her yere izler bırakan Baktığı her göz'de hayâl olan. Kalemi kanatlarıyla tutan,Çırpınışını yazılara yansıtan bir Siyah kelebeğim.Hepinizi beklerim.Hoşgeldiniz Efendim.!



30.11.2009

GİDİYORUM..


Gözden uzaklaşıyorum dün'üm.
Gönlünden ırak olmadan gidiyorum.
Yarını düşün diye ve,Hiç bir zaman yarım kalma diye gidiyorum..
***************************************************
Gidiyorum..
Saçımda ki örgüyü bozmadan.
Yüzümde ki çocuğu atmadan.
Avucumda ki terini silmeden gidiyorum.
Gidiyorum. Kör düğümüm.
İçin rahat olsun.
Yatığımda saç telimi bıraktım.
Bardağın da dudak izimi.
Ayana da bakışlarımı bıraktım.
Gidiyorum..

Gidiyorum çaresizliğim.
Beni unutma diye gidiyorum.
Hep aklında kalmak için.
Beni sonsuza kadar sev diye gidiyorum..
Yazan: Siyah Kelebek

26.11.2009

BAYRAM'A ÖZEL



Efendim bu gün Kurban Bayramı'nın Arefe günü..Yarın Allah'ın izniyle bayram..Hepimiz sevdiklerimizle yakınlarımızla bayramlaşıp el öpeceğiz..Malumunuz domuz gribi salgını hala artarak devam ediyor..Çok dikkatli olmamız gerek eğer mevsimlik gripseniz bile kimseyle öpüşmeyin uzaktan bayramlaşın..Bu aralar sanal öpüşmeler ve tokalaşmalar moda oldu..Bizim örf adet ve göreneklerimize biraz tuhaf kaçsada,mecburi bilip uzaktan bayramlaşalım..Özellikle çocuğu olan bebeği olan anne ne babalar daha dikkatli olmalıyız..

Çocuklarımızı çok kalabalık misafir ortamında fazla tutmayalım..Bayramlık kolonyamızı eksik etmeyelim oda bir nevi alkol barındırdığı için mikrop kırıcı özelliği vardır..Eczanerler de satılan hijyenin sıvılardan alalım misafİrlerimize bunu takdim edelim..Hepimizi için tedirgin bir bayram olacak en azından benim gibi Anne olanlar daha teredütlü olacak bu bayram..

İkinci bir konuda Kurbanlıklar..Maddi durumu iyi olan kişiler bu kurban bayramı da Müslümanlık görevini yerine getirip Kurban keseceğiz..Şimdiden Allah kabul etsin diyorum..
Kurban bayramı'nın bir özelliği de fakir fukarayı sevindirmektir..Kestiğimiz kurbanlarımızı gerçekten fakir bildiğimiz evine et girmeyen insanlara verip,bu vazifemizi de makbul kılalım..
Yardım dernekleri,darülaceze,Askeri birliklerimize vs.yerlere bağışlayabiliriz..Daha çok eşe dosta,hatırımız kalmasın diye dağıtmayalım kurban etlerimizi..İhtiyaç sahiplerini sevindirelim..
Hepinize sağlıklı, mutlu,bol neşeli bir bayram diliyorum.
Kurban bayramınız Mübarek olsun..


Yazan:Siyah Kelebek..

24.11.2009

SİZ CANSINIZ BİZİM BAŞ TACIMIZ ÖĞRETMENLİRİMİZSİNİZ.



Bu gün bizi yetiştiren eğiten,Öğretmenlerimizin günü..
İlk öğretmenimiz olan Mustafa Kemal Atatürk 'ün izinde yürümüş tüm öğretmenlerimizin Bu güzel ve anlamlı günü'nü kutluyorum .Yıllar önce İlk okul yıllarımda ilk Öğretmenim olan Sayın Tansel Çanak Öğretmenimin de ellerinden öperim..Uzun yıllar oldu kendisini hiç görmedim.Burada kendsini anmak istedim..
Öğretmenlerimiz bizim gelecek neslimizin daha iyi daha sağlam,daha Atatürkçü bir düşüncede yetişmesine vesile olan Önden yürüyenlerimizdir..
Bizde herzaman Aile, birey ve vatandaş olarak çocuklarımızı Öğretmenlerinmizin bilgi ve gölgesi altında yetiştirmeye çalışacağız.

Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun..
Bu gün oğlumun da öğretmenler gününü ilk kutlayışı hediyemizi aldık ve okul saatimizi heyecanla bekliyoruruz.
Oğlumun ilk okul yılında öğretmenini ilk kutlayacağı yıl olacak.oğlumda tıpkı ben gibi İlk öğretmenini asla unutmayacak.TÜm öğretmenilirimizin,tek bir harf ve faydalı bir bilgi öğreten tüm Bilgi hazinelerinin öğretmenler günü kutlu olsun..

Tüm öğretmenlirimize sevgiler saygılar.

