup bittigini de pek anlayamayan bir demet papatya yeşilliklerin arsından öylece izliyordu. siyah kelebeğin yanına gelmesini kendisini görmesini sağlamak için şarkılar söylemeye başladı .ve az ilerde ki siyah keleğin ilgisini çekmişti.
siyah kelebek;papatya'nın yanına yaklaştı. ve papatyanın şarkılarını dilnledi. çok neşeliydi. papatya bembeyaz yaprakları vardı. oratasında güneş kadar sapsarı. sımsıcak bakışları vardı. kırmıza güle hiç benzemiyordu. çok neşeli ve sevencendi. papatya;'' gel benim yapraklarıma konabilirsin sana şarkılar söyler en güzel aşk hikayelerini anlatırım'' dedi ama siyah kelebeğin aklı hala kırmızı güldeydi onu aklın dan çıkaramamıştı. siyah kelebek patayanın güzel yaprakları'na kondu. ve papatya ona aşk hikayeleri anlatıı ve en güzel en neşeli şarkılarını ona söyledi. ama ne yaptıysa siyah kelebe'ği mutlu edemedi. ve sonun ,da sordu siyah kelebe'ğe

'' neyin var senin? niye durgun ve mutsuzsun.? senin mutlu olman lazım. siyah kelebek anlattı herşeyi. papatya ya kırmıza güle aşkını anlattı.
ve sordu papatya ya...'' neden beni istemediki? beni çok çirkin buldu,yanından uzaklaştırdı. ben gerçekten çok mu çirkinim?
''onu koklamak onun kırmızı yapraklarına sarılmak istedim.'' diyerek dert yandı papatya ya. papatya da çok aşık olmuştu siyah kelebege çok masum ve güzeldi. onunu bu kadar üzülmesine katlanamazdı. siyah kelbeğin mutlu olmasını istiyordu papatya.

vazla vakit kalmamıştı. bir kaç saat sonra ölecekti siyah kelebek.kırmızı gül ve papatya çok iyi biliyordu ki kelebek lerin bir günlük ömrü olurdu.
papatya aldı siyah kelegi karşısına ve anlatmaya başladı.
'' kırmızı gül çok güzeldir yeşilliklerin arasında ondan daha güzel bir çiçek yoktur. ama dkenleri vardır. kırmıza güle dokuna na dikenleri batar. dokuna nın canı nı yakar kanatır acıtır dikenleri, kırmızı gül'ün
siz kelebeklerin bir günlük ömrü vardır. ve kırmız gül de bunu biliyordu ve senin doğar doğmaz onun dikenlerine dokunarak hayatı, güzellikleri yaşamdan, ölmene razı olmadı. çünkü sen... o kırmıza güle konsaydın dikenleri senin kanadını yırtacak,kanataca tı ve sen daha ömrü'nün ilk saatlerin de hayatı yaşamadan ölmüş olcaktın. senin bir gününü güzel, neşeli, sevinçli yaşamanı istedi.

ama bende ne yaptıysam seni mutlu edemedim. evet bende sana çok aşık oldum seni mutlu etmeye çalıştıysam olmadı.
şimdi fazla vaktin kalmadı bir kaç dakika sonra öleceksin. hadi git kırmızı gülüne kon ve son nefesini onun kollarında ver'' dedi.
siyah kelebek duyduklarına inanamadı. göz yaşları içinde papatya ya ona yaptığı herşey için teşşekkür etti son defa beyaz yaprakarına kondu ve papatya yı öptü. ve uçup gitti. kırmızı gülün yanına vardığında kırmızı gül çoktan kendini içine kapatmıştı. kırmızı yaprakları içe dönmüş ve rengi solmaya yüz tutmuştu.

siyah kelebek çok sevdiği ilk görüşte aşık olduğu kırmızı gülü ne konmuş onu koklamış ve sarılmıştı. siyah kelebek, bir acı hissetti ince ve zarif kanadında., . acı hisettiği yöne doğru baktı ve çok sevdiği kırmızı gülün dikenleri batmıştı kanatlarına. kanadı yırtılmış ve kanıyordu.
artık o 'da biliyordu'ki, kelebeklerin bir gün lük ömrü olur. kendi ömrüde bir günlük tü. ve sevdiği'nin dikeniyle ölecek olması son dakikalarında mutlu etmişti siyah kelebe ği. son kez öptü kırmızı gülünü son kez kokladı ve kanatları iki yana düştü. göz yaşları kırmızı gülün yapraklarını . ıslattı. ve siyah kelebek artık ölmüştü ....BİTTİ

not :okumuş olduğunuz hikaye kendi tarafımdan kurgulanmıştır. ve alıntı değildir

17.06.2009

TEŞEKKÜR TADINDA.


Hepinize merhabalar, bu sabah biraz rahatsızlandım miğde ağrısıyla uyandım ve saatlerce kıvrandım diyebilirim.kimseyi rahatsız etmemek içinde sessizce elimden geldin ce kendime ufak tedaviler yaptım biraz. koca karı ilaçları diyebiliriz:=) nane, limon kabuğu tadında.

şimdi biraz daha iyiyim. yine herzamanki gibi en sevdiğim şeyi yapıyorum yazıyorum. yani.
yazmanın beni ne kadar rahatlattığını biliyorum sakinleşiyorum. huzura eriyorum. herkezin kendini ifade etme şekli vardır bende kendimi böyle ifade ediyorum.çocukluğum dan beri yazmayı hep sevmişimdir.

şiirler yazardım, kendimce her genç kız gibi bende günlük tutmuşum dur zamanın da.ilk aşkımı yazdığım günlük geldi şimdi aklıma 13 yaşındaydım, ve acemilik işte annem yakalamıştı.ve bana çok kızmıştı.''daha yaşın küçük,nerden çıktı şimdi bu aşk'' diye bana cıss yapmıştı.bazen annemle babamın kavgalarını yazardım. bazen kardeşimle olan anlaşmazlığımı.büyüdükçe başka telaşlar girdi araya ve bıraktım yazmayı.

çalıştığım zamanlar'da. çok kitap okurdum. otobüsle, çalıştığım banka ya varana kadar bir çok sayfayı yer yutardım adeta, okadar etkisinde kalırdım ki bankanın kapısın'dan, sanki bir hayalin içindeymişim gibi hipnoz olmuş şekilde girerdim. kendimi kitaptaki kahramanların yerine koyardım. ancak ilk sabah çayımı yudumlarken. çalışma masamda, o zaman gerçek hayata olduğumu anlardım. şimdi yine okuyorum hatta daha çok. bazen kitap, gazete, internette ki o güzel bazen esprili, bazen duygusal,bazen, günlük tadında,

bazen,de dünyada olup biten herşeyi yazan o değerli blogları okuyorum.
bende yeniden yazmaya çalışıyorum. ve artık kara kaplı defterler arasın, küflendirmiyoruz yazdıklarımızı. internet denilen büyük okyanusa bırakıyoruz. uçsuz bucaksız denizlerle paylaşıyoruz. asya dan avrupaya belkide dünya nın bir ucundaki insanlar bile okuyo bütün bu, yazarak anlatmaya çalıştıklarımızı.

yazdıklarımız okunsun istiyoruz, zaman zaman. birisi sesimizi duysun '' evet benimde buna benzer bir hikayem var'' desin istiyoruz. yaşanılan her şey paylaştıkça güzeldir. yazdıklarımızın 3 yada 5 ziyaretçisi olsun istiyoruz. arada onlarda bir ''nokta'' bir '' virgül'' atsın istiyoruz. kayıtsız kalınmasın istiyoruz. şak şak yapmasınlar. ama bir işe yaramışım güdüsünü'de yaşatsınlar istiyoruz, istiyoruz.

