her yere izler bırakan Baktığı her göz'de hayâl olan. Kalemi kanatlarıyla tutan,Çırpınışını yazılara yansıtan bir Siyah kelebeğim.Hepinizi beklerim.Hoşgeldiniz Efendim.!



23.09.2010

BİZ NEREDE YANLIŞ YAPTIK ?


Biz nerede yanlış yaptık?
Nerede olduğunu tam olarak çözemesem de büyük yanlışlar yaptık.
Zaman ilerleyip teknoji geliştikçe, alım gücü kolaylaştıkça, biz rahata alıştık.
Rahatımız bozulmasın, düzenimiz bozulmasın diye rüşvetçi, ödülcü, tavizci biyerler olduk.


7 yaşında okula başladığım zaman Annem ve babam okulun ilk günü yanımda olmuşlardı. Benden sonra okula başlayan kardeşlerim de öyle. İlk günden sonra birdaha beni ve diğer kardeşlerimi okula götürdüklerini hatırlamam. Bunları ben değil Annem söylüyor.


Bir kere ağladığımı ailemi üzdüğümü, okula isteksiz olduğumu hatırlamam. Diğer kardeşlerimde öyle.
Hatta Annemden duyduklarımda bu yönde. Bizi hiç üzmediniz der annem. Bir kere bile derslerden, Öğretmen'den, Okul'dan şikayet ettiğinizi duymadım der. Hiç çaktırmadan, derslerinizi yapardınız,bir kere bile öğretmenden şikayet duymadım der. O zamanlar daha zordu. Öğretmenin istediği kitabı bulabilmek için haftalarca kitapçı ve kırtasiye gezerdik. Çok pahalı olduğu için alamadığımız ,arkadaşımızın kitabını rica minnet ödünç aldığımız olurdu.
Öyle Ana sınıfı falan da yoktu hani. Okul öncesi hazırlıkmış, aileden ilgi alaka el üstüne tutulmak nerede...


Bazılarımızın Anne, babaları çalışırdı. Bazılarımız okul çıkışı annelerimizi komşu kapılarından toplardık. Akşam 8'de derslerimizi yapar çoktan uyumuş olurduk. Sabah kalkınca öyle özenli düzenli kahvaltımız bile yoktu bir çoğumuzun. Ellerimizde poğaçalarla okula tıkana tıkana giderdik :) Şimdi o günleri düşündükçe gülüyorum. Güzel ama zor günlerdi.


Şimdiye dönersek. Yani şu zamana, Ana sınıfına gitmiş çocuklar, okul öncesi eğitim almış çocuklar, ilkokul 1. sınıfta patır patır döküldüler. Kimisi ağlar, kimisinin psikolojisi bozulur Miğdesi bulanır. Annemi istiyorum diyerek feryat figan eder. Sabah okula gitmek istemez hasta numarası yapar. Özenle hazırlanmış beslenmesini yemez. Okulun bahçesinde annesini babasını ağaç eder.


Öğretmen sürekli şikayet dinlemekten derse giremez. OKUL FOBİSİYMİŞ. Okul fobisi falan değil bu çocuklar resmen bizi kullanıyor. Hemde öyle bir kullanıyorlar ki, Onlar Anne Baba bizlerde çocuk olduk. Öyle ki karşılarına geçip ağlar olduk. Onları üzmeyelim bağırmayalım, derken biz üzülür, bir ağlar olduk. Gerçekten nerede yanlış yaptık. bizim çocuklarımız neden bu kadar şımarık, sorumsuz çocuklar oldular. Annesi çalışan 3 sene Anne annesi tarafından bakılan, ana sınıfına bile gitmeyen çocuk, uslu uslu okula gidip tek gözyaşı dökmezken, bizim çocuklarımız neden bu hale geldi.


Öğretmen bize şöyle dedi; ''Çocuklarınızın hayatıyla oynuyorsunuz'' Anne'ye,Baba'ya aşırı bağımlı,Çok serbest, çok rahat, her istediği olan, hiç yalnız bırakılmayan, sürekli denetim altında olan, endişe içinde büyütülen çocuklar çok üzgünüm ki başarıısız çocuklar oluyorlar dedi. Ne çok serbest, ne çok tutucu olunmayacak, her istediği uygunsa alınacak, o istediği için değil ona uygun ve ihtiyacı varsa alınacak dedi. Ödülcü olunmayacak, bir sorumluğu yerine getirmesi için çocuğa ödül gibi rüşvetler sunulmayacak dedi.