Yazan Siyah Kelebek

23.11.2009

Müge anlı'nın sorumsuz haberi.

Dün gece Okan Bayülgen’in programını izledim..Pek sevmem kendisini ama dün gece gerçekten çok güzel bir yayındı aynı zamanda duyarlı bir yapımdı...Medya arkası diye bir bölüm hazırlamış..Gündüz ve sabah kuşağı programlarını da göndermeler yapmış.Haksızda değil hani..Televizyon dünyası o kadar kirlendi ki artık ciddi anlamda keyif alacağımız programlar çok azaldı..izlediklerimiz de artık bozulmaya başladı..Müge Anlının sabah kuşağın da yaptığı programı bende zaman, zaman izliyorum..Kayıplar bulunuyor,katiller yakalanıyor..Fakat Okan Bayülgen’in dün gece ki eleştirisi gerçekten de çok haklıydı..

Müge Anlı programında kayıp olan bir kadın'ı arıyordu..Kızı ve yakınları da stüdyodaydı kayıp olan kadın'ın..Son dakika haberi ile kayıp olan kadın'ın bulunduğunu açıkladı Müge anlı..Kayıp olan kadın'ın kızı ve yakınları önce çok sevindiler..Fakat fazla geçmeden bir korku filmi sahnesinde buldular kendilerini hemde, canlı yayında hemde,sabah sabah saatlerinde ..Hemde, çocukların ve gençlerin televizyon izlediği bir saatte.
Kayıp olan kadın bulunmuştu.Bu güzel haberdi. Ama kötü haber fazla geçmeden geldi. Kayıp olan kadın ölü olarak bulundu. Tamam buda normal diyelim.Kayıp olan kadın boğazı kesilerek,kolları bacakları parçalar haline getirilerek çöp poşetine konularak,fazlaca poşetler halinde küçük,küçük çukurlara doldurularak gömülmüş.Günlerce kayıp olan bu kadının bulunma hikayesi sabah saatlerinde bir korku filmi gibi kızına ve bütün yakınlarına canlı yayın da tüm çıplaklığıyla ve sorumsuzca Sunucu Müge Anlı tarafından açıklandı.
Kayıp olan kadının kızı ise bu acı haberi,Annesi’nin hunharca öldürülüş hikayesini gözyaşları ve büyük bir kriz hali ile dinledi.Sabahın bu kör vaktinde böyle cani bir cinayet nasıl bu kadar soğuk kanlılık la açıklanır hiç aklım almadı.İşinde ve mesleğinde bu kadar başarılı olan bir sunucu bu olayı nasıl bu şekilde açıklar.programcılık bu mu? Gerçekten çok şaşırdım.Umarım bu program ve sunucu için Rtük tarafından bir cezai işlem uygulanır.Olacak iş değildi çünkü.Sabah saatlerin de ve çocukların da,gençlerin de televizyon başında olduğu bir saatte olmaması yapılmaması gereken bir açıklama ve gaftı..

En başta da dediğim gibi Televizyon dünyası hepimiz için büyük bir tehlike haline geldi.İnternet dünyasından daha tehlike olmaya başladı televizyon dünyası.Diziler hep aynı formatta.Bir kanalda izlediğimiz bir program veya dizi’nin aynı formatı başka oyuncularla ve farklı katılımcılarla başka kanallar da sunuluyor. Faydasız ne varsa hepsi TV dünyasında.
İşte dün gece izlediğim diğer bölümlerinden ise oldukça keyif aldığım Okan Bayülgen’in programı Disko Kralı bana bu yazıyı yazmama sebeb oldu.Müge Anlının programıyla ilgili eleştirisi çok haklıydı.Ben de bunu blog da paylaşmak istedim.Hepimiz duyarlı olup gereksiz hiçbir programı izlemeyelim.ve çocuklarımızı da izlettirmeyelim..
Sevgi, ve Saygılarımla.


Yazan: Siyah Kelebek.

20.11.2009

HEYYY ZAMAN!


O kadar hızlı geçiyorsun ki önümden,koşsam da yetişemiyorum arkandan..
Bu kadar hızlı koşmasan..Bu kadar çabuk gitmesen benden..Bizden..
Ne bu acele? Nedir niyedir bu koşturmaca? Koşmaktan yorulmadın mı?
Bıkmadın mı sürekli bir yerlere yetişmekten?
Gittiğin yer neresi Nerede dinleniyorsun?.Son durağın neresi?.

Giderken bizden aldıklarını nereye bırakıyorsun..
Hey zaman!
Gençliğimizi,çocukluğumuzu nereye emanet ettin?.
Kimden gidip soracağız,kimden geri alacağız yıllarımızı..
O geçmiş yıllarımızı?
Saatler koşarcasına akıyor.Hiç bir yere yetişemiyoruz..
Her işimiz yarım kalıyor.
zamana ayak uyduramıyoruz..
Gelip geçiyor ömrümüz,durduramıyoruz..
Su bile yavaşladı senin hızın yanında..
Sudan, daha hızlı akmaya başladın..
İşimiz zor seninle zaman.
Sana yetişemeden,sana hiç bir zaman ayak uyduramadan..
Geri kalan son yıllarımızı da alıp, emanet edeceksin gidip bir daha geri gelmeyeceğin son durağına.