çok mu şey istiyoruz sevgili okuyucu? her yazılan tek kelime bile,bir hazinedir.bu hazineyi de paylaşmak. ve payımıza ne düşerse'de almak istiyoruz ama büyük ama küçük gözümüz para'pul'da, şan'da yada şöhrette değil. daha büyük kitlele re ulaşmak değil amacımız. ulaşırsa da ne mutlu bize.yazılarıma bir değer de biçmiyoruz. sadece okunmak istiyoruz. ve bizi daha çok yazmaya teşvik edecek bir kaç yorum sadece tek istediğimz bu. vaktim olduğu sürece. izlediğim yada izlemediğim, bilgim dahilince yazılmış yazıları bende yorumsuz geçmemeye çalışıyorum. çünkü orda bir emek var. sadece okuyup yorum yazmadıklarım'da oluyo zaten onlar en güzel yorumları almış oluyo ve daha fazla söze gerek kalmıyo.

yazmayı seviyorum, yazmaya devam edicem. okudukça, gördükçe ve yaşadıkça.sayfamı okumaya değer bulan yada bulmayan, okuyan yada okumayan, yorum yazan yada yazmayan herkeze teşekkürler.
şu zamana kadar yazdıklarıma değer veren ve yorumlarıy la katkılarda bulunan yazdıklarımı seven, beni '' kalemin güzel yazamaya devam'' diyerek beni yüreklendiren. sayfama bakmadan güne başlamayan, yazdığım herşeye mutlaka bir yorumu olan bütün arkadaşlarıma da ayrıca teşekkür ediyorum.

SON SÖZ: her yazılan yazı okunmaya değer dir ve yorum yazılmayı mutlaka hak ediyodur. sevgiyle kalın. :=)

15.06.2009

ünlü paparazzi ipram' dan bende kaçamadım ve yakalandım

15 Haziran
ünlü paparazzi ipram' dan bende kaçamadım ve yakalandım
Pek değerli aziz okuyucu. biliyorsunuzki kısa bir zaman önce blog dünyasına adım attım bende kendimce bişeyler yazayım dedim.eksik kalmayım hiç bişeyden. kalemin çok iyi diye yazdıklarımıda beğenenlerin de gazıyla, işe koyulduk. önce msn spaces'de bir sayfa açtım. ve yazılarımı paylaşmaya çalıştım.


baktım bu yetmeyecek. biraz daha açılmam lazım kitlele re ulaşmam lazım diyerek blogger 'denilen blog dünyasına da bir giriş yaptım bloğumun adını'da siyah kelebek koydum. blogger sayfama da bu linkten ulaşabilirsiniz.siyah kelebek. gezdim gördüm. bazı güzel bloğlarıda izlemeye aldım. gerçekten okunmaya değer bloğlar vardı. ama bir blog gerçekten çok ilgimi çekti. yazıları çok akıcı bir okadar espriler le doluydu. cem yılmazdan sonra beni en çok güldüren kişiydi. yazılarına bende katkıda bulundum görüşerimi yazdım.yorumlarımla katkıda bulundum.


argoya biraz bende karşı olsamda yazılarımda bazen argoya da yer veriyorum.bu esprili yazılarını bana sevdiren kişi'de arada argo yazarak beni güldürüyo.adı ibrahim ortaç biz ona ipram diyoruz blogunu adı da kuyruk acısı.kendisine yorum yazan kişilere arada esprili yaklaşımda bulunarak onlarında tanınmasında katkıda bulunuyo kendisi bu kadarda arkadaş canlısı.




şimdi kendisi bloğlarda ne haltlar döyüyo diye merak ederek kendini yedi bitirdi.bütün bloğları tek tek gezerek bir açıklarını yakalayıp magazin malzemesi yapmak adına işini gücünü bıraktı kendini magazine adayacam deyip paparazzi oldu. ve kamerasını aldı eline, camlarda kapılarda bekledi günlerce.tek bir açık yakalamk için. ve çokta başarılı oldu. şuan mesleğinin zivesinde. magazin dünyası nın en sivri dilli paparazi si oldu ipram. ve ne kadar kaçtımsa olmadı ve ben de. elimde pazar çantamla paraza giderken. ünlü paparazzi ipram ın kameralarından kaçamadım. ve sonunda yakayı ele verdim. bu gün bir bakayım magazin dünyasında neler oluyor diye ünlü paparazzi ipram ın sitesine girdim ve aman tanrım o da ne bu gün manşetlerde ben vardım işte ünlü parazzinin benimle ilgili yaptığı günlerce konuşalacak haberi. bloglar'da ne haltlar dönüyo


BÜYÜK YALAN: siyah kelebek aslında esmer bir çingeneymiş
Oh! nihayet, kameralarımızdan köşe bucak kaçan, her aradığımızda napayım işte evimdeyim, işimdeyim gücümdeyim, röportaja gelemem, komşuda pişti konken oynamam, altın gününe gidemem, çoluk çocuk büyütüyoruz kolay mı? türünden mazeretlerle bizi atlatan siyah kelebek'i domates almaya pazara çıkarken yakaladık.Kasap ve sütçü ile küs olduğundan evde herkese brokoli ve kereviz yemekleri pişirerek işkence eden siyah kelebek "ne yapalım etliye sütlüye karışmam dedim bi kere, varsa yoksa sebzeli pilav en çok yiyebilceniz yemek" diyerek ev halkının tüm umutlarını kırmaktadır. Yalvaran çocukların anne bari balık olsun yiyelim sözlerine dayanamayan ana yüreciği ara sıra bazı bazı menüye balık eklemekte ancak balık eti olmamak adına sebzeye devam demektedir.


İşkence yapmaktan pek hoşlanmayan, yapınca da tadında bırakmak taraftarı olan siyah kelebek eline düşenlere "işi uzatmayalım geç gelen itiraflardan hoşlanmam" vaktiyle konuş, daha fazla sopayı yemeden diyerek iyi polis-kötü polis soloları yapmakla tanınmaktadır.Hayallerinde bir kitap bastırmak olan, hemen hemen her gece rüyasında basılan kitabını gören ve "şu baskı ne zaman bitecek" diyerek yayınevini sıkıştıran siyah kelebek'e yayın evi sahibinin "ya bi gece de paketlenmiş kargoya verirken görseniz biticek ama ben sizin hayallerinize müdahale edemem ki" diyerek isyan ettiği, matbaa işçilerinin gece gündüz çalışmaktan telef olduğu ve onların da "şu kızın baskısı ne zaman bitecek" dediği gözlenmektedir.