Aslında tüm bunlarıın çocuk doğar doğmaz uygulamaya başlanması gerekiyormuş. Ama malesef çok geç kaldık. Geriye dönüşü zor bir yolda yürüyoruz. bu hatalarımız ve yanlışlarımızı nasıl düzelteceğiz bilemiyoruz. Hemen hemen tüm veliler bende dahil sıkıntı ve stres içindeyiz.
Sabır çare olur mu? zamanla bu duruma biz mi, yoksa çocuklarımız mı alışır bilemiyorum.


Ya bu gidişe bir son verip sıfırdan başlayacağız. Yada ipimizi çekmelerine göz yummaya devam edeceğiz. Yakın zaman da konuyla alakalı Önemli bir Röportaj ile karşınızda olacağım. BirMilyonKalem İnternet Sitesinin Editörü Psikolog Dr. ŞEBNEM SOYSAL' ile Çocuklarımız ve Okul Fobisi hakkında ki söyleşimizi sakın kaçırmayın.


Şimdilik benden bu kadar,
HOŞÇA VE SAĞLICAKLA KALIN.

4 yorum:

haykırış dedi ki...

Sevgili Karakız kardeşim eline sağlık ne güzel anlatmışsınız. Aynı konudan sayısal olarak o kadar çok muzdarip aile var ki hangisini saysam hepsi ağlıyor, sızlıyor, şikayet ediyor.
Şimdi bana bazı okurlar kızacaklar ama söylemek zorundayım bazı öğretmenleri tenzih ederek konuşuyorum, öğretmenlerin meslek aşkı öldürülmüş durumda, öğretmen sadece sadece ben geldim ve mesleğimi yapıyorum maaşımı alıyorum havası içerisinde eğitim vermiyor sadece bulunmakla yetiniyorlar ki çoğu zamanda rapor alarak öğrenciden uzaklaşmayı yeğliyorlar bu durumda o öğrenci ne okulu sever ve nede dersini hal böyle olunca ana babaya kök sökmek kalır.
Evet teknolojiyide göz ardı etmemek gerek bizim zamanımızda bir çanta radyoyu bile bulamaz iken şimdi yatak odalarına kadar sistemler girdi. Allah muhafaza her türlü belaya mukadder bu teknoloji böylelikle anne ve babalarında en büyük kabusu olarak çıktı ortaya zira çok öğrenci okula gitmek istemiyor yada gidip eğitim yapmıyor.
Şahsi kanaatim anne ve babaların çocukları üzerinde gerekli disiplini sağlayamadıklarındandır diyorum. Anne-baba olduğumuz gibi gerekirse arkadaşı olmayı hiç beceremedik çoğu zaman ya kızdık ya da sağ serbest misali özgür bıraktık. Yok nedir bilemediler çünkü öğretmedik ki.
Düştüğünde hemen yanına koştuk elinden tutup kaldırmayı yeğledik özgüven aşılayamadık aman yorulmasın deyip eşek kadar olmuş afacanları kucaklarımızda taşıdık koymadık yerlere kendi başına yerden kalkmasını öğretemedik, yürümelerine izin vermedik, hele yalın ayak gezmelerine asla tahammül edemedik oysa tıp dahi çocuk yalınayak toprakta dolaşmalı diyor vücudunda birikmiş enerjiyi toprağa vermesi açısından oldukça yararlı imiş biz ne yaptık apartman katlarında manyetik ışıklar içerisinde yaşamalarına seyirci kaldık.
Hal böyle olurken başarısız bir neslin tohumlarıda böylelikle atılmış oldu.
Rabbim sonumuzu hayır ede..
Sevgi ve saygılarımla

Newbahar dedi ki...

Aynen anlattığın gibi sevgili siyah kelebeğim. Biz okula giderken kimseden şikayet almadık. Mızmızlanmadık, ailemizi üzmedik.
Şimdi bakıyorumda küçücük velet biz dünyayı zindan ediyor.
Bu günblerde geçecek ve onlar büyüyüp yanımızdan ayrılacaklar.
Bugünleri unutur muyuz? sanmam.
Ben unutmam. Öyleki bu inatlaşma bizi ağlatacak kadarsa deriz izler bırakıyor.
Anlıyorum seni. Tek dileğim şikayetsiz okula gitsinler ve ödevlerini yaptınlar.

Geçer ümidiyle sevgiler sana.

Kabakulak Kocakulakoğlu dedi ki...

ben de bişeyler söylemiştim...

http://kabakulakk.blogspot.com/2010/07/okul-yolu-duz-girer.html

Adsız dedi ki...

Çok güzel kaleme almışsınız, bu aslında hepimizin sorunu, yazınızda bu konuyu çok iyi vurgulamışsınız...teşekkürler..

NoT: Okula başladığın günlerde gözümün önüne geldi bu arada..:)))
Neşeli bir akşam diliyorum..