***************************
Zaman akıp gitmeden, sizden alıp götürmeden,mutlu bir hafta sonu geçirmeniz dileğimle
SEVGİLER..

Yazan:Siyah Kelebek.

17.11.2009

AHH BE ÜSTADIM..!


‎17 ‎Kasım ‎2009 ‎Salı

Canım sıkılıyor üstadım bugün çok canım sıkılıyor..
Keyfe keder yaşasam diyorum o'da olmuyor..
Bir dal cıgara içsem bu meret de yanmıyor..
Diyorlar
ki,yasaktır içme..
Ciğerlerini hasta eder yazık diyorlar..
Bilmiyorlar üstadım bilmiyorlar..
İnsan'ın ruh'u hastaysa,ciğeri sağlam kalırmı?..
Sen daha iyi bilirsin üstadım,benden çok yaşadın..
Çok yaşayan değil çok gezen mi bilir diyorsun?.



Yok be üstadım..
Ben hiç gezgin olmadım ki..
Bir kaç gönül gezdim sadece hep kısa yolları seçtim..
Uzun yollar bana göre değildi üstadım..
Kısa yollar seçtim hep,çıkmaz aşklara saptım..
Zaten bu gidişle fazlada yaşamam ki..



Ah be üstadım..!
Kederliyim dertliyim bugün..
Bir ‎kaç duble içsek ya..
Biraz da Arabesk dinlesek..
Az biraz eskileri yaad etsek.Silinir gidermi dersin,
Bu içimdeki kasvet..?
Ahh be üstadım ahh..
Zamanın da çok yaktım yıktım gemileri..
Savurdum etrafa tüm külleri..
Bir kuru ağaç bile bırakamadım ardım da..
Bak şimdi, kaldım böyle senle başbaşa..
Ne çok yaşamışım,ne de çok gezmişim..
Ağzına sağlık be üstadım ne güzel dedin..
işte tam da senin dediğin gibi ,
Ben koca bir aptalmışım..



Yazan Siyah Kelebek..

11.11.2009

Küçük bir söz..!

Hayatta hiç bir zaman büyük konuşma..

Ve asla küçük'te düşünme..

Hedeflerini ne kadar büyütürsen gözünde,

Başarıya daha çok yaklaşırsın şu kısacık ömründe..

Yazan: Siyah kelebek..

10.11.2009

KARIŞMAYINNNNNNNNNNN...!!


"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir..."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk..
*******************************************************************

Sayın Başbakan,Recep Tayip Erdoğan beyefendi,Yas tutma günü değildir bugün diyor..
Ağlamayın,yas tutmayın diyor..

10 Kasım Atamızın Ölüm yıldönümü artık,yas günü olarak geçmiyor..10 kasım artık Atatürk'ü anma günü olarak geçiyor..
Yavaş yavaş,üstü örtülmeye çalışılıyor en önemli değerlerimizin..

Benim bildiğim 19 Mayıs Atatürk'ü anma Gençlik ve Spor bayramında Atamız'ı bir kez daha anarız..
Ama 10 kasım da artık, Anma günü olarak geçiyormuş..

10 kasım günü eğlenmemiz gülmemiz bekleniyor bizden anlaşılan..Bunu nasıl yaparız?..Nasıl ağlamayız Büyük Önder'İn ardından?..Nasıl üzülmeyiz nasıl bir kez daha yas tutmayız?..
Atamızın ölümünü ardın dan 71 yıl geçmiş..
Bu ülkede çok şeyler değişmiş ama, bir tek Ata'ya olan sevgi hiç değişmemiz..Hatta ve hatta çoğalarak büyümüş..

Bu gün Sabahtan beri Tv izledim..Haberleri daha büyük bir heyecanla izledim..Çünkü,bu gün daha farklıydı..O büyük kalabalık,ağlayan insanlar, çocuklar..90 yaşına gelmiş Atatürk'ü görmüş dedeler, nineler..Metrelerce uzunluktaki bayraklar ve Atatürk resimleri..Dolmabahçe sarayındaki ziyaretler ve o duygusal manzaralar..
Küçücük miniklerin ağzından çıkan şu 3 kelime..
''Onu çok özledim''

Bir çocuk hiç görmediği bir insan'ı nasıl özler nasıl yas tutar ardından..''Şimdi o olsaydı keşke'' der..Atatürk sevgisi ilahi bir aşk gibi..
Bu sevgi ve aşk Allahtan geliyor..''Sevin diyor,ağlayın,yas tutun bu Büyük insan'ın ardından''..''Çünkü'' diyor Yaradan..''Bir daha onun gibi bir lider yaratmayacağım.. Yeryüzüne onun gibi bir lider yollamayacağım''..diyor yüce yaratan..