Arada kurdu kuşu unutmayıp, ekmek kırıntılarını ıslayıp pencereye koyan sonra da camlardaki kuş kakalarını silerken "ah bendeki insanlık duygusu" diyerek kafasına vuran annelik ve ablalık duyguları yüzünden "önce anneyim, sonra blogger" ilkesini benimseyen , arada cici kızların yazdığı "tu kaka" yazılara gönül koyup, sitem eden ve "nereye gidiyoruz?" "nolcak bu internetin hali?" diyen siyah kelebek aynı zamanda en ufak olumsuz bir rüzgarda kanadı kırılacak kadar nazik, narin bir dişi kelebektir.



Aslı değilse de ruhu çingene olan bu altın yürekli annemizi üzmeyelim...

14.06.2009

abla!dan diploma hediyesi


1991 yılının, agustos ayın 'da dünya ya geldi.ilk baştan 3 kardeşten en sonuncusuy du bizim 4. tekne kazıntısı cennetimiz de doğduktan sonra.4 kardeşten ortancası oldu.annem adını avşar koydu. tatili biraz daha uzatsaydık marmaranın incisi avşa adasında doğacaktı çünki. kız kardeşim avşar ın doğduğu gün biz erkek kardeşimle baba annemler de kalmıştık.çok heyecanlıydık.ne zaman gelecekti acaba? annemin avşa adasında çok denize girmesinden dolayı kıskandı.tabbi fazla beklemek istemedi 7 aylık doğmaya karara verdi.

Çok acele davrandığı için biraz zor dünyaya geldi annemi üzdü.ama sonunda geldi.annem le babam hasteneden çıktıklar. ve eve geldikleri gün artık evimizde bir kız kardeşimiz vardı.minnacık tı küçücüktü.7 aylık doğmuştu.

Annem kardeşimi benim kucağıma verdiği gün çok korkmuştum.parmak bir kız gibiydi.bende çocuktum o zamann. erkek kardeşim de daha küçüktü.evin en küçük kızı avşar olmuştu.tüm ilgi onun üstündeydi.
Dediğim gibi.adını avşar koymuştuk çünkü avşa adasında doğacaktı nerdeyse.benim emeğim de çoktu onun üstünde.yarı annelik yapmıştım bende.annemin zaman zaman hastalanması ve hastanelere gitmesi nedeniyle. bakımına yardımcı olmuştum.

Kardeşim avşar a, küçük ellerimle annelik yapmıştım.geceleri bazen uyumazdı onu ayaklarıma alır ayalarımda ninni söylerek. uyuturdum en çok ''aman doktor canım gülüm doktor türküsü vardır ya,en çok o nu severdi.hemen uyurdu. çogu zaman yemek yemezdi.zayıf cılız bir kızdı.ama benim ellerimden yerdi.annem ona bir kaşık yemek yedirmek için mutfak camın dan kuşları çağırır dı. ''kuşlarrr gelinnn, avşar yemek yiyicekk..her ne himetse de sanki kuşlarda duyar pencerenin önüne toplanırlardı. zar zor emek yedirirdik.

Daha bebeklikten bir müzk ve dans tutkusu vardı.daha 5 yaşındayken bütün yabancı şarkları ana dili gibi söylerdi . harika dans ederdi. daha o yaşlarda başlayan bir süs bir bakım hevesi vardı.çok süslüydü.kendi kıyafetlerini kendi seçerdi.saçları ana dan doğma hiç kesilmemişti. beline kadar uzanmıştı. ama ön dişleri düşmüştü.çok çirkin duruyordu.bizde sık sık alay edip onu kızdırıyoduk. mahallenin gözdesiydi. bütün.herkez onu gezdirme sevme hevesindeydi. annemde çok özene bezene büyük bir merakla giydirir'di.

adeta küçük bir kadın gibiydi.ve şimdi dahada güzelleşti büyüdü serpildi artık bir genç kız oldu. yine herkezin ilgi odağı.
İlk okula başladığı gün çok heyecanlıydı.çok neşeliydi hep birlikte yanın da olmuştuk.

ilkokulunu'nun bütün sınıflarını takdir ver teşekkürle geçmişti.hep gurur duyduk. orta okulu da hep teşekkür ve takdirle geçmişti. artık bu yıl büyük çaba sarfettiği.liseyi de bitirdi ve mezun oldu.
Bugün hayatının çizgisini büyük ölçüde belirleyecek öss sınavına girdi. ne zaman büyümüştü.? o kırık dişli küçük kız. n' zaman genç kız olmuştu.? o kadar büyük maddi ve manevi sıkıntılara,rağmen nasıl büyük bir hefesle büyük bir azimle,büyük bir özveriyle. okulları nı,takdir ve teşşekürle geçmişti.?

Artık liseyi de,bitir di. ve okullarında bir kep atma töreni düzenlen'di ben gidemedim yanın da olmadım o gururlu günün de. resimlerine görebildim sadece. ve bebekliğin den çocukluğu'na çocukluğun dan genç kızlığına kadar olan zamanları bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden. ben 13 yaşındayken.bana annelik duygusunu yaşatmıştı.ben onun ablasıydım.ona baktım, ninnilerle uyuttum.yemegini yedirdim.oyuncak bebek yerine onunla oynadım.

Şimdi büyüdü. çok güzel bir genç kız oldu. ve ailemize büyük bir gurur yaşattı.elinde taktirnameli. kırmızı kurdale li,lise diplomasıyla.başındaki lacivert mezuniyet kepini gökyüzüne fırlattı. şimdi o gökyüzünden ona umutlar,sevinçler, mutluluklar,hayaller.güzel günler yağacak.hayata yeni bir adım atacak.

Sevgili canım kardeşim AVŞAR.bu yazım sana diploma hediyesi ve ablandan sana bir hatıra olsun.seninle gurur duyuyoruz ailemize.hep iyi ve gururlu günler yaşattın.bundan sonraki en büyük hayalin olan ünüversite hayatın'da, nice mutlu başarılı yıllar diliyorum.hayatta attığın her adımda bugün oldugu gibi her zaman senin yanında olcagız..yıllar sonra ablan gibi evlenip anne olduğun da bu yıllarını en mutlu şekilde anmanı istiyorum. mezuniyetin kutlu olsun canım kardeşim. seni bütün kalbimle tebrik ediyorum ve kocaman sevgimle kucaklıyorum.tüm güzel ve mutlu günler hep senin olsun sevgiyle kal.

13.06.2009

YOLCUYA VEDA

Bu sabah saat 5 te uyandım.kızım biraz ateşlenmiş.üşütmüş yavrucak ilaçlarını verdim başında bekledim.hem uykusuzluğun,kızmın hastalanması ve birde üstüne üstük üst kat komşumusun taşınması nedeniyle biraz üzgün ve sıkıntılıyım.
malasef kriz ve işsizlik nedeniy le istanbulda yiyecek ekmek ve iş oratamı bulamadılar.biraz zor ve sıkıntılı günler geçirdiler.ve ekmeklerini rızıklarını iyi bir iş ortamını başka bir memlekkete aramaya karar verdiler.
bazen şansınızı ne kadar zorlarsanız zorlayın olmayınca olamıyo.
komşularımın taşınacaklarından haberim vardı.dün bir tır geldi kapıya daha 6-7 ay önce parkelenmiş.mis gibi boyanmış.banyosu tadilat olmuş daha doğru düzgün tatına varmadan.oturmaya doyamadık ları evlerini boşalttılar.bütün eşyalarını teker teker taşıyıp tıra yerleştirdiler.yüzleri üzgün, benizleri solgun'du düzenleri bozulmuştu kolaymı? iki kız çocugunu özene bezne büyüttükleri evlerini başka bir memlekete taşıyacaklar ve orada bir düzen kurmaya çalışacaklardı.ne kadar da zor.
6 yıllık komşuluk yaptım onlarla. çok faydaları mız dokunmuştur birbirimize.dün kapıda vedalaştık.ama okadar etkilemedi beni o vedalşama. sanki her yaz tatile gittikleri gibi gelmişti bana.her yaz böyle zamnlar da, okullar tatil olunca hemen fazla beklemez memleket tatiline giderlerdi.ev anahtarını da bana emanet eder.''arada bir çiçeklerime su ver, cam aç az havalandır diye tembihlerdi. bende bana güvendikleri için gurur duyardım ve güvenlerini hiç bir zaman suistimal etmeden.dediklerini yapar.sımsıkı kilitlerdim kapılarını.hemen de telefon ederdim gözün arkada kalmasın.evin önce allah sonra bana emanet.derdim.
Kızımı doğum yaptıgım günlerde lohusalığım bitene kadar 40 mız çıkana kadar bana hiç yemek yaptırmadı.
çalıştığı halde.evine gelir kendi evine ayrı yemek yapar.o yorgunluğu yetmez miş gibi bana süt yapacak faydalı yemekler de yapara kapıma getirir'di yemegimizi yiyene kadar bekler.ben yorulmayım diye bulaşıklarımı bile yıkamıştır o günlerde.
Ramazan aylarında bazen bana iş yerinden telefon eder iftara bir çorba yaparmısın diye rica ederdi bende
elimden geldigince yapar dım çok ta severlerdi,sevinirlerdi,aifyetle yerler birde öve öve bitiremezlerdi.
Haftalığını aldığı cumartesi günleri. evine girmeden önce benim kapımı tıklar aldığı çikolata ları.çocuklarıma uzatır onları da sevindirir di.
İşe gitmediği zamanlarda,evinde iki fincan türk kahvesi pişirir yanında iki çikolata koyar.''hadi işlerine mola ver bir yorgunluk kahvesi içelim derdi.kahveleri de kapatır ardından bide fal bakardık yalan'dan fala inanma falsız da kalma hesabı :)

Kahvaltıya çağırırdık birbirimizi.keyifli sabah kahvaltılarımız 'da olmuştur.sohbet eder güler eski fotoğraflara bakardık.
Ailece çok iyi insanlardı.çocuklu yatılı misafileri gelirdi bağzen.banada ''çocuklar çok zıplarsa rahatsızlık verirlerse uzun sopanı al iki tık tık yap tavana.derdi.bende gülerdim ''olurmu be abla sizin canınız saolsun hiç önemli değil derdim.misafirlerini rahatça ağırlasınlar diye güç vermeye çalışırdım.

Şimdi bir düşündüm de ne çok anlatacak şeyimiz olmuş.iyi ve anlatılabilir anılarımız olmuş.
vedalaşırken haklarımızı helal ettik allah huzurunda ne kötü oluyo insan. boğazı düğümleniyo.gözler dolmasın diye kaçamak bakışlar.moral vermeler.dularla yolcu etmeler.

Oturdukları evi kiraya vereceklermiş tembih etti.''size hayırlı.olacak.iyi bir kiracı bulun dedi anahtarıda bu gün yarın bir akraba getirecek evi görmek isteyenlere göster kafana göre koy bir kiracı. dedi.bir kez daha bizi nekadar çok sevdiklerini ve nekadar çok güvendiklerini bu tembihiylede söylemeye çalıştılar.

Dün akşam son kez istanbulda bir akrabaları'nın evinde kaldıılar.evinin eşyaları dün akşam bir tırla gitti ama büyük kızlarının sınavı vardı bugün.onu beklemeden gidemediler.gitmeden öncede yine son kez mahalleye geldiler.camdan bakarken gördüm. el salaldık son kez iyi yolculuklar diledim.moral vermeye çalıştım.çok güçlü ve

sağlamdılar.bize ağlamak yakışmazdı.güzle yüzle tatlı dille sanki yine tatile gideceklermiş gibi yolcu ettik sevdiği diğer komşularıyla beraber.
Özel bir arabaya bindiler.ve gittiler.ardın dan bakan daha eski komşuları daha fazla tutamadılar kendilerin.yaşlarını koyverdiler.bende pencerede daha fazla bakamadım arkalarından.içeri girdim.
radyoda da çalan yonca lodi nin serde hayat var şarkısıda gözlerimdeki yaşları daha fazla bekletemedi.anladım artık temmeli gitmişlerdi.

Gözümün ucuyla bakardım ya
Hani kıyamazdım dokunmaya
Öyle kırık dökük bir başıma
Karar verdim bugün seni unutmaya
Bilirsin kalandır terkeden aslında
Ne anılar, ne acılar
Bıraktım ardımda ne kırgın sabahlar
Ne sevgiler, ne sevdalar
Yaşarım gün doğdukça serde hayat var
ne anılar, ne acılar
İncitmem incinsem de sonsuz umutlar
Ne kaygılar, ne kavgalarUnutmam
affetsem de sen de yaram var

12.06.2009

can'larım benim


Ahh canlarım benim. siz olmasanız biz naparız.nişantaşı nın etilerin küçük kadınları.
ikonlarım canlarım :=) bir ikon canımız moda giyim kuşam tasarımı yaparken diğeride benim neyim eksik bodrumda gösterdim ama nişantaşı görmedi deyip.kendi tasarladığı bikinileri defile yapmak istemiş.ama canımız ciğerimiz başkanımız mustafa sarıgül ben senin canına başlarım. caddenin ortasında bikini giyip beni rezilmi edeceksin sen ha? demiş ve bikinili sokak defilesini iptal ettirmiş yaşasın şişli belediye başkanı.baravo şak şak şak.

Pazar sabahları magazin izlemeden olmaaaazzz heleki bir magazin proğramı ikon cansız geçmezzzz.bunalıma girmenin depresyona girmenin en kolay yolu.

kadin bir bikini ve mayo tazarlamış aman allahım evlere şenlik plaja değil sanki bolaya gidecek.1 metreyi bile bulmayan kumaştan dikilen mayo ve bikineler öyle agır aksesuarlar ve takılarla bezenmişki. inanılmaz yanii.ağzınız 5 karış izliyosunuz.zaten o bikini ve mayolarla denize girmek imkansız.insan korkar ya aksesurlardan biri kaybolursa o kadar paraya yazık değilmi .
avuç içi kadar bikini ve mayoların fiyatlarını söylemek istemiyorum.ben duyunca dudağım uçukladı.her yaz milyarları bulan bikini ve moya giydiklerini kendileri açıkladılar
.
giyen var giyemiyen var kardeşim.giden var gidemeyen var,artık inanlar ormana piknik yapmaya gidemiyolar.pantolonları'nı eteklerini çorap içlerine geçiriyo garipler kene korkusun dan. bu kadıncıklarda ise, bir acuç bikini ye milyarlar veriyorlar ve salına salına gösteriş yapıyorlar.
ben izlerken sinirim bozuluyo. ama izlemedende yapamıyorum.alışkanlık olmuş.
eh şu gözler biraz güzel görsün derken kafadan olacagız en iyisimi izlememek.deve gibi hatunlar bir bacak var kadınlarda at yanında cüce kalır .eee yabancı memleketin suyunu içtikleri nasıl da belli oluyor.kadının bacagı bedeninden uzun sadece tek bacak 1.70 rahat gelir.ayakkabı numarası 40'ı geçer hehe:=)