Sevgi ve Aşk Allahtan..Öfke,kin ve nefret şeytandandır..
Bunu bilmeyen varsa öğrensin..Ve bizim tuttuğumuz yas'a dil uzatmasın..Atamız'a duyduğumuz aşk'a sevgiye,çamur atmasın..Biz onu sevdiğimiz gibi hiç bir Başkanı,hiç bir Başbakanı,Hiç bir CumhurBaşkanı'nı sevmeyeceğiz.. Sevemeyiz..


Buda kulaklarınıza küpe olsun..ve Asla aklınızdan çıkmasın..
Bugün yüzbinlerce insan,insan diyorum..Türk,kürt ayırmadan..herkez Ata'nın huzuruna çıktı..Türk'ü,kürt'ü ermenisi,yahudisi,yaşlısı genci,türbanlısı,açık saçlısı,rackçı gençlerden,entel gençlere..İnsanlar farklı olabilirdi..Modernleşmiş bir dil veya ırk farketmez..
Herkezin gözünde yaş vardı..

Atatürk'e aşk vardı,özlem vardı,hasret vardı..
Ve hep olacak..Kim ne derse desin..10 kasım bizim için yas günüdür..Atamızı yine yıllar önce olduğu gibi yıllar sonrada yasla,gözyaşıyla,özlemle anacağız..
Sizler, renkli süslerle bizim gözümüzü boyayamassınız..
Bugün anma günüdür yas günü değildir diyemessiniz..

Bir hem ağlar,hem yas tutar,sonuna ve sonsuza kadar da Atamızı anarız..Sizin gibi zorla saygı duruşunda durmayız..Seve seve,Atamıza tüm samimiyetimizle saygı duruşuna dururuz..Marşımızı okurkenn, yalanadan ağız oynatmayız..
Kalpten yürekten tüylerimiz diken diken olana kadar,ürperene kadar içten okuruz..

Siz yalancı fırsatçı içten pazarlıkçı,siyasetçi olabilirsiniz ama,
Biz sahte Türk olmayız..Biz,söz de değil özde Türk Milleti oluruz ancak..
Atamızı nerde ,nezaman anacığımızı,nerde, ne zaman yas tutacağımızı sizden çok daha iyi biliriz..
Herşeyimizi elimizden aldınız..Bari Atamızla aramızda olan, aramızda geçen bu manevi duyguları almayın..ve asla Atamızla olan iletişimimize KARIŞMAYIN..

Yazan :Siyah Kelebek..




9.11.2009

sarı zeybek slayt..

SARI ZEYBEK VE ATATÜRK..



Saatler Atatürk'ü vuruyor..Sirenler çalıyorlar yine acı acı..
Binlerce adım hazırlanıyor,Anıtkabir'e yol alıyor..
Bayraklar yarıya iniyor bugün..
Küçükten, büyüğe,yaşlıdan, gence..
Herkezin kalplerinde acı ve hüzün..

Yine yokluğundayız Ata'm ..Yine hasretindeyiz..
Yine sarı zeybek gözlerimizde ve kulaklarımızda..
Anılarını okuyoruz yeni nesilimiz den..Sen hiç eskimedin be Ata'm..!
Biz eskidik ama sen hiç eskimedin..

Sen aslında hiç ölmedin biliyormusun?
Biz seni hiç öldürmedik kalbimizde..
İçimizdeki Sen çiçeğini özlemle hasretle suladık..
Sana laik olamasakta,seni hep sevdik..
Sadece sevilmek yettimi sana Ata'm?

Biz sana laik olamadık ama,sen her zaman bu Vatan'a yakışır,bu Vatan'ı fazlasıyla hakeden oldun..

Her yıl seni anarken klişe bir laf söyleriz hep..
Sen de bilirsin..''SEN RAHAT UYU ATA'M, İZİNDEYİZ'' deriz..
Ata'm sen rahat uyuyormusun..?
Rahatmısın orda? Tonlarca ağırlıktaki,taş mezarı'nın altın da rahatmısın Ata'm..?

Ses gelmez senden bilirim..Sustun sonsuza kadar..
Olsun canım Ata'm Senin Varlığın yeter..
Sen hep varsın..Var olacaksın..Her nerde yaşıyor ve yaşatılıyorsan, sen hep bizimle olacak ve yaşayacaksın..
Bİr kez daha senin için,

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..!
Yazan: Siyah Kelebek..
-------------------------------------------------------------------------------

Çocukluk yıllarım da bir gazete, kupon karşılığı Atatürk'ün son günlerini anlatan ve yazan,Sarı Zeybek yapıtını sunmuştu yazılı ve görsel basın da..
Hem kitap olarak hemde video kaseti olarak yayınlanmıştı..O zamanlar DVD ve CD oynatıcılar yoktu..Video lar vardı..
Ben o Sarı seybeği ilk izlediğim de çocuktum..İlk okula gidiyordum..Atatürk'ümüzün ölümünü tabiki okumuştuk Hayat Bilgisi dersinde ve İnkilaplar dersin de..
Ama O sarı zeybek Belgeselini izlerken, çok ağlamıştım..
Beni çok etkilemişti..