suratları uykudan uyandığında görsen korkarsın.ama makyajlı ve bakımlı görünce nasılda fesatlanırsın. abii adamlar yapmışş beeehhhh :=)) kurban olduğum teknoloji mucizesi ve tamamen duygusal mani mani mani ... tenleri güneş yanıgı olamaz imkansız olsa olsa fırın yanıgıdır bu .:=) kek kalıbından çıkmış gibi üstü hafif yanık ıyyyy ne kötüü aman allahım uzanmış plaj kenarına yatmış sırtınıda dönmüş.birde yağlamış bir güzel selilüt'süz bölgelerini. etlik piliç gibi hey yavrum heyy ..beach girls heeyyyytttt havaya bakk..

şişirdik şişirdik şimdi çuvaldız olsa o havayı sondüremez. magazinciler etrafında fink atarken
hafif döner ve eyvahhhh oda ne gögüs firiki' ği çekmeyin ama ya lütfen.ve yarın sabah gazeteler ve magazinler flaşh, flaşh,flaşh, türkiye'nin moda ikon canı üstsüz yakalandı.

adamlar evde yayılmış koltuğa dikmiş gözleri.tv 'ye işyahla izlerle ikon canları.hanımları ise
dudaklarını yerler izlerken gözlerini kısar sinirli sinirli bir eşine bakar bir ikon canlara.birde kendisine.yok bu böyle olmaz biraz kilo vermem lazım.farkında olmadan sesli düşünür.

adam döner karısı na ''yok canım sen böyle iyisin bu kadınlardan daha güzelsin''yalanın bini bin para.
kadın;ee niye bakıyosun o zaman bakma.
adam; açmasınlar o zaman bizde bakmayalım.
hmm evet haklı olabilir deriz içimizden.amaaaan bakarsa baksın tilkinin dönüp dolaşıp yine bakacagı yer ... diyip toparlanmaya çalışırız.ee artık yapacak bişey yok.
parada yok tatilde yok.hadi hanım şu en siyah kilolarını saklayan göze çok batmayan kapalı mayonu koy bavula.
2 ekmek biraz peynir bir bidon da su al çantana.haa can simidini sakın unutma .
bekle Sarıyer altınkum sahilleri biz geliyoruzzzzzz.:=)
alıntı değildir

çocuk olmak vardı


Ah şimdi çocuk olmak vardı. yıl sonu geldiginde karne heyecanı.matematik orta geldi ama olsun
sınıfımı geçtim ya.
Teşekkür alamadım anne,karne hediyesi alırmı babam yine?bu yaz tatilde köye mi yoksa denizi güzel kumu bol biryeremi gideriz acaba.

Ahh şimdi çocuk olmak vardı yıl sonu müsameresinde. beyaz elbisemi giyip kırmızı rugan pabuçlarımı.giysem.birde beyaz kurdelelrimi taksam saçlarıma.

Ahh şimdi çocuk olmak vadı.koşarak çıksam evden dışarı okulun bahçesinde arkadaşlarım; elbisen çok yakışmış deseler.en güzel benim elbisem desem kendi içimden hava atsam azcık.

Ahh şimdi çocuk olmak vardı.öğretmenim ne zaman benim de adımı okuyacak acaba diye heyecanlansaydım.

Öğretmenim adımı okuduğunda yerimden fırlayıp.koşarak karnemi alsaydım.ve öpseydim ellerinden.

Ahh şimdi çocuk olmak vardı.bütün arkadaşlar toplanıp birbirimizin karnesine bakıp kısakansaydık.ayşenin karnesi daha güzel teşşekkürde almış deyip ağlasaydık.

Ahh şimdi çocuk olmak vardı, annemin tesellisi olsaydı yine gözlerimi silerken ''senin de karnen iyi be yavrum'' deseydi.

Ahh şimdi çocuk olmak vardı.öğetmenimize sarılıp ayrılık acısı yaşasaydık.arkadaşımıza ''biz tatilde denize gidiyoruz deyip kıskandırsaydık.sonrada sarılıp vedalaşsaydık ''ara beni ayşe yada mektup yaz''

Ah ah şimdi çocuk olmak vardı.babama nasıl gösterecem bu karneyi diye telaşlansaydık.ya kızarsa ''falancanın çocugu taktirname almış''derse diye.

Ahh şimdi çocuk olmak vardı.babamın bana aldıgı karne hediyesi pilli bebeğe sarılıp uyusaydım.
babama utangaç bir teşekkür öpücüğü kondursaydım.

ahh şimdi çocuk olmak vardı.tatilin ilk pazartesi ni uyuyarak geçirmek.annemle misafirliğe gitmek.

sokakta ip atlamak, top oynamak, küsüp küsüp barışmak arkadaşlarımla.
Yalancı gelecek hayalleri kurmak vardı benn doktor olacagım, ben öğretmen olacagım deyip böbürlenmek.

Çogumuz ne doktor olabildik nede öğretmen.ama çocuklarımızın karnesini büyük hefesle bekleyen anne ve de baba olabildik. şimdi büyük bir heyecan, gurur ve onurla gelecek karnelerini bekliyoruz.
Karne hediyesi ne alsak diye düşünüyoruz. ahh çocuk olmak vardı ya neyse... daha dün oğlum bana sordu ''anne ben ne zaman bidaha bebek olucam''? ah be yavrum artık bebek olmayacaksın şimdi çocuksun ama yıllar geçtikçe bir daha çocukta olmayacaksın. asker olacaksın yavrum inşallah iyi bir mesleğin olacak ve baba olacaksın.

Ülkene, Devletine, Milletine.sahip çıkan iyi bir vatandaş, ailene,eşine ve çocuklarına sorumlu iyi bir aile bireyi olacaksın.umarım çok iyi yaşarsın çocuğum.ama bir daha bebek olamayacaksın ve çocuk kalamayacaksın.tıpki bizim gibi.önünde uzun ve kocaman mutlu bir gelecek var ileride okula başladığında karnen nasıl gelirse gelsin, hep anlayışlı sana yardımcı ve her konuda destek vereceğiz sakın unutma.
Bir zamanlar bizde çocuktuk.ve ahh şimdi çocuk olmak vardı diyoruz artık.

Artık karne zamanı bütün çocuklarımıza iyi bol pekiyi li karneler,okullarını bitirenlere hayırlı mezuniyetler diliyorum,Öss sınavına girecek olan bütün gençlerimize ve büyüklerimize başarılar dliyorum.bütün okulları tatile giren tüm öğrenci kardeşlerimize de İYİ VE MUTLU TATİLLER DİLİYORUM
sevgiyle mutlulukla kalın.

NOT:ALINTI DEĞİLDİR

10.06.2009

WEPCAM POLEMİKLERİ

Bir cam açsana... ya açarmısın diye sormakta yokk be arkadaş direk cam açsana msn lerde en canımı sıkan olay bu kabus gibiler vallahi

Msn lerde alanlar herkez tarafından görülüyo çogu zaman benim alanda öle herkeze açık bütün ahaliye buyursun gelsin izlesin dilediğince yorum yazsın. ee bide davet olayı var tabiki davet yollayanların hemen hepsinin profillerini ve varsa alanlarına bakmadan asla kabul etmem hırlısı var, hırsızı var, ini var,cini var,
sapığı var, lezbiyeni var. aman ha önce profile bakarım.eğer profili temiz cinsel içeriği olmayan sapıkça iğrenç yorumlar yapmamış ve tabiki güzel harbi izlenir alanları olan kişileri kabul ediyorum. ama yinede yanılabiliyorum.

Bazı arkadaşlarımız sadece profil daveti yolluyorlar .bazı arkadaşlar ise msn le birlikte profil daveti yolluyor profilime yakıştığını umduğum arkadaşların davetlerini kabul ediyorum .

Msn sohbeti herzamanki gibi slm iletisiyle başlayıp çok geçmeden cam açsana olayına giriliyo sadece bunu deseler iyi birde direk wepcam daveti yollayan lar var ya arkadaşım bak orda avatarda kol kadar fotoğraf var birde sanki küçük dağları ben yarattım güdüsüyle emir vermeler yokmu allahım çileden çıkmamak elde değil. ben wepcam 'ı gizlemekte istemiyorum evet bir wepcam var ama herkeze açık değildir efendim her gelen cam aç diye emir veremez.

Eskiden bir mektup yazar yanında küçük bir resimcik iliştirirdik.bu yeterdi artardı bile.
ama şimdi bırakın avatarda daki resmi.hadi wepcam da açtık diyelim ya birde sesini duyayım demezmi.yok devenin bale pabucu birde telefon numarası vereyim ordan ara 5 dk. 1 kntre :=) la havle.ha onuda istemeyenler yok tabiki.biliyorumki msn kullanan özellikle bayan arkadaşlarımızn başına geliyodur.

ee anladık insanlar konuşa konuşa anlaşır ama sadece yazışarakta anlaşabiliriz.sonuçta karşındaki bir insan eğer karşındaki insandan bir beklentin yoksa zaten böyle bir isteğin olmaz erkek olsun bayan olsun ne farkeder.yazıştığı insan gerçekten bayanmı ya erkekse ya beni kandırıyosa,gibi kuruntularla içsel güdüler üretiyorlar.iyi tamam bu merakınada giderdik wepcamda açtık onla bitmiyorki her fırsatta bu wepcam isteği devam ediyor.
Karşındakini kırmamak amacıyla da binbirtürlü bahane üretiyoruz.hiç tarzımız olmadığı halde.ama bunu bize zorla yaptırıyorlar.zora da geldilermi ya korkak, ya kendini beğenmiş etiketlerini yapıştırıyorla. ha bide unutmadan yüz görümlüğümü istiyorsun diyen de var :=) ve korkma seni yemem diyerekte sanki onu canavar gibi görüyormuşuz gibi kendimizi bize suçlu hisettiriyorlar.
olmuyor arkadaşlar olmuyor.

Wepcam da görüp napıcan beğenirsen nikanımanı alcan eğer beğenmessen silecenmi msnden. silsene yaw valla ne iyi olur. sen silmeden ben siliyorum zaten ama olan benim psikolojiye oluyor.
her şeyde olduğu gibi Msn ve wepcam olayının da suyunu çıkardılar valla helal olsunn.

Evet wepcam var amma velakin kimseye kendimi ıspatlamak için wepcam açmıyorum.çok sevdiğim ve dostluğumu pekiştirdiğim.beklentisi dertleşmek paylaşmak güler yüz ve tatlı dil olan sevgili arkadaşlarıma ve canım aileme wepcam açıyorum. ve bu wepcam olayını kötü cinsel alete dönüştüren bütün insanları lanetle kınıyorum.

NOT: ALINTI DEĞİLDİR

yorumda bulunacak herkeze teşekkürler sevgiyle kalın.:=)

5.06.2009

BEN ÇİNGENEYİM


Bizanslılar 1000 yıl önce bize dokunulmaz adını koydular
bizim atalarımızdan korktukları için adımız ordan geldi cigani yani çingene.
100 yıllardır bu böyle gitti farklıydık çok yoksulduk.ve daha özgürdük
ittiler bizi bir köşeye attılar.sanatımız vardı bir bahar yarattık dünyaya
deflerimiz,davullarımız zillerimiz vardı kendimizi böyle ifade ettik
herkez gibi kavga ettik küfür ettik.tıpkı onlar gibi bizi sevmeyenler gibi
şimdi sorsanız neden sevmessiniz bizi
cevapları bile yoktur biz çingene değiliz biz insanız
diğer bir adımız romandır bizim.
topluma kabullenmek için her yolu denedik
çaresiz kaldık ama yine gülümsedik adımızı saklattılar bize biz romanız diyemedik
küçük mahallerde küçük dünyalarında müzisyen ruhlarıyla hep var oldular
Allı güllü giyindik zillerimiz vardı taktık güllerimizi başımıza taktık deflerimizi aldık elimize
çaldık oynadık güldük eglendik ve eglendirdik.tenimiz esmer konuşmamız farklıydı.
hayatta 1-0 yenik başlattılar okullarda,iş ortamlarında,hatta evlilik hayatımızda hep itildik dışlandık
biz çingeneler her yolu denedik insan oğlu tarafından kabullenmek için.
ama yinede istenmedik sevilmedik battık hep bir çıban misali.
ama yılmadık tükenmedik yine gülüyoruz yine oynuyoruz
adımız çingene ya en küçük bir hata da çingene işte ne olcak deyip çamuru atıp kaçıyorlar
kendi toplumundan bir hata yapan olsa insan işte hatasızı kul olmaz diyorlar.
bizde insanız bizde allahın bir kuluyuz.bu hataları yüz yıllardır sevilmedigimiz topluma kazandırılmadığımız.
için yapmış olsakta yinede biz bir insanız.çingene olsakta.
onların dediği gibi ben dokunulmaz değilim benim perdelerim yok gizemim yok
su gibi berrak alnımız pak bir dünya insanı, türkiye vatandaşayız.din kardeşiyiz.
adımız çingeneyse evet bende bir çingeneyim.ve bununla gurur duyorum.
çingene dostlarına da selam olsun.
GERÇEGİN KURGUYA İHTİYACI YOKTUR.
NOT:ALINTI DEĞİLDİR.

3.06.2009

NEREYE GİDİYORUZ?

NEREYE GİDİYORUZ?


Neler oluyo böyle artık ne haber izlemek nede gazate okumak istemiyorum
ülkemiz dış terözmi bırakında artık iç terörizm olaylarıyla anılmaya başladı
şu son bir ayda görsel basında yer alan haberler okadar can sıkıcıki

Mali kriz, iç ve dış siyaseti tamam bunları anladıkta bizim yüce türk milletine neler oluyo
hergün televizyon da ve gazatelerde cinayet haberleri var
bir kaç kendini bilmez hasta ruhlu insan kendi soyadını taşıyan aile bireylerni çocuklara varana kadar vurup öldürüyo.