Hele ki, ünlü belgeselci ve yazar olan Can Dündar'ın o büyüleyici sesinden anlatılması ise,beni adeta mahfetmişti..
Fahir A
takoğlu besteleriyle de süslenmiş ve daha büyük bir yapıt halini almıştı..O müzik hayatım da beni hüzünlendiren ve ağlatan tek müzik özelliğini taşıyor..

Geçekten Ata'mızın son günlerini anlatan, Fahir Atakoğlu müzikleriyle ve Can Dündar'ın anlatımıyla dahada büyülü hale gelen Sarı zeybek belgeseli'nin benim için çok önemli bir yeri vardır..Atatürk'ün her ölüm yıldönümün de,bu belgeseli anmadan edemem..Sarı zeybek belgeseli bana Atatürk'ün ölümünü,Atatürk'ün ölümü de Sarı zeybek belgeselini hatırlatır bana..

Bu belgeseli çocuklarımıza,hala izleyemeyen gençlerimiz'e ,herkeze izlemeleri için tavsiyede bulunalımm..
Gazi mustafa Kemal Atatürk'ün Doğumu,yaşayışı,bu vatan için yaptıkları ve Milleti'ne kazandırdıkları yanında,Ölümü de bizim için çok büyük önem taşıyor..

Gazi mustafa Kemal Atatürk'ün ,bu ölüm yıldönümünde de O'nu saygı ve hürmetle anıyorum..Önünde bir kez daha saygı ile eğiliyorum..Toprağı mis koksun Ruhu Şaad olsun..Melekler Milleti'nin sevgisini O'na hediye etsin..

Saygılar



7.11.2009

ÜNLÜLER'İN YENİ TERND'İ PARA KARŞILIĞI BOŞANMA..


Her kadın gibi bende zaman zaman magazin proğramlarını izlemeyi seviyorum..Ünlülerin dünyasında neler olup bitmiş,Kim evlenmiş,kim boşanmış,kim hamile,kim doğurdu,kim aldattı bende merak edip izliyorum..

Eh biraz da malzeme çıkıyor bize haliyle..Şu ünlü insanların yenş trend'i para karşılığı boşanma hikayeleri de çok acayip doğrusu.. Şu para karşılığı boşanmalar çok sinirimi bozuyor..
Zamanın da büyük bir aşk la evlenip, sonra sıkılıp bıkıncada boşanmak isteyen taraf,boşanmak istemeyen karısıyla para karşılığı boşanıyor..

Bu kadar mı ucuzladı mükaddes bildiğimiz evlilik..
Açlıktan ölen çocuklar,okuyaman,evlenemeyen,insanlara ayıp olmuyor mu yahu?..
İnsanlar Doğal gaz faturasını ödeyemeyecek hale geldi ama, bir evlilik para karşılığı bitiriyor..Binlerce dolar talep ediyor kadın kocasın dan boşanmak için..
Zaten evlilik bitmişse bitmiştir..Bunu dahada çirkinleştirme'nin, ayağa düşürmenin ne anlamı var..Heleki ortada birde çocuk varsa...
Neyi satıyorsun be kadın..Boşandığın adamdan doğan çocuğumu satıyorsun..?Evlenmek kadar boşanmak ta doğal ve olağan değilmi..?

Boşanmak için talep edilen bu para eğer koca tarafın dan verilmesse ne olacak sanki..? Yeniden mutlu mu olunacak? Yeniden devam mı edilecek bu temelinden bitmiş evliliğe? Yookk hayır..Sen dünyayı da versen dünyayı da istesen önüne,Biten bitti ve giden de gitti..

Bu bahsettiğim ve sıkıldığım konu normal hayatta ki insanlar için değil..
Zengin ve zenginlikten ne yapacağını şaşırmış insanlar için..
Eğer kadın'ın boşandıktan sonraki hayatını idame ettirecek maddi durumu yoksa tabiki durumu iyi olan taraf,bu kadın'ı mağdur etmemeli..
Ama ömrü'nün sonuna kadar da ona bakamaz zaten boşanan koca..
Zaten ömür boyu bakacaksa neden boşansınlar.

Bence ne olursa olsun,kadın yaşadığı evliliği ayak altına düşürmemeli..
Eğer kocası boşanmak istiyorsa,ondan yüksek miktarlarda para telep etmemeli..Bana göre yanlış..Ve çok aşağılıyıcı bir durum..
Yani artık evlilikler nasıl parasız yürümüyorsa,Boşanmalar da parasız olmuyor..