Bir genç kız kafası kesiler çöp konteynırına atılıyo

Küçük muhammet annesini yasak ilşkisine şahit olduğu için hemde annesinin gözleri önünde
öldürülüp bir tarlaya atılıyo ve anne günlerce tv kanllarında oğlum kayıp diye yalan göz yaşları döküyo

Yine en tazesinden konyada yaşayan bir ailenin 4 yaşındaki kızı beyza annesi tarafından bakkala gönderiliyo ve komşusu tarafından alı konulup boğazlandıktan sonra sobaya atıp yakmak suretiyle öldürülüyo.4 yaşındaki bir kız çocugu nasıl tek başına sokağa bırakılıyo
burda cinayeti işleyen kadar anne nin de suçu çok büyük

Yine adanada 8 kişilik bir ailenin ölümüyle sonuçlanan bir aile faciası
bu insanlar nasıl bu hale gelebiliyor nasıl bu çocuklara kıyabiliyorlar
neden anne baba olmaya çalışıyorlar bu çocuklar küçük yaşta nasıl cani ce öldürülür
neresinden tutsak olur gibisi yok. ülkemizde malesef cahil insanlar çoğalıyo
ilerleyemiyoruz bir anne müsfettesi kız çocugunu bakkala gönderiyo
bir anne oğlunun gözleri önünde yasak ilşki yaşıyo
artık okullarda A B C ve rakkam öğretmenin yanında
artık aile nasıl olmalı anne ve baba nasıl olunur ilkokuldan başlayıp ünüversiteye kadar bu aile konuları bir ders kitabı haline gelmeli aile nedir iyi bir aile olmanın yolları ve kuralları
sorumlu iyi bir baba sorumlu iyi bir anne nasıl olunur bunlar okullarda bir ders konusu halini almadığı sürece
bu olaylar daha da çoğalacak kafası kesilip çöpe atılan genç kızın ailesinin bile hatalı olduğuna inanıyorum.
sayın devlet büyükleri egitimden sorumlu devlet bakanı egitim çoculuktan başlar her çocuk geleceğin anne ve de babasıdır.her birey dr,öğretmen,mühendis,sanatçı vs gibi meslek edinmelerinin yanında en önemlisi olan anne ve baba olmalarıdır. anne ve babalık meslegi ölene kadar var olan bir olgudur. yaşanan bu olayların önüne geçmeliyiz gelecekte sağlıklı uzun ömürlü mutlu çocukların olmasını istiyorsak bu ülkede aile olmayı insanlarımıza öğretmek sizin görevinizdir bunu sakın unutmayın. bu tür olayların bir daha yaşanmamasını diliyorum.MUTLU YARINLAR DİLİYORUM.

2.06.2009

BİR BAYAT EKMEK



BİR BAYAT EKMEK
YİNE HER ZAMANKİ GÜZEL BİR SABAHTI FIRINCI YİNE EN GÜZEL SANAT ESERLERİNİ HAYAT GEÇİRMİŞ RAFINA DİZMİŞTİ GELİNLİK KIZ GİBİ EKMEKLERİNİ.

MİS GİBİ KOKMUŞTU SOKAK TAZE EKMEK KOKUSUYLA OKUL ONLÜKLERİNİ GİYMİŞ
SAÇLARI BEYAZ KURDELELİ BİR KÜÇÜK KIZ GİRDİ FIRINDAN İÇERİ
TAPTAZE EKMEKLERİN OLDUGU RAFA DOGRU İLERLEDİ

ELİNE SICACIK YUMUŞACIK TAPTAZE BAKMAYA DOYULMAYACAK KOKLAMAYA KIYILMIYCAK GÜZELLİKTE 3 EKMEK ALDI.FIRINCI AMCA EKMEKLERİ GÜLER BİR YÜZLE TORBAYA KOYUVERDİ VE KÜÇÜK KIZI İYİ DERSLER YAVRUCAK DİYEREK EVİNE UĞURLADI
KÜÇÜK KIZ SEK SEK OYNAYARAK EVE GELDİ EVDE ÇALIŞAN TERZİ OLAN ANNESİ GÜZEL BİR KAHVALTI SOFRASI KURMUŞTU EKMEKLERDEN BİR TANESİNİ SOFRAYA KOYDULAR BİRER DİLİM KESİP TAZE SÜT BEYAZ PEYNİR VİŞNE REÇELİ OLAN

SOFRADA GÜZEL BİR KAHVALTI YAPTILAR KÜÇÜK KIZ NEŞELİ BİR ŞEKİLDE OKULUNA GİTTİ ANNE SOFYARI ÖZENLE KALDIRDI KALAN EKMEKLERİ TORBASINA YERLEŞTİRDİ MUTFAKTAKİ DUVAR ÇİVİSİNE ASTI MAKİNESİNİN
ÖNÜNE GEÇTİ HAYALLERE DALARAK DİKİŞLERİNİ DİKMEYE BAŞLADI

AKŞAM OLMUŞTU BİLE KÜÇÜK KIZIN BABASIDA GELMİŞTİ ELİNDE YİNE MİS KOKULU İKİ EKMEKLE BARABER YİNE GÜZEL HUZURLA YEDİLER YEMEKLERİNİ

GÜNLER GEÇTİ HAFTASONU GELMİŞTİ KÜÇÜK KIZ MİGDESİNDE BİR KAZINDI HİSSETİ
AKŞAM ÜSTÜ. MUTFAGA DOGRU YÜRÜDÜ AMACI TAZE BİR EKMEK PARÇASI KOPARIP ARASINA PEYNİR YERLEŞTİRİP YEMEKTİ ELİNİ EKMEK POŞETİNE DOGRU UZATTI AMA GÖRDÜKLERİNE İNANMADI DAHA 1 HAFTA ÖNCE FIRINDAN ALDIĞI EKMEKLERDEN 1 TANESİ POŞETİN İÇİNDE KURUMUŞ BAYATLAMIŞ HATTA NERDEYSE KÜFLENMEK ÜZEREYDİ ONA HİÇ EL BİLE DEĞMEMİŞTİ

ALDIĞINDA NE KADAR DA TEZEYDİ NE KADARDA GÜZELDİ ÇOK ÜZÜLDÜ KÜÇÜK KIZ
EKMEGİ ELİNE ALDI NELER OLDU SANA BÖYLE NASILDA BAYATLADIN HASTA GİBİ GÖRÜNÜYOSUN DEDİ EKMEGE

EKMEK SESİ ÇATLAK DURGUN BEKLEMEKTEN YORGUN BİR ŞEKİLDE SESLENDİ KÜÇÜK KIZA SİZ BENİ YEMEK İSTEMEDİNİZ GELEN YENİ EKMEKLERİ TERCİH ETTİNİZ
BENDE BURDA ZAMANLA BAYATLADIM ARTIK HİÇ YENMEYECEK HALE GELDİM NERDEYSE DEDİ.BENİ HİÇ YENMEDEN ÇÖPE ATACAKSINIZ BANA YAZIK DEİLMİ
O FIRINCI SİZLER BENİ TAZE YİYEBİLİN DİYE SAATLERCE UĞRAŞTI UN, SU,TUZ HARCADI BENİ PİŞİRMEK VE SICAK HALE GETİMEK İÇİN SAATLERCE FIRINDA PİŞİRDİ
BANA ÇOK EMEKLER VERİLDİ DEDİ BAYAT EKMEK.
AMA SİZ BENİ BİR KÖŞEYE ATTINIZ YENİ GELEN EKMEKLERİ YEDİNİZ DEDİ ÜZGÜN BİR SESLE

KÜÇÜK KIZ HİÇ ÇARESİ YOKMU ŞİMDİ NAPICAZ BENİM GÖNLÜM SENİ ÇÖPE ATMAYA EL VERMİYO AMA SENİ YİYEMEM DE SEN BU HALDEYKEN DEDİ.

BAYAT EKMEK BENİ BU POŞETTEN ÇIKAR DEDİ KÜÇÜK KIZA YENMİYECEK HALDE OLAN YERLERİMİ KOPAR VE AT DEDİ TEMİZ KALAN YERLERİMİ BİR SUYA BATIR İYİCE YUMUŞAT SONAR ELLERİNLE SIKIP TEKRAR BİR POŞETE KOY DEDİ

VE BENİ ARKA BAHÇENİZE GELEN KUŞLARIN ÖNÜNE KOY ONLAR BENİ SEVE SEVE YERLER DEDİ. KIZ KOŞARAK ANNESİNİN YANINDA GİTTİ ELİNDE EKMEKLE.
OLAN BİTENİ ANNESİNE ANLATTI KÜÇÜK KIZIN ANNESİ BURULMUŞTU, ÜZÜLMÜŞTÜ,SUÇLU BAKIŞLARLA KIZINI YÜZÜNE BAKTI SAÇLARINI OKŞADI SESİZCE

ANNE BİLDİĞİ HALDE YİNEDE KÜÇÜK KIZINDAN YARDIM ALARAK EKMEGİ SUYA KOYUP YUMUŞATTI VE AYNEN KUŞLARIN OLDUGU YERE BIRAKTILAR BAYAT EKMEĞİ.

KÜÇÜK KIZ ÇOK MUTLU OLDU NE OLURSA OLSUN O EKMEĞİN ÇÖPE ATILMASINI ENGELLEMİŞ OLDUĞU İÇİN SEVİNÇLİYDİ.HEM EKMEK ATILMAMIŞTI HEMDE KUŞLARINDA KARNI DOYMUŞTU GÜZEL BİR ŞEYE VESİLE OLMUŞTU.

HAYATTA GÜZEL ŞEYLERE FESİLE OLACAK BİŞEYLER MUTLAKA VARDIR
YETERKİ GEÇ KALINMIŞ OLMASIN. SEVGİYLE KALIN :=)

KÜÇÜK TEBESSÜMLER

KÜÇÜK TEBESSÜM

Geçen haftaların birinde, annem evinde biraz temizlik ve eşyaların yerlerini değiştirmek için bizi yardım etmek amacıyla evlerine çağırdı
hafta sonuydu cumartesi günü eşim ve çocuklarım hep birlikte hazırlandık bindik bir otobüse gittik annemlerin evine vardık nihayet.o gün bayagı bir yorulduk eşimde, bendei annemde, erkek kardeşimde. evin düzenlenmesi her şeyin sanki daha önceden biliyormuşuz gibi yerli yerine oturması bizi çok uğraştırmaması yorgunluğumuzu almıştı sanki.

Annemin o lezzetli yemekleri ve demledigi o sıcak ve demli çayda bal gibi gelmişti bir koyu sohbete girdik hiç farkına varmadan bundan 3 yada 5 yıl önce yaşadığımız bazı olumsuz olayları şimdi gülerek hatta kahkaha atarak anlatığımızı fakettim annem anlatıyo biz yerlerde sürünüyoruz gülmekten
ben anlatıyorum ev hali nereye kaçacağını şaşırıyo gülmekten :=)) o zamanlardan kalma biraz hüzünlü ama şimdi bize komik gelen bazı davranışlarımız olmuş fevri çıkışlarımızda ne kadar komik olduğumuzu anlatırken ne kadarda güldük insanın zamanında yaşadığı kötü olayları zaman geçtikten sonra böyle tebessümle anması hatta gülmesi keşke olmasaydı ama belkide şimdiki gülme nedenimiz o günleri anmak olacakmış ne enterasan.

bazı yaşadığımız kötü olumsuz olaylarda mutlaka ve mutlaka bizi temessüm etirecek bir anektod vardır.düşünsenize sevdiğiniz biri ölüyo ve siz onun cenazesine gittiniz herkez ağlıyo herkezde bir hüzün bir dram yaşanıyo ama orda o anda o nu gülümseyek anmakta var geçmişte güzel ve komik yaşanmış bir anınız mutlaka vardır.o anınızı o an aklınıza getirin ve onu tebessümle anımsayın o biryerlerden sizi farkedecek kendisi için aglayanları deilde biraz tebessüm etmiş birini görmesi onu biraz olsun içinde bulunduğu o hüzün dolu atmosferden burada neler oluyo telaşından kurtaracaktır. bu benim düşüncen tabiki katılmayanlar da olablir :)) nerde olursanız olun ama gülümsemeyi asla unutmayın gülmek yaşam kaynagıdır su gibidir her zaman gülümsemenize neden kıyıda köşede bişeyler kalmıştır.yaşadığınız en olumsuz olayda bile sizi tebessüm ettirecek bir küçük toz taneciği.aramayı sakın ihmal etmeyin.bu gece güzel geçti ama ah keşke şu olmasaydı diye kötü bişeyler ararız ya her iyi şeyin altında. birazda kötü olaylardan tebessüm çıkaralım ne dersiniz. şimdilik bukadar hoşçakalın.::=))

AĞLIYORMUSUN?

AĞLIYORMUSUN

Ağlıyorumusun hadi canım sende
ben ağlayınca dalga geçerdin hani
zırlama yine diye azarlardın ya
ne oldu şimdi
nerden çıktı bu gözyaşları
hangi yağmurdan ödünç aldın

yalan gözyaşlarımı geçti şimdi yalan sözlerinin yerine
hadi canım sende
ne zaman inandırdınki beni sevdiğine
şimdi inanırmıyım sandın sahte damlalara
gözyaşının yalanın olurmu diye sorma sakın
sen çok iyi bir oyuncusun unutma sakın

ama üzüleceksin elbet
benim gibi bir aptal daha çıkmaz karşına
kalbimi sende atsın diye ellerine verdim
aşkımı sende yaşasın diye kalbine verdim
ellerimi ıslatsın diye dudaklarına koydum
gözlerim bende kaldı bir tek onları sana vermedim
ne kadar kör olduğumu görme istedim

her yoklukta var ettim cennetleri ellerine
her gizlide açığa çıkardım aşkları sevdaları
bin bir gece masallarıyla uyuttum seni
her güneş doğuşunda kır çiçeklerini döktüm avuçlarına
sen ise başka baharlarda açmak istedin
başka gövdelere gölge oldun başka çiçeklerin suyu oldun
başka ateşlere kor oldun.
şimdi kappatım tüm kapıları sırra kadem basıyorum
yalnızlık yağmurlarımı giyeceğim üstüme
çıkacağım dışarı akıtıcam tüm gövdemden ve gözlerimden
sevdanı topraga bırakacağım gelip geçenler üstüne basıp geçsin diye.