Durumlar gerçekten vahim..Allah kimse'nin yuvasını dağıtmasın ama
Kaderde var ise, trilyonlar da serilse önünüze,biten bitmiş ve giden de gitmiştiR..

Bu ünlüler'in hayatlarını asla örnek almayalım..

5.11.2009

Altına İmzamı attım..Bin kez olsun yine gözüm kapalı atarım..



Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
M.Kemal Atatürk

Ülkemizin birlik ve beraberliğini korumak, kardeşlik duygularını pekiştirmek adına Atamızın ölüm yıldönümü olan 10 Kasım'da Anıtkabir'de ulu öndere sunulmak üzere Birmilyonkalem.com (1MK) sitesi imza kampanyası başlattı.

Atamızın veciz sözlerinden "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." sözünün altına imzamızı atıyoruz.Sizde bu kampanyada yer almak istiyorsanız rotanız:
ALTINA İMZAMI ATARIM

Ben imzamı attım..Bin kere olsun yine gözüm kapalı atarım Atam'ın her sözüne imzamı..

Sizde imzanızı atın..Atamız'ı 10 Kazım Ölüm yıldönümün de imzalarımızla analım..

NESİLDEN NESİLE ULAŞAN 30 YILLIK KÜÇÜK KÜRK KABAN..



Efendim tanıştırayım bu benim kızım Cemre Su..Henüz 2,5 yaşında..Bu üstünde görmüş olduğunuz kürk kaban ise Bu zamana kadar kızıma giydirdiğim en eski giysi özelliğini
taşıyor..

Öyleki; Bu küçük kürk kaban nerden baksanız 28-30 yaşında..
Bu kabanın ilk sahibi ortanca amcam'ın kızı Nalan dır..
Nalan kızım yaşlarında iken bu kabanı çok giymişti.Ben de o yıllarda çok küçüktüm ..

Nalan büyüdükten sonra bu küçük kürk kaban Onun kız kardeşi Nihal'e kaldı..Oda bu kürk kabanı giydi..Şimdi Artık ikiside büyüdü evlendi Anne oldular..

Amcam'ın hanımı, Nalan ve Nihal'in annesi ve aynı zamanda benim süt Annem ve Yengem Güler,bu kürk kabanı eltisine verdi yani benim Annem'e..Annem bu kabanı o zaman daha küçük yaşlarda olan kız kardeşlerime giydirdi..

Şimdi onlarda büyüdü biri liseyi bitirdi..Diğeri ise lise 2.sınıfta..
bu küçük kaban'ı Annem sakladı..Hiç kimseye vermedi..Ben kızımı dünyaya getirdikten sonra,Annem bu kürk kaban'ı bana devretti.. Şimdi Artık bu kaban'ı benim kızım da giyiyor..

Bu 30 yıllı küçük kürk kaban'ın üzerinde,nice el izleri,nice yaşanmışlıklar ve özlem ve hasret duyduğumuz kokular var..
Ailemiz de yaşlananlar oldu,kaybettiğimiz büyüklerimiz oldu..
bu kürk kabanı giyip şimdi evlenip çocuk sahibi olanlar oldu..
Yıllar hepimizi yaşlandırdı ama bu küçük kürk kaban hiç yaşlanmadı ve nesilden nesile ulaştı..kimbilir daha kimler giyecek bu kürk kaban'ı..

Tıpkı eski resimler gibi,bu kürk kaban da anılarla dolu..Şuan hayatta olan yada olmayan Aile büyüklerimizin el izleri ve yıkasanda asla çıkmayan kokuları var..
Keşke dili olsaydı da konuşsaydı bu kürk kaban..Geçmişi ve gelecekteki bu uzun yolculuğunu..Bizi yine çocukluğumuza götürseydi..
Hiç aklıma gelmezdi bir gün bu küçük kürk kaban ile ilgili bir yazı yacacağım..Hayat herşeye gebe..Bir gün bu kaban'ın benim kızama kalacağını ve kızımın da bu kaban'ı giyeceğini hiç tahmin etmezdim..Bu kaban'ı kızım büyüyüne kadar giyecek..Ve bu kaban'ı bende tıpkı Yengem gibi,Tıpkı annem gibi en iyi şekilde saklayacağım..

Taa ki yine ailemizde Bir kız çocuk dünya ya gelene kadar..
Bu aile yadigarı küçük kürk kaban dilerim ki,daha nice neslimize ulaşır ve kıymeti bilinir..

2.11.2009

AH BE ISSIZ ADAM


Soguk bir bayram akşamıydı.. Yine annemlerin evindeydik.. Hayat arkadaşım çoçukları anneme bırakıp biraz taksimde gezelim teklifini yaptı.. Taksim deyince akan sular duruyo bende. Taksim ilk Yardım Hatanesin de doğup ve 25 yaşına kadar taksimde yaşamış biri olarak taksim demek benim için hayat demek..Hiç tereddüt etmedim tabii 17 yaşında bir genç kız gibi fırladım büyük bir heyecanla, annem mutfaktaydı..Hemen yanına gittim onun yanına giderken de 10 yaşında küçük bir kız olmuştum ellerine sarıldım ''Annecim çocuklara 1 saat sen bakarmısın taksime kadar bir gidip gelsekmi acaba''? diye mahçup ama küçük bir kız çocugu gibi izin almaya çalıştım.Canım annecim hemen izin verdi bende hazırlandım ve eşimle dışarıya çıktık.. Tophaneden Galatasaraya yürüdük ordan istiklale 10 dakikada ulaştık öyle bir kalabalık vardiki cadde iğne atsanız yere düşmezdi.
En çok sevdiğim de oydu zaten istikalin kalabılığı. Her tür insan var ve ne ararsanız oradaydı parfüm kokularına karşımış midye tava kokuları, o meşhur çiçek pasajından gelen kokereç kokuları ve fasıl sesleri bambaşka bir gezegendi Beyoğlu İstiklal Caddesi.Eşim sordu bana ''ne yapmak istersin? nereye gitmek istersin''? diye o an için bir karar vermemiştim az daha yürüdük bir afiş vardıki,o afişi görünce fırladım. ''ben bu filmi görmek sitiyorum ne olur'' dedim eşime yalvarırcasına.o afiş ıssız adam filmi'nin afişiydi.. Eşim her zamanki gibi burun kıvırdı.''ne işimiz var yahu gidelim güzel bir yemek yiyelim bişeyler içelim'' dedi.Ben istemedim astım suratımı beş karış :=) ee tabiki dayanamadı ben kazanmıştım''tamam tamam kızma hemende surat asma madem öyle gidelim, ama Aroğ da oynuyo ona gid elim istersen'' diyerek bana öneride bulumadan da edemedi.Ee erkek milleti işte romantik ne varsa her zaman kaçtıkları gibi yine kaçma teşebüssünde bulundu ama ben ısrarlıydım o filmi izleyecektim.
Sine pop sinemasına girdik çok kalabalıktı bir sürü film oynuyordu ve salon daha boşalmamştı yarım saat bekledik eşimin etrafına şaşkın ve de sıkılmış tavırlarıyla.Neyse, filmin oynadıgı seans bitmiş ve aşağı inen insanlara baka kaldık herkez salya sümük ağlıyodu kendi aralarında konuşuyorldı ''şu sahnesi bu sahnesi'' diye.eşim bir peehhhhh etti ''ne filimmişki bu böyle herkez aglıyo''.dedi :=)'' üff sen anlarsın ki zaten'' dedim eşim güldü tabii..

Yeni seans başlamak üzreydi ve salona alındık.Salon yine çok kalabalık el ele sevgililer, yalnız başına gelmiş erkek ve bayanlar, bir yandan da gözlem yapıyordum.Salonun çogu yalnız gelmişti filmi izlemeye.Film başladı ve izlemeye koyulduk bir kaç sahnesi biraz erotik içerdigi için bazı izleyicilerin utangaç kıkırdama sesleriyle bizde gülmüştük :=) Ama az sonra kıkırdamalar yerine hıçkırık sesleri gelecekti .Filmin sahnelerini çekildigi yerleri görünce çok şaşırmıştım. ilk okulumu okudum sokak,Galata Kulesi etrafı, istaiklalin caddeleri,galatasaray sokakları hep buralarda çekilmişti film çocuklugum ve gençligimin geçtigi sokaklardı oralar.Ben filmi unutmuş filmdeki mekanlara dalmış oralarda geçen anılarımı canladırmıştım gözümde.Bir de filmde çalan eski şarkılar yokmuyodu ah ah büyülenmiştim.filmi anlatmaya gerek yok zaten herkezin hayatında bir çok anı bırakan ve acısı bitsede unutulmayan aşkları anlatan bir filmdi.. Ee eski aşkları anmadan geçmekte olmazdı yani :=) Yanımda hayatımı paylaştığım sevgili eşim, kulagımda o eski şarkılar,gözlerimde çocuklugumu ve gençliğimi bıraktığım cadde ve sokalar, ehh birazda aklımda eski aşklar.

İki saat içinde boynuma 5 'i bir yerde takılmıştı sanki. Bir çok duyguyu o iki saat de yaşatmıştı o film bana.Eşim ise ellerimi sıkıca tutup filmi büyük bir zevkle izliyordu.ve bende arada ona tebessümle bakıyordum.Ve filmin son sahnesi gelmişti iki eski aşık yıllar sonra karşılaşırlar ve birbirlerini hiç bir zaman unutmadıklarını sadece bakışlarıyla anlatırlar son kez sarılırlar ve Ayla Dikmen başlar söze anlamazdım şarkısıyla.

Salonda sadece hıçkırık sesleri vardır. ve benim elimde bir acı.. Eşim o kadar etkilenmişki filmden ağlamamak için kendini sıkarken elimide sıkıp acıttığının farkında bile değildi. :=) Biz yufka yürekler ise hemen ağlamaya hazır ve nazır göz pınarlarımızda beklettiğimiz yaşları çoktann koyuvermiştik bile.Anıra anıra ağlamak neymiş bire bir yaşamıştım artık korkacak bişey yoktu ..Ve film bitmişti artık sinamadan dışarı çıktık temiz havayı içimize çektik elimde mendil bir yandan akan burnunu ve gözyaşlarımı siliyordum.
Cep telefonlarmızı açtık.Bu ruh halinden nasıl kurtulacamızı düşünüp biraz gülüşürken cep telefonum acı acı ve çok sinirli bir şekilde çaldı.. Arayan annemdi ve bize şöyle seslendi ''kaç saatiirr nerdesinizzzzzzzzzzzzzzz meraktan öldükkkkkkkkkkk'' Sinamaya gitmeye son anda karar vermiştik ve haberde vermemiştik annemin o sinirli haykırışıyla o ruh halinden bir anda kurtulmuştum.. Aklıma hemen 1 saatliğine Annem'e emanet ettiğim çocuklarım geldi ve onları nekadar özledigimi düşündüm.. Koşar adımlarla eve geldik elimizde boş gelmedik tabii annemin ve çocuklarımın gönlünü almak için beyoğlunun en sevilen yiyeceklerinden alıp onların gönüllerini almıştık.O akşam bir çok duyguyu bir çok anıyı 2 saate sığdırmıştım ve çokkkk mutlu olmuştum.Canım annem ve sevgili eşime bir kez daha teşekkür ler.:=)

NOt: Bu yazıyı aylar önce yazmış ve yayınlamıştım..Belki bazı okuyucalar hatırlayacaktır..Bu akşam Şhow Tv de Issız Adam Film'i Tv de ilkez izleyiciye sunulacak..Bende bu film'i sinama da izlerken ki anımı birkez daha ısıtıp sizlerle paylaşmak istedim..

1.11.2009

ÜŞÜYORUM..ÜŞÜDÜKÇE DÜŞÜNÜYORUM..



Kısa bir kahve molası verdim hayata..
Uzaktan bakıyorum geçmiş yaşanmışlıklara..
Bir film izlermiş gibi,sessiz ve sakinim..

Düşünüyorum..Düşündükçe üşüyorum..
Üşüdükçe bir yudum daha alıyorum sıcak kahvem den..

Üşüyorum..Üşüdükçe düşünüyorum..
Üstümüze zorla giydirilen bu hüzün elbisesi ne kadar kalacak üzerimizde..?

Camlara vuran bu yağmur damlaları,daha nekadar ıslatacak ruhumuzu..?

Üşüyorum..Üşüdükçe düşünüyorum..
Soğuk yataklarda ki,Soğuk yastıklara yalnız düşen başları..
Bir sıcak çay bile demleyeni olmayan insanları düşünüyorum.

Sonbahar'ın tatlı hüznü'nü çıkartmak zorundayız üstümüzden..Alışmalıyız bu mevsim geçişleri'nin ruhumuzda bıraktığı kampçı izlerine..

Aynaya bakıyorum hiç yakışmıyor 'Hüzün' adlı elbise üzerime..Bakışlarıma yansıyor yağmur'un gri rengi..

Sİyah botlarım da çamur izleri..
Pembe Şemsiyem'i bile sevmedi bu hain fırtına..
Kırdı,yıprattı,savurdu bir kaldırım taşı'nın kenarına..
Eğilip alamadım Pembe Şemsiyemi..Seslendi bana yaralı yattığı yerden..

''Bırak ve git beni..Bari sen kurtar kendini..
Bu hırçın yağan yağmurda artık sana faydam olmaz,koruyamam seni bu islaklıktan..''

Dedi ve bıraktı mücadeleyi.. Kaldırım taşı'nın kenarında kapattı gözlerini Pembe Şemsiyem..
İşte o an anladım artık renklerin bir anlamı yok..
Yine hüzün kaplayacak her yeri ve tüm yürekleri..

Üşüyorum...Üşüdükçe düşünüyorum..
Soğuktan titreyen elleri..o eli ısıtacak başka bir eli olmayanları düşünüyorum..
Dört duvar soğuk odada,kanı çekilen duyguları düşünüyorum..

Huzur nerde?..Huzur hangi mevsimde..?
Belki ilkbahar'ın cıvıl,cıvıl renklerin de..
Belki yaz'ın kavurucu sıcağın da..
Bazen Sonbahar'ın düşen sarı yaprakların da..

Ama benim için..'Huzur' Evimde; yanan sıcacık sobamın kenarın da oturup kahvemi yudumlamaktır..

Peki ya sen..!! Şuan bu yazıyı okuyan kişi..!
Senin huzur'un şimdi nerede gizli..??